"MHP'lilerin yüzde 90'ından fazlası "HAYIR' diyecek..."

592

 ÇATUMSİAD öncülüğünde geçtiğimiz hafta sonu Kolin Otel’de gerçekleştirilen olaylı Meral Akşener toplantısının ardından, MHP Eski İl Başkanı ve ÇATUMSİAD Başkanı Rıdvan Uz, Kolin Otel’de yaşananları gazetemiz Çanakkale OLAY’a anlattı. Uz, Meclisten AKP ve MHP’li milletvekillerinin oyları ile geçen Anayasa paketinin 16 Nisan’da referanduma götürülecek olması nedeni ile Anayasa paketinde yer alan maddeler hakkında vatandaşlara bilgi vermek amacı ile toplantıyı düzenlediklerini, ancak engellenmeye çalışıldığını ifade etti. Uz, ayrıca referandum süreci ile ilgili görüşlerini de gazetemize açıklarken, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin referandumdaki tavrını da eleştirdi. Bahçeli ve yönetimini MHP’nin tabanına sırtını dönmekle eleştiren Uz, MHP’lilerin yüzde 90’nından fazlasının referandumda ‘Hayır’ oyu vereceğini belirtti. Çanakkale halkına referandumda güvendiğini de belirten Uz, referandumda Çanakkale’den yüzde 70’lere varan bir oy oranı ile ‘Hayır’ çıkacağına inandığını belirtti.  Kolin Otel’de gerçekleştirilen olaylı toplantıda yaşananları anlatarak sözlerine Başlayan Uz; “Kolin Otel sürecini orada tüm basın ile beraber yaşadık. Tüm canlı yayınlar ile birlikte Çanakkaleliler bu hadiseye şahit oldular. Katılımda bulunan hem MHP’liler, hem sosyal demokratlar, hem demokrasiye inanlar, yani birçok insan burada hazır bulundular. Bu engellemenin en büyük sebebi bence şuydu, Anayasa paketi hazırlanırken mecliste canlı yayın yapmadılar. İnsanlar bu paketin içeriğini bilmiyorlar. Bu kamuoyundan bir şekilde kaçırıldı. Hatta hatırlarsanız iktidar partisi milletvekilleri imzalarını çok öncesinden atarak tarihte bir ilke de imza atmış oldular. Hazırlanan paketi görmeden, maddeleri görmeden teklife sundular. Şimdi halkımız da bunun içeriğini merak ediyor. İnsanlar neden ‘Evet’, neden ‘Hayır’ diyor, buna bakarak bir sonuç çıkarmak istiyorlar. Çünkü gerçekten bir bilgi sahibi değiller. Bu bağlamda insanların demokratik haklarının engellenmesi her açıdan utanç verici bir hadise. Bu ilk midir? Değil tabi ki de. Biz MHP’de bir yılı aşkın bir süredir kongre yapmak için mücadele veriyoruz. Siyasi partiler kanununda, parti üyelerinin beşte birinin imzası ile olağan üstü kongreye gidilir maddesi olmasına rağmen. 5’te bir imza toplamamıza rağmen, bir şekilde kongre yaptırılmıyor. Bu kongreyi yaptırmayacak olan güç ve irade MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli değil. Bunun herkes de samimiyetle biliyor. Çünkü kongrelerden önce İç İşleri Bakanlığının devreye girmesi, bir müdürün hakimin kararını bozması ve bizim kongrelerimizin engellenmesi hepimizi sıkıntıya sokuyor. Şimdi böyle bir tabloyu yaşatanlar, o günden beri Sayın İç İşleri eski Bakanının MHP’de genel başkan adayı olmasını, dolayısı ile başbakan olmayı arzulayan Sayın Meral Akşener’in engellenme durumu bir yılı aşkın bir süredir var. Gittiğimiz illerde de bu noktada çeşitli engellemeler ile karşı karşıya kalıyoruz. Daha önce Yalova’da milli iradenin önemi için yapacağımız konferans iptal edilmişti. Yine izin alarak ikinci seferde gerçekleştirebildik” dedi. 

 
“Böyle bir beklenti içerisinde değildim”
Daha önce başka illerde düzenlenen toplantıların engellendiğini, ancak Çanakkale’de böyle bir durumla karşılaşmayı beklemediğini ifade eden Uz; “Burada böyle bir beklenti içerisinde değildim. Çünkü Çanakkale ağır bir bedel ödeyerek barış kenti oldu. 253 bin şehidin üzerinden onun her gün sürecini gören ve yaşayan Çanakkale halkı demokrasiyi özümsemiş, bu anlamda da iç içe yaşamasını biliyor. Zamanında birbiri için ölebilen insanların, şimdi birbirleri için nasıl yaşanabiliri gösterdiği şehirde bunun olabileceğini hiç aklımızdan geçirmiyorduk. Ama ne olur ne olmaz diye biz tüm yasal izinlerimizi hem Valiliğimizden, hem OHAL biriminden, hem emniyetten koordineli bir biçimde almıştık. Kolin Otel’de yapmamızın sebebi, Kolin Otel Çanakkale’ye hizmet veren, Çanakkale’de faaliyet gösteren, vergisini buraya veren bir şirket olarak baktığımızda,  ticari faaliyet yürütmesi nedeni ile bu konuda ticari bir kaygı gütmesi gereken bir kurumun siyasi bir kaygı olmayacağı kanaatindeydik. Bu anlamda salonun da elverişli olması, OHAL nedeni ile ayrı ayrı yerlerde program yapmanın zorluğu nedeni ile orası tercih edildi. Bu nedenle böyle bir beklenti içerisinde değildik. Kolin Otel’e yaşanan bu hadiseyi sorduğumuzda, Kolin Otel yönetimi bunun kendi iradeleri olduğunu, herhangi bir yerden engelleme için direktif almadıklarını belirtiler. O anlamda buradaki emniyetteki görevliler güvenlik sıkıntısının yaşanmayacağını, gerekli tüm tedbirlerin alındığını ifade edince biz de otele güvenlik açısından bir sıkıntı olmadığını, devlet erki tarafından bunun söylendiğini ifade ederek programı yapmak istediğimizi beyan ettik. Eğer kendilerine bir baskı unsuru varsa, bunun Valilik ile görüşülmesini, Valiliğin burada yapılmasında sakınca olduğu konusunda bir yazı verirse, biz de programı yapmayacağımızı beyan ettik. Fakat bize böyle bir yazı gelmemesi nedeni ile salonda faaliyetimizi yürütmek istedik” dedi. 
 
“Süreci kamuoyunun takdirine bırakmak istiyorum”
Tüm yaşananlara rağmen Akşener’in salonda konuşmak istediğini ve çıkıp konuştuğunu belirten Uz; “Sonrasında malum süreç yaşandı. Kapılar kilitlendi, ışıklar kapatıldı, ses sistemi kapatıldı. Bunun üzerine biz Sayın Akşener’e ulaştık. Kendisi her ne şart ve şekilde olursa olsun salonda konuşmak istediğini, o kadar gelen insanı, hem ülkenin çeşitli yerlerinden, hem Çanakkale merkezinden ve ilçelerinden gelen insanlara derdimizi anlatmamız gerektiğini söyleyerek salona çıktı ve konuşmasını yaptı. Buradaki hadiseyi canlı yayın yapan hem ulusal basın, hem de yerel basın tarafından Türkiye’ye duyurulmuş oldu. Türkiye de burada yaşananları görmüş oldu. Ben artık bu süreci kamuoyunun takdirine bırakmak istiyorum” dedi. 
 
 
“Demokrasinin altına dinamit konulacağını düşünüyoruz”
Akşener’in Çanakkale’ye kınasını yakarak geldiğini belirten Uz; “Sayın Meral Akşener Çanakkale’ye geldiğinde 80 milyon kere ‘Hayır’ ifadesi ile her bir vatandaşımızın gönlünden geçmesi gereken ve 80 milyona hitap eden bir sloganla yola çıkıldı. Bunun tam yerini bulduğunu düşünüyorum. Kendileri de Çanakkale’ye geldiğinde ‘Kınamı yakarak geldim’ ifadesini kullandığında referandumun ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Neden böyle dedi? Askere giden çocuklarımıza vatana kurban ol diye kına yakarız. Evlenirken kızlarımıza kına yakarız, ailene, vatanına kurban ol diye O da Çanakkale’de bu vatana kurban olmak adına bir iddia ile ortaya çıkıyor. Çünkü referandumda ‘Evet’ çıkması noktasında bir durum ortaya çıktığında, hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hem milletinin, hem demokrasinin gerçek anlamda altına dinamit konulacağını düşünüyoruz” dedi. 
 
“Hayır çıkması adına çalışmalar yapacağız”
Referandum süreci ve Anayasa paketinde yer alan maddeler ile ilgili görüşlerini gazetemize açıklayan Uz; “Maddeleri incelediğimizde Cumhurbaşkanı yetkilerinin, ne bir hakanda, ne de bir padişahta olmadığını görüyoruz. Çünkü Osmanlı döneminde Divan-ı Hümayun var, bir karar merci var. Bu karar merciinin içerisinde şeyhülislama kadar olan yöneticilerin birlikteliğini ve karar mekanizmasını görüyoruz. Bunların sonrasında ise son sözü padişah söylüyor. Ama burada, 4’üncü maddeye baktığımızda, Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulunu seçer, Cumhurbaşkanı Yardımcılarını seçer, bürokratları seçer ve atar deniyor. Bunlara baktığımızda, dünyada diktatörlüğe en yakın sistemin olduğunu görüyoruz.  Bu yüzden de hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hem parlamenter sistemin, hem demokrasinin askıya alınmaması adına bir ‘Hayır’ platformu oluşturulması ve bu konuda çalışılması gerektiğinin altını çizerek, bizler Çanakkale’de bir ‘Hayır’ platformu oluşturulması için bir çalışma içerisindeyiz.  MHP’de genel başkan adaylığına talip olan birbirinden kıymetli büyüklerimizin Türkiye genelinde bir ‘Hayır’ platformu kurma amacı ile her ilden temsilciler seçmek kaydı ile 18 Şubat’ta Ankara’da ilk platformun toplantısını gerçekleştireceğiz. Burada da hem Türkiye genelinde, hem de Çanakkale genelinde referandumda ‘Hayır’ın çıkması adına çalışmalar yapacağız. Bu çalışmaların dışında çoğu ilde programlarımız ve buna bağlı olarak mitinglerimiz olacak. Bu anlamda da çalışmalarımız devam ediyor” dedi. 
 
“Başkanlık sistemini tozlu raflardan indiren kim”
Referandumda ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oylarının birbirine yakın çıkması durumunda ülkede bir kaos yaşanabileceğini belirten Uz, bu kaosun sorumlusu olarak MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi işaret etti. Uz, Bahçeli’nin Anayasa paketini tozlu raflardan indirerek gündeme getirdiğini ifade ederek; “Devletimiz, bu referandum ile milletimize müracaat ediyor. Çıkacak neticede olası olarak, şu anki yapılan anketlerde de görülen yüzde 56’lık bir ‘Hayır’ oyu çıkacağı görülüyor. Bu referandumdan ‘Hayır’ da çıkabilir, ‘Evet’ de çıkabilir. Ama hemen hemen dışarıda kalmış yüzde 50’li bir dilim ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ dediğinde, ‘Evet’ de çıksa, ‘Hayır’ da çıksa bu ülkede bir kaos gözüküyor. Peki bu kaosun mimarı kim diye baktığımızda, bu referandumu, bu başkanlık sistemini tozlu raflardan indiren kim diye baktığımızda, MHP Genel Başkanını olarak görüyoruz. Peki MHP adına söz söyleme yetkimiz var mı? Evet, var. Yıllarımızı mücadele ederek, bu partide iz bırakan, gücümüzü koltuklardan alan, samimiyet, içtenlikte ve neticede aldığımız reel oylara bakarak, söz söyleme hakkını da kendimizde görerek, nasıl Genel Başkan benim bir oyum var ben ‘Evet’ vereceğim dediyse, MHP tabanı da bizim de oyumuz var, biz ‘Hayır’ diyeceğiz diyor. Bizim de yaptırdığımız anketlerde ve Kolin’de yaptığımız etkinlikte de gördüğümüz gibi, MHP’ye oy vermiş, gönül vermiş tabanı da iyi bildiğimiz için, Çanakkale’deki MHP’liler yüzde 90’ın üzerinde Kolin Otel’e gelerek ‘Hayır’a destek verdiler. Bu da şunu gösteriyor, genel başkanımız bu anlamda yalnız kaldı. Kendi seçtiği milletvekillerinin yüzde 50’si de ‘Hayır’ dediğine göre, kendi seçtiği milletvekilleri tarafından yanlış yaptığının söylendiği ve teveccüh görmediğini anlaması gerekirken, ısrarla benim bir oyum var ‘Evet’ vereceğim diyen genel başkan şu anda ‘Hayır’ oyu vereceğini deklare eden birbirinden kıymetli milletvekillerini de partiden ihraç etmek üzere disiplin kuruluna sevk etti” dedi. 
 
