Defans mı?
Geçen gün, televizyonda yayınlanan bir müsabakayı izliyoruz. Spiker anlatıyor, “Filan takımın defansı çok zayıf. Zaten sezon boyunca da bu bariz bir şekilde görüldü.” Peki savunma nasıl zayıf olur, hiç düşündünüz mü? Bu takımların yöneticileri akılsız mı? Neden defanslarını, en azından devre arasında güçlendirmezler?. Futbol bir takım oyunudur. Komplikedir. Yani bir bütündür. “Defans, forvet, orta saha” diye bakarsanız yanılırsınız. Bir takım “neden çok fazla hücuma maruz kalır” diye irdelediğinizde, gözden kaçan şeyler vardır. Forvet oyuncusu topu kaybettiğinde, kovalamaz, hazırlık yapmaya çalışan rakibe bastırmaz, pres yapmaz ise meydan boş kalır. Rakip takım rahat hareket eder. Ardından, orta sahada görev yapanlar da gerekli müdahaleyi yapmaz ise, bütün yük defansın sırtına biner.
Çoğu zaman savunma oyuncularının ve kalecileri, bu konuda isyan ettiklerine şahit olmuşsunuzdur. Forvet oyuncularına, orta sahada görev alanlara el kol hareketleri yaparak, “neden müdahale etmiyorsunuz” derler. “Niye topa vurduruyorsunuz” diye kızarlar. Anlayacağınız, müdafaa forvet oyuncularından başlamalıdır. Bütün yükü defansa yüklerseniz sonuçta bazı futbol bilmezlerin dediği gibi, “Bu takımın savunması zayıf” diyerek esas hastalığı göremezsiniz.
Top yekün mücadele
Futbol oyunu, on bir kişinin sahada birlikte yaptığı bir organizasyondur. Bakınız, “organizasyon” diyoruz. Tabiidir ki, organizasyon lafı bir bütünlük, çokluk ifade eder. Bu şablonun aktörleri, kendi görev alanlarında sorumluluk üstlendikleri gibi, organizasyonun bir parçası olduklarından, diğer arkadaşlarının da görevlerini rahat yapmaları için uğraş vermek zorundadırlar. Anadolu kulüplerinin çoğunda öne çıkan bir iki futbolcu sayamazsınız. Herkes oyuna katkı sağlamaktadır. Hangi birisini sayacaksınız ki?. Mesela Karabükspor. Şu adam olmasa “maç kazanılmaz” diyebileceğiniz kaç isim sayabilirsiniz?. Ya da İstanbul’a gelelim. İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da bu konuda neler diyebilirsiniz ki?
Bu takımlarda yardımlaşma üst düzeydedir. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Hatta, Türkiye’ye gelmiş geçmiş en beceriksiz futbolcudur bile, diyebilirsiniz. Ancak, Guiza’nın, topu kaybettiği anda yaptığı öldürücü presleri hatırlayınız. Takım oyununa, defansın forvetten başlaması gerektiğine en büyük örnektir. Mehmet Aurello, Galatasaraylı Selçuk İnan (Eski Dardanelsporlu), Fenerbahçeli Mehmet Topuz da bu mücadeleyi yapan futbolculardır. Gerilere gidersek, Hakan Şükür. Belki de Torinolu Şaban, pres konusunda yerli futbolcular içinde bir numaradır. Sözün özü, futbol bir yardımlaşma oyunudur. Şimdi bazıları, saydığımız bu özelliklere uymayan başarılı futbolcular olduğundan dem vuracaklardır. Doğrudur. Mesela Galatasaraylı Hagi, Fenerbahçeli Alex. Ancak, her takımın böyle bir futbolcu kontenjanı vardır. Bunların eksikliği diğer futbolcular tarafından izole edilebilir. Lakin, bu sayının bir takımda iki olması, dengeyi bozacaktır.
Sağlıcakla kalınız.