Çanakkale`de baraj doluluk oranları tarihi seviyede düşerken, Çanakkale`nin tek içme e su kaynağı olan Atikhisar Barajı`nda su doluluk oranı tehlike sinyalleri veriyor. ZMO Şube Başkanı Hicri Nalbant, gazetemize verdiği demeçte Çanakkale barajlarındaki su seviyelerinin ilk kez bu kadar düşük oranlara geldiğini belirtmiş, Atikhisar Barajı`ndaki doluluk oranının yüzde 33 seviyelerinde olduğunu ifade etmişti. Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay Atikhisar Barajı`nın doluluk oranını gazetemiz Çanakkale OLAY`a değerlendirdi. Çanakkale`nin tek içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılayan Atikhisar Barajı`nda 18 milyon metreküp su olduğunu belirten Mutluay, kentin yıllık su ihtiyacının 12-13 milyon metreküp olduğunu söyledi. Barajdaki 4-5 milyon metreküp su oranının ‘dipte bulunan kullanım dışı su` olduğunu ifade eden Mutluay, sonbahar ve kış aylarındaki yağışların önemine dikkat çekerek; "Önümüzdeki dönemin, özellikle sonbaharın ve kışın kurak geçmesi halinde ciddi bir tehlike yaşanabilir" dedi. Uzmanların 15-20 yıllık süreçte kuraklıkta ki artışına dikkat çektiğini ifade eden Mutluay, madencilik ve enerji üretimi nedeni ile oluşan ormansızlaştırmanın yarattığı tehlikeleri aktardı. Su sorununun giderek artabileceğini ve herkesin su kullanımına dikkat etmesi gerektiğini belirten Mutluay; "Eğer bu yılı kurak geçirirsek önümüzdeki yıl, özellikle Çanakkale için tehlike çanları çalabilir. Onun için önümüzdeki yıl yani 2020`nin sonu-2021`in ilk aylarında alacağımız yağışlar belirleyici olacaktır" dedi.
"Sonbahar ve kışın kurak geçmesi halinde ciddi bir tehlike yaşanabilir"
Atikhisar Barajı su doluluk oranını değerlendiren Mutluay; "Son aldığımız bilgilere göre Atikhisar Barajı`nda 18 milyon metreküp civarında su var. Çanakkale kentinin yıllık su ihtiyacı 12-13 milyon metreküp. 18 Milyon metreküp suyun tamamı kullanılabilir nitelikte değil. Barajın dipte kalan 3-4 milyon metreküplük kısmı kullanılamaz nitelikte. Bunun için 18 milyon metreküp civarında suyun kritik bir seviye olduğunu söyleyebilirim. Önümüzdeki dönemin, özellikle sonbahar ve kışın kurak geçmesi halinde ciddi bir tehlike yaşanabilir. Bu nedenle sonbahar ve kış yağışları önemli. Yine bu noktada suyun dikkatli ve tasarruflu kullanılması önemli. Bahçe sulamalarına fazla yer verilmemeli. Özelikle tarımsal sulamada önümüzdeki yılın planlaması da önemli. Sabit tesisler dışında tek yıllık ekimlerin DSİ tarafından dikkatlice incelenerek sulamaya açılması gerekiyor" dedi.
"Maden ve enerji çalışmaları ile ormansızlaşma artıyor"
Uzmanlar uzun yılardır, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya bağlı olarak yağış rejiminde değişimler görüleceğini söylüyorlar. Özellikle Akdeniz`den başlayarak Kuzey Ege ve Marmara`da 2050 yılına kadar yağışların 400 mm. seviyelerine inmesini bekliyorlar. Yağış rejiminin değişmesi, ürün ve bitkilerin değişiminin de beklenmesi demek. Bu noktada madencilik faaliyetlerine neden karşı çıkıyoruz? Bu faaliyetlerle birlikte ciddi bir ormansızlaşma yaşanıyor. Sadece madencilik faaliyetleri değil, diğer enerji çalışmaları ile birlikte ormansızlaşma artıyor. Ormansızlaşma ile birlikte yine iklim ve yağış rejiminde de değişimler başlıyor. Gerek küresel ısınmaya bağlı dünyadaki iklim değişiklikleri, gerek ülkemizde ve bölgemizde yapılan çalışmalarla birlikte ileriki dönemlerde su açısından ciddi sorunlar yaşayabiliriz. Verdiğimiz mücadele de bunun önlenmesine dönük bir mücadele. Sürekli uyarıyoruz. Sürdürülebilir hayatı ve yaşamı savunmaya çalışıyoruz, ormanlarımızı ve su kaynaklarımızı korumaya çalışıyoruz. Bilim insanları bugün, ‘2050 yılında stratejik kaynak olarak birinci sırada yeteri miktarda sağlıklı gıda, ikinci sırada su ve üçüncü sırada enerjinin olacağını` söylüyorlar. Onun için biz bu duruma sürekli dikkat çekmeye çalışıyoruz. Özellikle madencilere verecek bir damla suyumuz yok diyoruz. Bunun da mücadelesini gerek hukuki, gerek fiili olarak vermeye çalışıyoruz" dedi.
"Suyun değerini bilmeliyiz"
Kurak dönemlerin giderek artığını belirten Mutluay; "Meteorolojik verilere baktığımızda kurak dönemlerin sık yaşanmadığını görüyorduk. Ancak son 15-20 yıla baktığımızda en az 3-4 kez kurak dönem yaşadık. Biz zaten yarı kurak bir iklime sahibiz ve giderek yarı kurak iklimden kurak bir iklime doğru geçtiğimizi görüyoruz. Bu sorunlar giderek artacak. Bunun için herkesin su kullanımına dikkat etmesi gerekir. Bu içme ve kullanma suyundan başlar. Yaşamın her alanında tükettiğimiz suyu dikkatli ve tasarruflu kullanmalıyız. Suyun değerini bilmeliyiz. Bu normal değil, bu tehlikeye işaret. Yaz sonuna geldik ve artık sonbahardayız. Şu anda Atikhisar Barajı seviyesi 18 milyon metreküp. Eğer bu yılı kurak geçirirsek önümüzdeki yıl özellikle Çanakkale için tehlike çanları çalabilir. Bunun için önümüzdeki yıl yani 2020`nin sonu-2021`in ilk aylarında alacağımız yağışlar belirleyici olacaktır" dedi.