Konu ile ilgili açıklama yapan Eğitim Sen Çanakkale Şube Sekreteri Hülya Okkalı, 12 yıllık kesintili eğitimin ideolojik amaçlarla gündeme getirildiğini söyledi. AKP hükümetine tepki gösteren Okkalı; “Bir süredir ülke gündemini meşgul eden 12 yıl kesintisiz eğitim tartışmaları, AKP Hükümeti ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın iddialarının aksine pedagojik kaygılarla değil, tamamen siyasal-ideolojik ihtiyaçlar üzerinden hazırlanmış ve TBMM’ye sunulmuştur. 12 yıllık kesintili eğitim önerisinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilme cesareti bile gösterilmemiş olması dikkat çekicidir. Başbakan’ın “dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” açıklamalarına paralel olarak beş grup başkanvekilinin imzasıyla “kanun teklifi” olarak meclise sunulan düzenleme tüm toplumu yakından ilgilendirmesine rağmen, düzenlemenin asıl muhatabı olan kesimlerin tamamen dışlanarak böylesi bir adım atılmış olması düşündürücüdür” dedi.
“Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmamaktadır”
AKP hükümeti tarafından sunulan söz konusu teklif ile iddia edildiği gibi zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmadığına dikkat çeken Okkalı; “Alt komisyonda son hali verilen yasa teklifinin 10. maddesinde, ortaöğretim hizmetinin “örgün” ve “yaygın” öğrenim veren kurumların tümünü kapsadığı dile getirilmektedir. Bu düzenleme, ortaöğretimde yaygın öğrenimi içererek zorunlu eğitimi 12 yılla değil, fiilen 8 yılla sınırlandırmaktadır. Dolayısıyla, zorunlu 12 yıl eğitim hizmeti son kademede sadece diploma almaya bağlanmaktadır. Daha açık ifade etmek gerekirse söz konusu teklif ile iddia edildiği gibi zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmamaktadır” diye konuştu.
Zorunlu eğitime ilişkin rakamların kademeli eğitimi savunanları yalandığını kaydeden Okkalı; “8 Yıllık Zorunlu İlköğretim Yasasının yürürlüğe girdiği tarihten bu yana sayısal gelişmelere bakıldığında oransal artışların azımsanmayacak düzeyde olduğunu belirtmek gerekir. Geçtiğimiz 14 yıl içinde ilköğretimde net okullaşma oranları %84,74’den %98,41’e, ortaöğretimde ise okullaşma oranlarının %37,87’den %69,33’e ulaşmıştır. Özellikle kız çocuklarının eğitime erişiminde zorunlu eğitimin çok önemli bir yer tuttuğu açıktır. Bu gerçekleri görmezden gelerek tamamen siyasal-ideolojik bir bakış açısıyla kesintili eğitimi savunmak söz konusu değildir” dedi.
“Okulöncesi eğitimin kapsam dışında olması kabul edilemez”
Okulöncesi eğitimin kapsam dışında olmasının kabul edilemez bir durum olduğunu vurgulayan Okkalı; “Eğitim sistemi ve çocukların gelişimi açısından son derece önemli olan okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin kapsamı içine alınmaması büyük bir eksiklik olarak dikkat çekmektedir. Meclis alt komisyonunda yapılan değişiklikle okula başlama çağı 6 yaşın bitiminden 5 yaşın bitimine düşürülmüş ve bu değişikliğin okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması isteğini gidereceği dile getirilmiştir. Bu anlayışla okulöncesi eğitimin zihinsel gelişime etkisi ve ilköğretim eğitiminden farklılığı gözardı edilmiştir. Dolayısıyla bu düzenleme, okulöncesi eğitim zorunluluğunu karşılamamakta; yeni sorunların açığa çıkmasının önünü açmaktadır” şeklinde konuştu.
“Erken yaşta mesleğe yönlendirme pedagojik olarak sakıncalıdır”
Okkalı sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mesleğe yönlendirmenin 10 yaşından sonra yapılacak olması, henüz eğitim sürecinin başında olan ve gelecek ile ilgili sağlıklı kararlar veremeyecek durumda olan çocukların erken yaşlarda yapacağı bilinçsiz seçimleri gündeme getirecek ve sonraki yıllarda öğrencilerin söz konusu seçimlere mahkum kalması riskini arttıracaktır. Dünya ülkeleri mesleğe yöneltme yaşını ortaöğretim (lise) başlangıcına doğru yönlendirirken, pedagojik olarak hiçbir faydası olmayan erken yaşta mesleğe yönlendirme uygulaması çocuklara yapılacak en büyük kötülük olacaktır.”
“Düzenleme ile sınav yaşı düşecek”
Düzenleme ile sınav yaşının düşeceğini ve dershanelere gidiş oranlarının hızla artacağını da ifade eden Okkalı; “İlköğretim ikinci kademede farklı okullara geçiş olanağı olduğundan, sınav yapılması kaçınılmaz olacak ve sınav yaşı 8’e düşecektir. Bir taraftan uzun vadede seçme sınavlarının kaldırılacağını iddia ederken, diğer taraftan böylesi bir uygulamayı hayata geçirmek istemek büyük bir çelişkidir.İlköğretim 4. sınıftan sonra mesleğe yönlendirmenin benimsenmesi durumunda, hem özel dershanelerin eğitimdeki ağırlığı daha da artacak, hem de velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamalarının iki katından fazla yükselmesine neden olacaktır. Bugüne kadar özellikle ortaöğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklikler nedeniyle özel dershane sayısı ve dershaneye giden öğrenci sayıları iki kattan fazla artmıştır. Benzer bir durumda söz konusu artışın çok daha büyük olması kaçınılmaz görünmektedir” dedi.
“AKP’nin asıl amacı imam hatip okullarının önünü açmak”
12 yıllık kademeli zorunlu eğitim uygulamasının asıl amacının imam hatip okullarının önünü açmak olduğunu dile getiren Okkalı şu şekilde konuştu: “Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, bu amacı gerçekleştirmek için bir “kılıf” olarak kullanılmak istenmektedir.Tamamen siyasal ve ideolojik amaçlarla hazırlanan kanun teklifi eğitimde çok başlılığı arttırmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Temel eğitimin bütün aşamalarında çocuklar örgün eğitim kapsamında olmalı, hiçbir kademede “açık öğretim” uygulamasına gidilmemelidir. Çocuklar okullarda sosyalleşmekte, davranış ve kişilik yapıları okul ortamlarında şekillenmektedir. Temel eğitimin kesintiye uğraması çocukların asosyal, davranış ve kişilik bozukluğu olan bireyler olarak yetişmesine neden olacaktır. Eğitim alanında faaliyet yürüten eğitim örgütleri olarak, gün geçtikçe daha eşitsiz ve paralı hale getirilen eğitim hizmetlerinden herkesin eşit ve parasız olarak yaralanmasını istiyor, eğitim sisteminin her yaştan öğrencilerimizin daha nitelikli, laik, bilimsel ve demokratik bir eğitim sürecinden geçmesini sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmesini savunuyoruz.”