Nasıl bir üniversite?

ÇOMÜ`de 21 Haziran tarihinde gerçekleşen ve aynı gün ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner`in müdahale ettiği “kitap okuma” eylemine yönelik soruşturma tepki çekmeye devam ediyor. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “ÇOMÜ yönetiminin, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımından uzak bir anlayışla öğretim üyeleri ve öğrencilerine karşı takındığı bu tavrı, anlamakta güçlük çekiyor ve kınıyorum” derken, Prof. Dr. Telat Koç, “Üniversiteye yakışmayacak bir davranış göstererek, kamuoyuna yanlış bir bilgi verilmesini olumlu bulmuyoruz. Bir an önce üniversite yönetiminin kamuoyundan özür dilemesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı...

1118
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 21 Haziran tarihinde gerçekleşen “Duran adam” ve “Kitap okuma” eylemi ile ilgili olarak açtığı soruşturmanın ardından dün yaptığı kamuoyu bilgilendirmesi ile de tepki çekti. ÇOMÜ Yönetimi, “Böyle bir kurumda kitap okunmasının suç olduğu iddiası abesle iştigaldir ve akla mantığa sığmayacak bir karalamadır. Söz konusu soruşturmanın konusunun mesai saatinde 10 kadar ÇOMÜ personelinin izinsiz olarak görevlerini terk etmeleri olduğu anlaşılmaktadır” ifadesi ile eleştiri oklarının hedefi oldu. Soruşturma Tutanağı`nda yetkililerin `bu eylemi sonlandırın` çağrısına rağmen eyleme devam edildiği gerekçesi ile soruşturma açıldığı ifadesi yer alırken, ÇOMÜ`nün ifade tutanağını “Unutarak” böyle bir açıklama yapması kent kamuoyunda tepki ile karşılandı. Kendine “Özgür üniversite” nitelemesi yapan, ancak kitap okuma eylemi ile ilgili soruşturma açarak tepkilerin odağı olan ÇOMÜ yönetimi, bu kez de kamuoyunu yanılttığı gerekçesi ile eleştirildi. ÇOMÜ menşeli bazı internet haber sitelerinin ise, eyleme katılan öğrenci ve öğretim görevlilerinin ÇOMÜ kütüphanesinde isimlerinin olmaması ya da uzunca bir süredir kütüphaneye gitmemeleri nedeni ile kitap okumadıklarını yazmaları tepkiyle karşılandı. Öyle ki gelen tepkilerde, “ÇOMÜ kütüphanesine gitmeyenler kitap okumuyormu? Bu nasıl yaklaşım?” soruları yer aldı. Konuyla ilgili olarak Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç`tan açıklama geldi. Gökhan ve Koç, ÇOMÜ`Yü kınadıklarını ifade ederek, gelinen bi sürecin bir bilim kurumuna yakışmadığını söylediler.
 
“Bilim insanları seçkin insanlardır”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, üniversitelerin ve bilim insanlarının önemine değinerek, “Kurulması adına ciddi emekler verilmiş bugün geldiği noktada çatısı altında barındırdığı bilim insanı ve öğrenci sayısıyla, her yıl yenileri eklenen fakülteleri ile kendini `Dünyanın En Güzel Üniversitesi` olarak tanımlayan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin adının son günlerde yerel, ulusal gazete ve tv’ler de pek de hoş olmayan bir konu ile geçiyor olmasından dolayı duyduğum rahatsızlığı kamuoyu ile paylaşmak isterim. Öncelikle herkes bilir ki; üniversiteler ilkokul, ortaokul ya da lise değildir. Üniversiteler bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan öğretim kurumlarının bütünüdür. Üniversitelerde eğitim veren bilim insanları ise uzun yıllar, sabırla geçirdikleri eğitim süreçlerinin ve zorlu sınavların ardından, üniversiteye girmeye hak kazanmış öğrencilerimizi eğiten, öğreten seçkin insanlardır” dedi.
 
“Bu sessiz eylem çarpıtıldı”
“Üniversite gibi özerk bir kurumda görev yapan rektörler, öğretim üyeleri ve öğrenciler, zaman zaman ülke ve dünya gündemine paralel yaşanan süreçlere karşı değerlendirmelerini, tepkilerini, desteklerini çeşitli yöntemlerle ifade edebilirler” diyen Başkan Gökhan, “Ülkemizde geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda bireyi yok sayan, çoğulculuğu, katılımcılığı reddeden hâkim anlayışa karşı başlayıp, hak ve özgürlükler adına, yok sayılmaya karşı direnen bir anlayışla devam eden Gezi sürecinde kentimizde de çeşitli etkinlikler ve eylemler gerçekleşti. İstanbul’da ki sembolik etkinliklerinden biri de kitap okuma ve duran adam eylemiydi. ÇOMÜ’de de toplumsal ve çevresel olaylara duyarlı bazı öğretim üyeleri ve öğrenciler Haziran ayında, üniversitede eğitimin olmadığı bir dönemde, yani bahse konu edildiği gibi sorumluluk alanlarını terk etmeden Rektörlük Binası önünde temsili olarak kitap okuyarak, tek bir siyasi söylem ifadesi kullanmadan bu sürece destek verdiler. Fakat bu sessiz eylem çarpıtıldı ve adı geçen bilim insanları üniversitedeki görevlerini, öğrencilerini, sınavlarını bir kenara bırakıp, yalnızca eylem yapmaya yoğunlaşmışlar gibi bir hava yaratıldı ve maalesef bu eylem onlara Rektörlük Binası önünde izinsiz kitap okumak gerekçesiyle haklarında açılan bir soruşturma ile geri döndü” ifadelerini kullandı.
 
