"Onlar, ormandan gidene kadar biz Kazdağlarını terk etmiyoruz"

815

 Kanadalı altıncı şirket Alamos Gold’un yerli ortağı Doğu Biga Madencilik tarafından Atikhisar’da yapılmak istenen siyanürlü altın madeni işletmesine karşı başlatılan direniş devam ediyor. Kazdağları’nın talan edilmesine ve su hakkının gasp edilmesine karşı başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti 50’inci gününe yaklaşırken, nöbete Türkiye’den ve dünyadan destek gelmeye de devam ediyor. Kazdağları İstanbul Dayanışması tarafından Kanada İstanbul Başkonsolosluğu önünde Atikhisar için destek eylemi düzenlendi. Kanada Başkonsolosluğu önünde toplanan onlarca vatandaş Kazdağalrı’nda yaşanan talana dur derken, yapılan açıklamada; “İnsanın rantı uğruna, ağaçlarımızın kesilmesine, ekosistemin ve yaşam alanlarımızın talan edilmesine karşı direnen insanlarız” denildi. 26 Temmuz’da başlatılan nöbetin büyütüleceği belirtilen açıklamada; “Biz bu talan karşısında gözlerimizi yummayacak, sadece Kirazlı’da değil, kentlerde de bu mücadeleyi büyüterek mezarımızı kazmalarına karşı çıkacağız” denildi. Şu ana kadar on binlerce ağacın kesilip yok edildiği, beraberinde oradaki yaban hayatın, endemik bitkiler yani tüm ekosistemin de yok olduğu ifade edilen açıklamada; “Şimdi sırada dağların patlatılması, oluşturulan cehennem çukurlarına tonlarca siyanür dökülerek altının diğer maddelerden ayrıştırılması işlemleri var. Eğer durdurmazsak bu siyanür balçıkları yıllarca o çukurlarda kalacak. Asla sızmaz dedikleri siyanür toprağa sızdığında, bölgenin içme suyunu sağlayan Atikhisar Barajı’nı zehirleyecek” denildi. Açıklamada; “Bizler Kazdağları direnişçileri olarak bugün burada, Kanada İstanbul Başkonsolosluğu önünde sesimizi duyurmak için toplanmış bulunmaktayız. Sesimize ses katmak için gelen herkese teşekkür ediyoruz. Doğanın talanına karşı yıllardır mücadele eden dostlarımızı, 47 gündür nöbet tutan, mücadele eden arkadaşlarımızı da buradan selamlıyoruz. Bizler Kazdağları öncülüğünde, Salda’da, Hasankeyf’te, ODTÜ’de, Kuzey Ormanları’nda, Munzur’da, Murat Dağı’nda, Fatsa’da, Cerattepe’de ve bunun gibi talan edilen her yerde bir avuç insanın rantı uğruna, ağaçlarımızın kesilmesine, ekosistemin ve yaşam alanlarımızın talan edilmesine karşı direnen insanlarız” denildi. 

 
“Doğa talanının durdurulması talebi ile Kanada İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplandık”
Kapitalist şirketlerin yaşam alanlarına göz diktiği belirtilen açıklamada; “Kazdağları Kirazlı mevkiinde, Kanadalı Alamos şirketi tarafından devam ettirilen doğa talanının durdurulması talebi ile Kanada İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplandık. Kapitalist şirketlerin yıllar boyunca yaşam alanlarımıza göz diktiği apaçık ortada. Ama bizler paranın yeşiline karşı doğanın yeşilini savunuyoruz ve savunmaya devam edeceğiz. Türkiye’de olduğu gibi, tüm dünyada kapitalist şirketler ve işbirlikçileri tarafindan doğanın talanı her geçen gün artmakta ve yaşam alanlarımız yok edilmektedir.  Türkiye’nin akciğerleri olan Kazdağları gibi dünyanın akciğerleri olan Amazonlar tarım tekellerinin çıkarları için yangınlarla yok olmanın eşiğinde. Ekonomik krizi bahane ederek bu yangını söndürmeyenler, tarım için binlerce hayvanın içinde barındığı ormanların yanmasına göz yumanlar bilsinler ki; doğaya verilen zarar bizim geleceğimize verilmektedir. Doğaya verilen zarar onunla bir bütün olan tüm canlılara ve insan yaşamına kast etmek demektir, bedeli de çok ağır olacaktır. 26 Temmuz`da başlatılan, günden güne katlanarak büyüyen “Su ve Vicdan Nöbeti”mizle tüm dünyaya gösterdik ki, biz bu talan karşısında gözlerimizi yummayacak, sadece Kirazlı’da değil kentlerde de bu mücadeleyi büyüterek mezarımızı kazmalarına karşı çıkacağız” denildi.  
 
