Nereden geliyor bu değirmenin suyu?

Çevre eski Bakanı ve eski Doğru Yol Partisi Çanakkale Milletvekilleri`nden Hamdi Üçpınarlar, yerel seçimler, 17 Aralık operasyonları ve ülke siyasetinin geldiği süreci Çanakkale OLAY`a değerlendirdi. Demokrat Parti`den belediye başkan adayı olacağı yönündeki iddiaları da değerlendiren Üçpınarlar, “Benim için onurdur. Ancak aday değilim” dedi.

1201
Çevre eski Bakanı ve eski Doğru Yol Partisi Çanakkale Milletvekilleri`nden Hamdi Üçpınarlar, 40 yılı aşkın siyasi tecrübesi, bakanlığı ve milletvekilliği gibi görevlerinin getirmiş olduğu tecrübesiyle ülke siyasetini değerlendirdi. 90`lı yılların sonunda, ülke siyasetinde önemli bir yer edinen Üçpınarlar, Çanakkale`de Demokrat Parti`den belediye başkan adayı olacağı yönündeki iddialar, tarihi rüşvet, yolsuzluk ve karapara aklama skandalı, çevre sorunları, yerel seçimler ve gündemdeki bir çok konuyu gazetemiz Çanakkale OLAY`a değerlendirdi. Üçpınarlar, Demokrat Parti`den yapılan belediye başkan adaylığının kendisinı onurlandırdığını ifade ederek, “Böyle bir ortamda adım atmanın, hatta nefes almanın bile parayı gerektirdiği bir yaşam tarzı içinde, bugün siyaset yapmak, hele hele maddi gücü olmayan bir partinin adayı olarak çıkıp da diğer adayların imkanları karşısında mücadele etmeyi tahmin ediyorum herkes değerlendirir” dedi. Üçpınarlar, siyaset üretme tarzının da son yıllarda değiştiğine dikkat, “Böyle bir ortamda gelip de benim Çanakkale`de belediye başkanlığına aday olmam mümkün değil” şeklinde konuştu. 17 Aralık operasyonları ile birlikte ortaya çıkan bazı bakan çocuklarının mal varlıkları ile ilgili olarak ise Üçpınarlar, “Biz de bu memlekette devlet adamlığı yaptık. Neden Hamdi Üçpınarlar`ın çocuğu 2000 lira maaşla çalışıyor da dünkü adamın çocuğunun 30-40 bin lira aylık geliri oluyor? Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Ben iki dönem milletvekilliği yapacağım, KİT komisyonu başkanlığı yapacağım, bakanlık yapacağım, 40 yıl siyaset yapacağım, malık mülküm ortada, sen 2011`de milletvekili seçileceksin, bakan olacaksın senin çocuğunun 40 bin lira maaşı olacak, 3 milyon-4,5 milyon dolar birikmiş paran olacak! Oh maaşallah” dedi.
 
İşte Eski Bakan Hamdi Üçpınarlar`ın Çanakkale OLAY`a yaptığı o açıklamalar;
OLAY: Demokrat Parti`den Çanakkale Belediye Başkanı adayı olacağınız yönünde iddialar ortaya atıldı. Bu iddialar ne derece doğru, böyle bir durum var mı?
Hamdi Üçpınarlar: Demokrat Parti Çanakkale il teşkilatı ve ilçe başkanlarının yapmış olduğu müşterek toplantıda benim adaylığım konusunda bir karar alınmış, bu talep de bana iletildi. Herşeyden evvel benim davet edilmem, böyle bir görev ile partiyi temsil etme teklifinin bana yapılması benim için bir onurdur. Ama tabiki “Aday olmanı arzu ediyoruz” denildiğinde, hemen gelip aday olmak mümkün değildir. Onun artısı, eksisi tartışılmalıdır, kamuoyu yoklamaları yapılmalıdır ve şartlar göz önünde tutulmalıdır. Burada esas konu şu; ülkenin içersinde bulunduğu konumu herşeyden önce değerlendirmek lazım. Bir yere talip oluyorsunuz, aday gösteriliyorsunuz, burada bir hizmet vereceksiniz ve seçildiğiniz zaman da bu hizmeti sürdürmek mecburiyetindesiniz. Peki bu hizmeti sürdürebilecek misiniz? Türkiye`nin şartları ne? Çanakkale`nin konumu ne? Bunları iyi irdelemek lazım. Böyle bir ortamda adım atmanın, hatta nefes almanın bile parayı gerektirdiği bir yaşam tarzı içinde, bugün siyaset yapmak, hele hele maddi gücü olmayan bir partinin adayı olarak çıkıp da diğer adayların imkanları karşısında mücadele etmeyi tahmin ediyorum herkes değerlendirir.
 