“Yönetim kendi tabanından tamamen uzaklaşmış”
MHP yönetiminin partiyi bir dernek gibi yönettiği eleştirisini de getiren Uz; “Bu şuna benziyor, genel kurul yapmak için kendilerine müracaat ettiğimizde, ‘Siyasi Partiler Kanunu var. 5’te bir imzayı getirin kongreyi yapayım’ dediğinde, biz 5’te 4 imza getirmemize rağmen, ‘Mahkemeye gidin’ deyip, sonra da ‘Bunlar partiyi mahkemeye veriyor’ diyerek vatandaşa şikayet etmeye kalkan akıl, ‘Benim bir oyum var ‘Evet’ vereceğim’ diyerek isteyen istediğini verir demek istediği halde ‘Hayır’ oyu vereceğini açıklayan milletvekillerini ihraç etmek üzere disipline sevk etti. Buradan da anlaşılacağı üzere, MHP’nin bugünkü yönetimi kendi tabanından tamamen uzaklaşmış, kendi tabanından diyaloğunu tamamen kesmiş, kendi tabanına sırt çevirmiş ve bundan mütevellit de kongresini gözüken tablodan dolayı ısrarla yapmaktan kaçınan bir noktaya gelmiştir. MHP yönetiminden ziyade, Balgat Severler Derneğine dönüşmüş bir yapıdalar şu anda” dedi. 
 
“Çanakkale halkı üstüne düşen görevin gereğini yapacaktır”
Çanakkale halkına referandum sürecinde demokrasiden yana tavır alacağına inancının tam olduğunu ve Çanakkale’den yüzde 70’e varan ‘hayır’ oyu çıkmasını beklediğini ifade eden Uz; “Ben Çanakkale halkına güveniyorum. Hem kendi partililerime, hem de Çanakkale’de aynı coğrafya üzerinde birliktelik yaşadığımız halkımızın ülke adına bir demokrasi dersi vereceğini düşünüyorum ve tarihin de en yüksek oyu ile bunu yapacaktır. Ben inanıyorum ki, yüzde 70’lere dayanan bir ‘Hayır’ oyu ile Çanakkale halkı üstüne düşen görevin gereğini yapacaktır. Türkiye genelinde de ‘Hayır’ oyunun yüzde 56’nın altına düşmeyeceği kanaatindeyim. En çok söyledikleri, en çok gündeme getirdikleri padişahlara baktığımızda, Sultan 2’nci Abdülhamit için devamlı örnekler verirler. Onun zamanında çıkarttığı genelgelere bakıyorum, Türk milleti için en iyi sistem parlamenter sistem ve demokrasidir diyor. Yani örnek alacaklarsa, bu cümleden yola çıkarak baksınlar ya da iyi araştırsınlar. Demokrasi hepimize lazım. Demokrasiyi bizler bugün ısrarla talep ediyoruz ve yarın en çok demokrasi lazım olacak insanlar da kendileri olacaklar. O yüzden demokrasi adına, Türk milletinin bekası adına, Türk Milletinin bölünmemesi adına, milletimizin birlikte bu coğrafyada hüküm sürmesi adına milletimizin ‘Hayır’ demesini talep ediyoruz ve bekliyoruz” dedi.    
(Seçkin Sağlam)
Paylaş