“Kirazlı dışında 29 ayrı yerde daha maden çalışmalarına başlamak için hazırlanan projeler var”
Açıklamada; “Kirazlı`daki talana neden mi karşı çıkıyoruz? Çünkü Kazdağları ekosisteminde, Kirazlı dışında 29 ayrı yerde daha maden çalışmalarına başlamak için hazırlanan projeler şuan işleme konulmak üzere beklemeye alınmış durumda. Kirazlı`da tanık olduğumuz yıkım tablonun yalnızca çok küçük bir kısmı. Yani bugün Kazdağları’na sahip çıkmazsak bir felaket bizi bekliyor. Bizler her geçen gün artan mücadelemizle sadece Kirazlı’daki doğa katliamına değil, ülkemizin dört bir yanını yangın yerine çevirecek bütün girişimlere de karşı çıkıyoruz. Alamos Gold’un Kazdağları’nda siyanürle ayrıştırma yöntemi ile yapacağı altın madenciliğine neden mi karşı çıkıyoruz? Çünkü; şu ana kadar on binlerce ağaç kesilip yok edildi, beraberinde oradaki yaban hayat, endemik bitkiler yani tüm ekosistem de yok oldu, toprak kazılarak cehennem çukurları oluşturuldu. Şimdi sırada dağların patlatılması, oluşturulan cehennem çukurlarına tonlarca siyanür dökülerek altının diğer maddelerden ayrıştırılması işlemleri var. Eğer durdurmazsak bu siyanür balçıkları yıllarca o çukurlarda kalacak. Asla sızmaz dedikleri siyanür toprağa sızdığında, bölgenin içme suyunu sağlayan Atikhisar Barajı’nı zehirleyecek. Olası bir taşmayla ekosisteme zehir akacak. Siyanür toprağa sızmaz diyenlere, önlem alınacak diyenlere 1953 Gönen depremini, yine deprem sonrası Fukushima`da yaşananları hatırlatıyor, doğa sizin önlemlerinizi umursamaz diyoruz. 1 gram altın için 1 ton toprak kazılır. 1 gram altın için 3 ton su kullanılır. Gezegenimizin ekosistemi bozulurken, ağaçlar kesilip canlılar ölürken, su ve hatta yaşam hakkımız elimizden alınırken, o 1 gram altınların kimlerin ellerinde birikeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Toprak yoksa tarım yok, su yoksa yaşam yok, ama altın olmazsa bizlere, halklara bir şey olmaz” ifadelerine yer verildi. 
 
“Çevre felaketlerinin Türkiye’de tekrarlanmasını istemiyoruz”
Açıklamada Kanada vatandaşlarına seslenilerek; “Konsolosluk önünden Kanada Hükümetine ya da Kanada Başbakanı Justin Trudeau’ya değil, Kanada vatandaşlarına sesleniyoruz: Kanadalı şirketler siyanürle altın ararken geçmişte Filipinler’de, Guyana’da, Arjantin’de neden oldukları çevre felaketlerinin Türkiye’de tekrarlanmasını istemiyoruz. Bu yerel tahribatlar birleştiğinde Dünya`mızın ekosisteminin yani sonuçta Kanada’nın da etkileneceğini hatta şu anda da etkilendiğini biliyoruz. Bizler Kazdağlarında ve bugün Kanada Konsolosluğu önünde hepimizin doğasını ve yaşam alanlarını savunuyoruz. Siz Kanada yurttaşlarından, Türkiye’de ve dünyanın farklı bölgelerinde doğa katliamları yaparak madencilik faaliyeti sürdüren Kanadalı şirketleri durdurmanızı istiyoruz. Para babaları orada cebine altınları koyarken, Dünyamız yok olmasın diye hepinizi mücadelemize ortak olmaya çağırıyoruz” denildi. 
 
“Doğanın tahrip edilmesine daha fazla müsaade etmeyin”
Açıklamada; “Kanada Hükümeti’nin yanı sıra, Türkiye’de bu madencilik faaliyetlerine, kanunları ve hukuku zorlayarak izin veren, doğayı talana açan siyasi otoriteye ve yetkililere yönelik olarak şu talebimizi yineliyoruz: Doğanın tahrip edilmesine ve insan yaşamının riske girmesine daha fazla müsaade etmeyin. Alamos’un çalışmalarını durdurun. Alanı koruma altına alın, tekrar eski yaşam biçimine dönebilmesi için gerekli çalışmaları yapın. Biz, doğa ve yaşam hakları savunucuları olarak temel taleplerimiz yerine getirilmediği sürece mücadelemizi devam ettireceğimizi ve her gün dalga dalga büyüteceğimizi bildirmek isteriz. Unutulmasın ki bizler; halkı dinlemeyen maden şirketlerinden, halkı değil koltuğunu düşünen kamu görevlilerinden daha güçlüyüz çünkü çıkarı uğruna doğayı katledenler bir avuç, biz üreten, çalışan, yaşamı var edenler milyarlarız” denildi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş