Çanakkale’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL süreci ile birlikte başlatılan FETÖ soruşturmaları kapsamında çok sayıda öğretmen ya açığa alınmış ya da ihraç edilmişlerdi. FETÖ soruşturmaları kapsamında Eğitim-İş ve Eğitim-Senli öğretmenlerin açığa alınması ise Çanakkale kamuoyu tarafından tepki ile karşılanmıştı. Ekim ayında yasal açığa alınma süresinin dolması nedeni ile birçok öğretmen görevlerine iade edilirken, Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş, Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi Hukuk Sekreteri Barış Demir ve Eğitim-Sen Üyesi Muhittin Tut hakkında açığa alınma sürelerinin 2 ay daha uzatılması kararı verilmişti. Son 2 aylık uzatma süresinin dolmasına rağmen öğretmenler görevlerine iade edilmemişti. Geçtiğimiz hafta haklarında soruşturmaları yürüten kurumun başında bulunan Çanakkale Maarif Müfettişleri Başkanı Ömer Karabay’ın Muş’ta yürütülen FETÖ operasyonu sonrasında tutuklandığı iddialarının ardından, açıkta bulunan öğretmenlerin görevlerine iade edilecekleri haberleri yayılmaya başladı. 6 aydan bu yana öğrencilerine ve okullarına iade edilmeyi bekleyen öğretmenler, müjdeli haberi 2016-2017 eğitim öğretim yılı güz döneminin son gününde aldılar. 6 ay sonunda öğrencilerine kavuşan Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş, Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi Hukuk Sekreteri Barış Demir ve Eğitim-Sen Üyesi Muhittin Tut’un yanı sıra Eğitim-Sen Çanakakle Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, iadeler ile ilgili gazetemiz Çanakkale OLAY’a açıklamalarda bulundular. Öğretmenler, 6 aydan bu yana hukuksuz bir şekilde açıkta bulunduklarını ve yaşadıkları mağduriyet ile ilgili hukuksal mücadelelerinin süreceklerini ifade ettiler.
Öğretmenlerin görüşleri şöyle:
Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş: 6 aya yakın bir süredir açıktaydım. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ilan edilmesi ile birlikte yerellerdeki il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde fırsatları değerlendiren bazı müdürlerin Çanakkale’deki uygulamaları ile FETÖ denilen yapılanma ile uzaktan yakından alakası olmayan, hatta karşısında duran, onlarla mücadele eden insanları da bu sürece eklenerek mağdur edildi. Şimdi burada dikkat çeken husus, 24 Temmuz’da açığa alınmıştık, Ekim’in 24’ünde iade edilmemiz gerekiyordu. Ama 22 Ekim’de 2 ay daha açığa alınma süremiz uzatılmıştı. 22 Ekim’de daha savunmalarımız alınmamıştı. Biz çeşitli kanallarla Çanakkale Maarif Müfettişleri Başkanı olan Ömer Karasbay ile bu hukuksuzluğun bir an önce sonlandırılması ile ilgili soruşturulmaların başlatılması ve savunmaların alınmasına yönelik çeşitli görüşmeler yapıyorduk. Kendisi de iadelerin mutlaka bir gün yapılacağını söylüyordu, ama bir tarih vermiyordu. Ama aynı zamanda bizlere bir ceza verileceğini söylüyordu. Biz 2 aylık süre içerisinde Maarif Müfettişleri Başkanı Karabay’ın etkili olduğunu düşünüyoruz. Çünkü kendisi il disiplin kurulunda da görevliydi. Ocak ayında Muşta yürütülen FETÖ ile ilgili yapılan bir operasyon çerçevesinde Ömer Karabay’ın da tutuklanmış olduğunu öğrendik. Bizim soruşturmalarımızı yürüten, bu anlamdaki kurum içi idari soruşturmaları yöneterek bizim ile ilgili karar veren bir mekanizmadan sorumlu olan bir kişinin FETÖ’den tutuklanması, tüm bu yapılan uygulamaların tartışılır hale gelmesini sağlıyor. 2 aylık uzatma süresinde etkili olan bu kişinin neye göre karar verdiğini anlamış değiliz. Şimdi bize yakın bir zamanda bir tebligat verildi ve son savunmamız istendi. Sosyal medya paylaşımlarımız ile ilgili soruşturmalar sona ermiş ve iddiaların sübuta erdiği ifade edilmiş. Yani deniyor ki, ya terör örgütü üyesisiniz ya da destekte bulunmuşsunuz, savunmanızı verin, cezanızı vereceğiz diyorlar. Ama soruşturmalar sırasında okullardaki hiçbir arkadaşımızın tanıklığına başvurmamışlar. Bizim soruşturmamızı yürüten kurumun başındaki Maarif Müfettişi Başkanının FETÖ’den tutuklanması, bu süreci, soruşturmaların hepsini boşa düşürüyor. Kaldı ki, Çanakkale’deki yürütülen FETÖ soruşturmalarında Eğitimciler Derneği kapatılmıştı, kurucularının birçoğu tutuklanmıştı, ama kurucu olup da şu anda bir lisenin müdürlüğünü yapan bir isim var ve buna dokunmuyorlar. Kaldı ki, üst düzet bazı yöneticilerin de yurtdışındaki FETÖ okullarında çocuklarının okuttuklarını biliyoruz. Ama FETÖ ile ilgisi olmayan, cemaatlere karşı yıllarca mücadele etmiş kişilerin FETÖ ile ilişkilendirilerek açığa alınarak mağdur edilmesinin üzerinden 6 ay geçmiş durumda. Dün itibari ile bu mağduriyet giderildi ve okullarımıza giderek görevlerimize başladık. Bundan sonra hukuksal bir mücadele başlatacağız. Ama burada bir peşin hüküm var ve bizi cezalandırmak istiyorlar. Bu cezalandırmalar ile de bu karalamaların yapışacağını düşünüyorlar. Ama Çanakkale halkı bu sürecin başından itibaren bizlere sahip çıkmıştır ve bizim yanımızda olmuşlardır. Kimin ne olduğunu herkes biliyor. Bu süreçten sonra İl Milli Eğitim Müdürü Zülküf Memiş’in kamuoyu önünde Eğitim-İş sendikasının kurumsal kimliğinden, Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş’tan ve üyelerimizden özür dilemesini bekliyoruz.
Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi Hukuk Sekreteri Barış Demir: Görevimize iade edildiğimiz ve öğrencilerimize kavuştuğumuz için mutluyuz ama onun dışında bizi mutsuzluğa sevk edecek her türlü koşul Temmuzda bıraktığımız gibi yerli yerinde duruyor. Hatta son müfredat değişikliği örneğinde olduğu gibi bazı açılardan bir geriye gidiş de söz konusu. Düşünün altı aydır FETÖ ve darbe girişimiyle en ufak bir alakamızın olmadığını anlatmaya çalıştığımız kurulun başkanı FETÖ’cü olduğu iddialarıyla tutuklanıyor. Bu mantıksızlığı ifade edebilecek kelimeleri bulmakta zorlanıyorum. Türkiye’nin değişik illerinde görev yapan bizim gibi demokrat, ilerici, devrimci ve sosyalist yoldaşlarımızdan bazıları hala görevlerinden uzaklaştırılmış ya da ihraç edilmiş durumda. Tüm yoldaşlarımız görevlerine dönünceye kadar bizim de mücadelemiz sürmeye devam edecek. Ayrıca değinmek istediğim bir diğer konu ise Çanakkale halkının bizim mücadelemize sağladığı katkı konusunda olacak. Gerçekten de görevden alındığımız ilk andan itibaren örgütlü ya da örgütsüz pek çok kişinin desteğini yanımızda hissettik. Görevden alındığımız için bizimle üzüldüler göreve iade edilince bizimle sevindiler. Eğitim Sen ve Eğitim İş’in ortaklaşa düzenlediği yürüyüşte bize yoldaşlık ettiler. Sokakta karşılaştığımız ve şahsen tanımadığımız kişiler bile bize ve mücadelemize güvendiklerini ve sonuna kadar yanımızda olduklarını söylediler. Yaşadığımız bu zorlu süreci toplumsal muhalefeti örgütleyebilmek adına kullanabildiysek ne mutlu bize.