OLAY: Ülke genelinde siyaset oldukça hareketli bir dönemden geçiyor. Neredeyse her gün birileri görevden alıyor, birileri başka bir yere atanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamdi Üçpınarlar: Türkiye`nin bugünkü ortamında şöyle bir göz attığımızda, son günlerde en büyük tehlike arz eden konulardan bir tanesi yasama ve yargının birbiri ile kavga etmesidir. Yani siz bir taraftan “hukuk devletiyim” diyeceksiniz, hukukun üstünlüğünü savunacaksınız, ondan sonra da hukuku ve yargıyı bir kenara atacaksınız ve bunu yargılamaya kalkacaksınız, böyle birşeyi kabul etmemiz mümkün değil.
 
OLAY: Bu tür uygulamalara Türkiye Cumhuriyeti tarihinde rastlamak da zor olsa gerek. Sizin bildiğiniz var mı?
Hamdi Üçpınarlar: Türkiye Cumhuriyeti tarihini bırakın, Osmanlı döneminde de böyle birşey yok. Bunun nedeni, “keyfi idare” dediğimiz, “diktatörlük” dediğimiz, “tek adamın yönetimi” dediğimiz hadiselere götürür. Türkiye`de dönen olaylarla ilgili dünya tarihinde dikta rejimleri de dahil olmak üzere, ben böyle bir örneğini göremedim. Diktaysa diktadır, diktatör gelir kendi yasalarını koyar gider. Ama hem “demokrasi” diyeceksiniz, hem “hukukun üstünlüğü” diyeceksiniz, ondan sonra hukuku bir kıyıya atacaksınız, yasamayı hukukun önüne getirmeye çalışacaksınız. Nerede kaldı hukukun üstünlüğü?
 
OLAY: 11 yıldır iktidarda olan bir AKP hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan var. Siz uzun yıllar siyasette ve hükümette yer almış biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamdi Üçpınarlar: Bunlar birbirine girmiş durumda şuanda ve maalesef çok kötü bir tarzda müdahaleler var. Demokratik kuralların dışında, Anayasa ihlal edilerek yapılan müdahaleler var. Bakıyorsunuz, bir milletvekili çıkıyor, “Biz genel başkanımıza ömrümüzün sonuna kadar biat edeceğiz” diyor. Biat kelimesinin ne anlama geldiğini ya bilerek, özellikle söylüyor veya bilmeden söylüyor. Böyle birşey siyasi tarihte görülmemiş bir laf. Demek ki sizin, esas kafanızın arkasında yatan düşünceler çok çok ayrı birşey. O zaman bunları açık açık söyleyin. İki de bir takiye yaparak, kelime oyunları yaparak niye bir yere gitmeye çalışıyorsunuz? Çıkın açık açık söyleyin. Nasılsa diyorsunuz ya; Yüzde 50 diye! Yani bir siyaset adamı, hele hele başbakan, seçimlerden sonra çıkıyorsunuz balkona diyorsunuz ki, “70 milyonu kucaklayacağım.” Seçimler bitti, çekişmeler bitti, “Bu vatandaşın yüzde 50`si oy verdi, ama yüzde 50`nin değil, yüzde 100`ün başbakanı olacağım.” Bunun dedin. Peki ne değişti? Ondan sonra, “Ben yüzde 50`yi zor tutuyorum” diyosun. Neyi zor tutuyorsun? Kime ve neye karşı? Yapılacak olan şey ne? Bunların hepsinin izahını yapmak mecburiyetindesin. Bu demektir ki sen, toplumu kutuplaştırıyorsun, ayrıştırıyorsun. O zaman sen sağda, solda “Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanıyım” değil, “Türkiye`deki AKP`nin başbakanıyım” demek mecburiyetindesiniz. Böyle bir başbakanlığı, böyle bir devlet adamlığını kabul etmemiz mümkün değil.
 