“Anlamakta güçlük çekiyor ve kınıyorum”
Başkan Gökhan, gelinen bu durumu kınadığını ifade ederek, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi yönetiminin, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımından uzak bir anlayışla öğretim üyeleri ve öğrencilerine karşı takındığı bu tavrı, adı geçen öğretim üyesi ve öğrencilerin adlarını ifşa ederek, üniversite kütüphanesini kullanma sıklığını ölçü kabul etmesini anlamakta güçlük çekiyor ve kınıyorum. Başında da belirttiğim gibi bizler, hepimiz üniversiteye çok emek verdik. Batının en ucunda ki bu şehrin kalkınması, tanınması adına üniversiteyi bir fırsat bildik. Ve öyle de oldu. Üniversitemiz kentimize, ilimize, bölgemize çok şey kattı. Bundan böyle de üniversitemizin adının başarılarla, hak ve özgürlüklerin yaygın kullanımıyla anılmasını umut ediyorum. Açıklamamı Prof. Dr. Baskın Oran’ın 1990 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde verdiği bir konferansta ki şu sözleriyle sonlandırmak istiyorum; (Üniversite denilen olay, her şeyden önce bir ortam meselesidir. İsteyenin parkasını giyip yürüyüşe, açık oturuma veya konferansa gidemediği, isteyenin mini etek giyip diskotek veya birahanede eğlenmediği, isteyenin başörtüsü takıp oruç tutamadığı ve bütün bunların hepsinin birden aynı anda, aynı yerde mümkün olmadığı yer; üniversite değildir. Bir lise azmanıdır. Oysa, üniversite bir lise azmanı değildir. İngilizce`deki `High School` deyiminin karşılığı Türkçe`ye `Yüksek Okul` biçiminde çevriliyorsa, söylenecek söz yoktur. Üniversite alabildiğine demokratik, çok yönlü, çok sesli, çok renkli bir bilgi üretme ortamında yaşayabilir ancak)” dedi.
 
“Kamuoyuna yanlış bilgi verildi”
Kitap okuma eylemine katıldıkları gerekçesi ile soruşturma açılan söz konusu öğretim görevlilerinden biri olan Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, ise üniversitenin yaptığı açıklama ile kamuoyunu yanılttığını söyledi. Koç, üniversitenin kamoyundan özür dilemesi gerektiğinin da altını çizerek, “Ülkemizde demokrasinin gelişme sürecinde toplumun tepkileri ve toplumun gelişmesinde özellikle üniversitelerin motor görevi görmesi gerekiyor. Bu noktadan bakıldığında evrensel anlamda üniversiteler, özgür düşüncenin yaşandığı, söylendiği ve hayata geçtiği yerlerdir, böyle de olması gerekir. Bizler de bu üniversitenin bir bileşeni olarak bunun böyle olması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Bunu rastlantıya bırakmak, birkaç yöneticinin keyfine bırakmak gibi bir lüksümüz yok. Üniversitede yapılan her iyi işe elimizden geldiğince destek veririz, yanlış gördüğümüz durumda da demokratik ve hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanırız. Bu süreçte de devam eden, basına yansıyan bir soruşturma var. Bu soruşturmanın içeriği ile ilgili bir şey söylemem mümkün değil. Özellikle bu soruşturma ile ilgili olarak bir şey söylememem kadar, üniversite yönetiminin de bilgi paylaşımı yaparken de doğru söylemesi gerekiyor. Burada soruşturma içeriği ile ilgili kamuoyuna yanlış bilgi verilmiştir. Bu yanlış bilgi verilmesi konusunu biz hukuki kanallardan tebliğ ederek ve üniversitenin web sayfasında tekzip yayınlatarak bunu ifade edeceğiz. Çünkü bu süreci yaşayan biziz ve bütün ayrıntılarını, soruşturmanın ne amaçla açıldığını biliyoruz. Bu soruşturma, üniversite yönetimi tarafından yapılan kamuoyu duyurusundaki belirtilen içerik ile ilgili değildir, kaldı ki; hiçbir zaman üniversite yönetimi bize görev yerini terk etme konusunda soruşturma açamaz. Çünkü üniversite içinde bulunduğumuz her yer, görevimizi eksiksiz yerine getirdiğimiz sürece bizim aynı zamanda görev yerimizdir. O nedenle üniversiteye yakışmayacak bir davranış göstererek, kamuoyuna yanlış bir bilgi verilmesini olumlu bulmuyoruz. Bir an önce üniversite yönetiminin kamuoyundan özür dilemesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu soruşturma bittikten sonra bu soruşturma belgelerinin içeriğinin kamuoyu ile paylaşılmasının gizliliği kalkacaktır. O noktada da zaten üniversite yönetimi ne yapacağını kendisi düşünmesi gerekiyor. O aşamaya gelmeden de gerçek içeriğini açıklaması gerekiyor. Ya da her halde üniversite yönetimi için en akılcı davranış bir an önce bu soruşturmadan vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü, gerçekten hem bizleri üzüyor hem de kurumumuz yıpratıyor. Üniversite yönetimini bu hatasından vazgeçmeye davet ediyoruz” dedi.
Paylaş