Eğitim-Sen Üyesi Muhittin Tut: An itibariyle göreve başladık. Atatürk`ü, çağdaşlaşmayı, cumhuriyetin erdemlerini, bilimin yol göstericiliğinin önemini kavramış öğrencileri yetiştirmeye devam edeceğiz. Bu süreçte bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim. Özgürlük ve demokrasi mücadelemize, çocuklarımıza barış içinde, özgür bir ülke bırakmak idealiyle devam edeceğiz. Şu anda bize kınama, uyarı gibi cezalar verdiler. Biz onlara tekrar dilekçelerimiz ile itirazlarımızı bildirdik. Bu verilen cezalarımızın da usulsüz olduğunu düşünüyoruz. Yani bir suçumuzun olmadığını düşünüyoruz. Onlar da bu açığa almanın mecburiyeti gibi cezaları verdikleri anlaşılıyor. İşin enteresan tarafı, bize üç bildirimde bulundular ve hepsinde FETÖ ibaresi bulunuyor. Ama önümüze konulan soruşturmalarda FETÖ ile ilgili herhangi bir suçlama yürütülecek bir şey bulunmuyor. Benim kendi adıma yaptığım sosyal medya paylaşımları ile ilgili suçlamalar yönetilmişti, ama sosyal paylaşımla ilgili de herhangi bir şey yok. Whatsapp görüşmesi koyulmuş, bir de tank fotoğrafı konulmuş. Burada bir suç unsuru yok zaten. Suç bireyseldir, kim ne suç işlediyse o yazılır. Bu süreçte kimi açığa almak istedilerse, herkese aynı suçlamada bulunarak işin içinden çıkmak istediler. Bu da büyük bir hukuksuzluk. Bu süreç içerisinde KESK ve Eğitim-Sen’den ihraç edilen arkadaşlarımız oldu. Onların işlerine dönmeleri için mücadele edeceğiz.
Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç: Eğitim-Sen olarak her aşamada yaptığımız işi eğitim ve bilim alnının daha sağlıklı ve daha iyi gelişebilmesi için yapıyoruz. Yapmamız çok işe yarıyor mu? Sanmıyoruz, çünkü karar vericiler bilimsel verilerimizi ve evrensel gerçeklerimizi bir türlü dinlemiyor. Sorgulayıcı aklın ve bilimden hareketle bilim ve eğitimin ileri gitmesi mümkün. Bunun temel şartlarından birisi de örgütlenme özgürlüğü ve eğitim bilim çalışanlarının kendilerini baskı altında hissetmeden çalışabilmesidir. Bu kapsamda iktidarın 15 yılı aşkın süredir eğitim ve bilim çalışanlarını her aşamada itibarsızlaştıran, hedef gösteren, aşağılayan yaklaşımları son yıllarda doruk noktasına ulaşmış durumda. İhraç ve açığa almalar ile bir anlamda eğitim ve bilim çalışanları ıslah edilmeye çalışılmıştır. Son dönemde özellikle ülke genelinde binlerce üyemizin açığa alınması sonrasında yürüttüğümüz meşru mücadelemiz sonucunda üyelerimizin büyük kısmı geri dönmüştür. Bu kapsamda Çanakkale’de de hiçbir hukuki temeli olmadan açığa alınan üyelerimizin son 2’si açıkta bulunuyordu. Neden açığa alındıkları konusunda da somut bir veri yok. İddialar tamamen asılsız ve uydurmalardan oluşuyordu. Bununla birlikte bizim hedefimiz, üyelerimizin bir an önce öğrencilerinin yanına dönmesi ve hukukun uygulanması idi. Nihayet bu sesi yöneticiler duydu ve son açıkta olan 2 arkadaşımız görevlerine başlamış bulunuyorlar. Bu kapsamda Eğitim-İş Şube Başkanı Ahmet Mantaş da göreve başlatıldı. Bu hukuksuz uygulama bir şekli ile sona ermiş bulunuyor. Bundan sonraki süreçte ben yaptım mantığına teslim olmayacağız. Yapılan uygulama hukuksuzdu. Göreve başlatılmalarının uzatılması da anlamsızdı. Göreve başlatıldılar, ama hukuki süreç devam edecek. Bu hukuksuz uygulamaları yapan her yetkili hukuk önünde hesap verecek. Çünkü kişilerin ekmekleri ile hakları ile onurları ile oynamak kimsenin keyfiyetine kalmış değil. Eğitim-Sen olarak, emekten ve demokrasiden yana olan bütün sendikalar ile dayanışma içerisindeyiz. Bu mücadeleyi devam ettireceğiz.
(Seçkin Sağlam)