OLAY: Tüm bu gelişmelerin arka planında sizce ne var? Yani 17 Aralık`tan başlayan süreçte yaşananlar, AKP hükümetinin korku psikolojisiyle ortaya çıkan bir reaksiyon mudur?
Hamdi Üçpınarlar: Bir kere özlem var, bulunduğu konumu hazmetme konusunda zaafiyet var, özeti var ve herhalde bir parça da korku var. Biz siyasi tarihte, bugüne kadar bu yargı ile karşılaştığımız her hadisenin karşısında gitti, savunmamızı yaparak geldik. Biz o siyaseti yaparak geldik. Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihine damga vurmuş, başbakanlık yapmış bir Demirel, yeğeninin yargılanıp 2,5 yıl hapis yatmasına hiçbir zaman itiraz etmedi. Bugün resmiyet kazanmış olan o hayali ihracatı 1974`lü yıllarda yapan Yahya Demirel, yargılandı ve 2,5 yıl hapis yattı. Ben bu arada Türk toplumunu da anlamakta güçlük çekmeye başladım. Çünkü biz Adalet Partisi olarak Yahya Demirel`in o yapmış olduğu şeyi, cezasını çekmesine rağmen 15 yıl hep onun hesabını vermek zorunda kaldık. Ama bugün bakıyoruz maşallah, başbakanlarımızın, bakanlarımızın çocukları 15 yaşından itibaren iş adamı oluyorlar.
 
 
OLAY: Nasıl bir siyaset tarzı sizce bu? Ülkenin kalkınması için seçilen vekillerin, bakanların çocuklarının kalkındığı iddiaları var. Gözaltına alınanlar, tutuklananlar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamdi Üçpınarlar: Ben 40 yılı aşkın süre aktif siyasette bulundum. Çok önemli noktalarda görev yaptım, çok önemli hadiselerle karşılaştım. Milletvekili olmadan önce, milletvekili olduktan sonra, bakan olduktan sonra, siyaseti bıraktıktan sonraki mal beyanlarımın hepsini açık ve net bir şekilde verdim. Bu hadisenin çok önemli olduğunu bildiğim için de 1997-98 yıllarında meclise, “Kamu hizmeti gören herkesin, her yıl mal beyanı vermesi ve bunun resmi gazetede yayınlanması” yönünde bir kanun teklifi vermiştim. O günkü meclis de bunu hazır altı etti, bugünküler de buna hiç değer vermiyorlar. Şunu söylemek istiyorum; kamu hizmeti gören herkes yolsuzluklarından, şunlardan, bunhlardan arınmak istiyorsa, mal beyanını vereecek, resmi gazetede yayınlanacak açık ve net olmak istiyorsa. Şimdi, gazetelerde okuyoruz, maşallah bizim siyasetçilerimizin çocuklarının aylık gelirleri 40 bin lira, gemicikleri var, işyerleri var. Bunlar bu kısa sürede nasıl elde ediliyor? Acaba hazine mi buldular, yastık altında paraları mı vardı? Miras mı kaldı ne oldu? Düğündeki takıları mı değerlendirdiler? Eğer böyleyse biz demek ki ekonomiyi hiç bilmiyoruz. Bizim çocuklarımız da evlendi, takılar takıldı, biz de bakanlık yaptık. Ama bizim çocuklarımız babalarına laf gelmesin diye, devletle olan hiçbir alışverişe girmediler. Rahmetli Menderes`in oğlu bir gün, “Baba ben ticaret yapacağım” dediğinde, “Oğlum, sen ticarette mal alıp satmazsın, benim başbakanlığımı alıp satarsın” diyerek ticareti germesini reddetmiş ve Dışişleri Bakanlığı`na memur olarak girmiştir.
 
OLAY: Siyasi liderlerin üsluplarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle son dönemde üsluplar giderek sertleşiyor.
Hamdi Üçpınarlar: Özetle bugünkü ortamda, Türkiye`de devlet adamlarının, hükümetlerin, siyasilerin tavır ve hareketlerini, benim tasvip etmem, benimsemem mümkün değil. Zira, siyasi parti liderleri de birbirlerine karşı, son bir yıldır o kadar ağır ifadeler kullanıyorlar ki, o kadar tecavüzkar konumda hareket ediyorlar ki, ben bunu haberlerde izleyen gençlerin kötü örneklerle beslendiğinden dolayı üzüntü duyuyorum. Böyle bir siyaset Türkiye`de hiçbir dönemde olmamıştır. Siyasi liderlerin, birbirlerine ağır ithamlarda bulunması, 1990`lı yıllarda Mesut Yılmaz-Tansu Çiller genel başkanlıkları döneminde yaşadık. Ancak bugünkü söz düelloları maalesef o güne rahmet okutuyor. Böyle bir ortamda gelip de benim Çanakkale`de belediye başkanlığına aday olmam mümkün değil. Temennim şudur ki, bu söylediklerim çerçevesinde, öncelikle siyasilerimiz, konumuz Çanakkale olduğuna göre Çanakkale`de siyaset yapan arkadaşlarımızın seçim süresince birbirlerine ağır ithamlarda bulunmamaları, gençlere ve topluma örnek teşkil edecek tarzdaki siyasetlerini sürdürmeleridir.
 
OLAY: Çevre Bakanlığı görevinde bulundunuz. Çanakkale altın madeni çalışmaları ve termik santraller konusunda uzunca bir süredir çevre sınavı veriyor. Kentin sanayileşmesi isteniyor, enerji yatırımları yapılıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamdi Üçpınarlar: Çanakkale`miz gerçekten çok şeyleri hak ediyor. Hatırlarsanız sizinle 1992 senesinde yapmış olduğumuz bir söyleşide, Çanakkale`nin turizme ve tarıma dayalı ekonomiye ve tarıma dayalı sanayileşmeye gitmesi gerektiğini, bir kültür şehri olduğunu ifade etmiştim. Yine aynı şeyi söylüyor ve temenni ediyorum. Çanakkale`nin nüfusu önümüzdeki 50 sene zarfında 1 milyon civarında olmalıdır. Bu ifadeyi kullanmamın temelinde bazı siyasilerin, “Çanakkale sanayi şehri olmalı, nüfus artmalı, herkes iş bulmalı” gibi düşünceleri var. İsim zikretmeye gerek yok ama bu kişiler yaptıkları hareketlerle belli oluyorlar. Benim dönemimde de bazı milletvekili arkadaşlarımız, “Burada fabrikalar kurulmalı, sanayileşmeli” diyerek, farklı gayretlerin içinde oldular. Ben hep karşı çıktım bunlara. Türkiye`nin batısında tek bakir kalmış olan yerimiz Çanakkale`dir. Buranın bir özelliği vardır. Sadece bakir kaldığı için bakirliğini devam ettirsin iddiasında değilim. Çanakkale`nin çok önemli özellikleri vardır. Dünya literatürüne girmiş olan bir ildir Çanakkale. Bu Çanakkale`yi biz, bu kültürel ve tarihi varlığı ile korumak mecburiyetindeyiz. Eğer bunu yapmadığımız takdirde, altın arayıcısına müsaade ettiğimiz takdirde, termik santralleri kurduğumuz taktirde, sanayileştirdiğimiz taktirde, inanın torunlarımızın hepsi bizim arkamızdan beddua edeceklerdir, “bu doğa, bu kültür yapısına sahip olan, bu tarihi, cennet Çanakkale`yi bize nasıl bırakmışlar” diye beddua edeceklerdir. Bunu herkesin hatta her vatandaşın düşünmesi gerekir. Ben iddialı birşey söyleyeyim size, aktif siyasetin içinde olsaydım, hala hala mecliste Çanakkale`yi temsil eder konumda olmuş olsaydım, o kişilere adım dahi attırmazdım. Hangi zihniyet ve düşünceye sahipler, nasıl duyarsız kalırlar anlamış değilim. Dünya artık, solunabilir havayı, işlenebilir toprağı, içilebilir su için çevre konusunu devlet politikası olarak işliyor. Ben 95-96`de Çevre Bakanlığı yaptığı sırada bunun mücadelesini verdim. Dedim ki, “Çevre konusu, devlet politikası olmalı, bir milli politika olmalı.”
 
OLAY: Sizce Çanakkale cezalandırılıyor mu?
Hamdi Üçpınarlar: Ben maalesef bugün siyaset yapan, bizi temsil eden kardeşlerimizin, yeterli derecede bu konulara hassasiyet göstermediği düşüncesindeyim ve yeterli derecede de mücadele etmedikleri kanaatini taşıyorum. Ben bu haberleri okudukça Ankara`da kahroluyorum. “Çanakkale`ye sanayi gelsin” diyorlar, nasıl gelsin? Sen Çanakkale`de sanayiyi öldürdün. Dünyaya ihraacat yapan bir kanyak fabrikamız vardı, burasını özelleştiriyorsun ve kapatılmasına sebep oluyorsun. Ben son günlerde Bayramiç ve Bozcaada ziyaretlerimde bizim işleme tesisleri kurduğumuz, teşvik çıkardığımız bağların bozulduğunu gördüm. Hepsini söküp atmışlar. Bayramiç Evciler Köyü`nde de elma ağaçlarını söküyorlarmış. Tarım politikasını öldürüyorsun sen. Bir taraftan içilen suyu zehirliyorsun, bir taraftan alınan havayı kirletiyorsun, işlenecek olan toprağı perişan ediyorsun. Sayın Başbakanımız da “Benden büyük çevreci yok” diyor. Ağaç dikmekle olmuyor ki; Bir taraftan söküyorsun bir taraftan dikiyorsun. Sökmeden dikin, çevrecilik budur.
 
OLAY: Yerel seçimler yaklaşıyor, siz Çanakkale`nin en önemli eksikliği olarak neyi gözlemlediniz?
Hamdi Üçpınarlar: Sadece Çanakkale`nin değil, Türkiye`nin problemlerinden birisi maalesef park sorunu var. Her inşaatın bir park yerinin olması gerekiyor. Yapılan planlarda, bilhassa yeni yapılaşmalarda sokakların ve caddelerin çok geniş bir tarzda yapılması gerekir. Yani 50 sene sonrasının, 100 sene sonrasının Çanakkale`si ve Türkiye`si düşünülmeli. Mesela Esenler`de baya geniş caddeler var, ama bakıyorum bazı yerler daracık. Her tarafa uygulayalım, park yerleri bırakalım. Mesela Çanakkale`de bugünkü yönetim Esenler`de çok güzel parklar yapılmış. Hoşuma getti. Ama bana göre Çanakkale`nin park sorunu var. özellikle Barbaros Mahallesi`nde park alanı yok denecek düzeyde. Bundan sonra acilen, planlamalar yapılırken, park alanlarının muhakkak gerçekleştirilmesi, ana caddelerin 50-100 sene sonrasına göre dizayn edilmesi gerekiyor. Şehir nefes almalı, bunlar nefes alma alanlarıdır. Biz boş bulduğumuz yere hemen birşey konduruyoruz.
 
OLAY: Tüm bu gelişmeleri değerlendirdiğimizde, vatandaşın halen bu duruma kayıtsız kaldığını düşünüyor musunuz? Bu gelişmelerin sandığa yansıması olur mu?
Hamdi Üçpınarlar: Toplumun borçlu hale gelmesi, nefes alamama noktasında olması, bugünkü hükümetin bir politikasıdır. Buradan nereye gitmek istedikleri herkes tarafından biliniyor. “Aman ha bir değişiklik olursa istikrar bozulur” gibi vatandaşa korku saldılar. Türkiye`de bir korku ve sindirme politikası izleniyor. Buna yok diyen, yalan söyler. Siz olur olmaz hadiselerle insanları gözaltına aldırırsanız, suçlu, suçsuz insanları yıllarca hapishanelerde yatırırsanız bunun adı nedir? Sayın Başbakan da bunu söylüyor. “Suçsuz yere yatan insanlar var” diyor. Sayın Başbakan siz 11 yıldır bu ülkenin başbakanısın. Biz vatandaş olarak bunları söylediğimizde “yok öyle birşey” diyordun. İğne kendine dokununca mı aklın başına geldi. 6 ayda ne değişti? 2 ay öncesine kadar siz savcıydınız, “bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü” diyordunuz. Ne değişti? Türkiye bunları tartışmalı. Korku ve sindirme dediğimiz hadise buralarda da görülüyor. Bunları biz söylüyoruz. Kötülemek için değil, yapılan yanlışları söylüyoruz. Biz de bu memlekette devlet adamlığı yaptık. Neden Hamdi Üçpınarlar`ın çocuğu 2000 lira maaşla çalışıyor da dünkü adamın çocuğunun 30-40 bin lira aylık geliri oluyor? Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Ben iki dönem milletvekilliği yapacağım, KİT komisyonu başkanlığı yapacağım, bakanlık yapacağım, 40 yıl siyaset yapacağım, malık mülküm ortada, sen 2011`de milletvekili seçileceksin, bakan olacaksın senin çocuğunun 40 bin lira maaşı olacak, 3 milyon-4,5 milyon dolar birikmiş paran olacak! Oh maaşallah. Ben paranın ayakkabı kutusu içinde para saklandığını ilk defa gördüm. Bunları inkar edemessiniz, bunları yok sayamazsınız.
 
OLAY: Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz....
Hamdi Üçpınarlar: Ben teşekkür ederim...
Paylaş