Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj felaketinin ardından umut ışığı pinalarla doğuyor. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, yaptığı son dalışta deniz tabanında yavru pinaların varlığını keşfetti. Bu gelişme, Marmara Denizi'nde doğal filtre görevi gören pinaların, müsilajla savaşta kilit rol oynayabileceği umudunu güçlendiriyor.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof Dr. Mustafa Sarı, konu ile ilgili yeni gelişmeleri paylaşarak yaptığı son dalışta deniz tabanında yavru pinaları gözlemlediğini söyledi. Geçtiğimiz aylarda Marmara Bölgesi’ni etkisi altına alan fırtınanın sonrasında, Marmara Denizi’nin kurtuluş umudu olarak görülen pinalar toplu halde Erdek, Düzler mevkiinde sahile vurmuştu. Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof Dr. Mustafa Sarı söz konusu olaya bir açıklama getirmiş, deniz çayırı gibi alanların korumasından mahrum kalmış olan pinaların, fırtına nedeniyle sökülüp kıyıya doğru atıldığını dile getirerek, “Fırtına sonucu kıyıya daha çok pina vursun istemiyorsak, deniz çayırlarını korumalıyız” diye uyarmıştı.
Marmara Bölgesi'ni etkisi altına alan fırtına sonrasında toplu halde sahile vuran pinalar, deniz çayırlarının korunmaması nedeniyle fırtına tarafından kıyıya atılmıştı. Prof. Dr. Mustafa Sarı, pinaların bu kritik rolünü vurgulayarak, "Fırtına sonucu kıyıya daha çok pina vursun istemiyorsak, deniz çayırlarını korumalıyız" uyarısında bulunmuştu.
Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın gerçekleştirdiği son dalışta deniz tabanında yavru pinaları gözlemledi. Sarı, açıklamasında, “Pina, dünyada sadece canlı popülasyon olarak Marmara'da kalmış olan endemik bir türdür. 2016-2019 yılları arasında iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalıkla, Çanakkale Boğazı’ndan Cebelitarık Boğazı'na kadar bütün binalar neredeyse öldü. Marmara'nın özel yapısı pinalar için bir kurtarıcı oldu ve Marmara'daki Pina popülasyonunu sağlıklı bir şekilde yaşıyor. Biz de geçen yıl, Marmara’nın Pina” adında bir proje başlatmıştık. Bu proje ile hem pinaları sayıyoruz hem de sürekli olarak yeni dalışlar yaparak yeni pinaların oluşumunu takip etmeye çalışıyoruz. 2024 yılının ilk gününde, Erdek Körfezi’nde daha önce toplu ölümler gördüğümüz bir bölgede dalış yaparak pinarların son durumunu tespit etmek için çalışma yaptık. Yaptığımız 40 dakikalık bu dalış esnasında 50'den fazla yavru pinanın, bölgede deniz tabanına tutunduğunu ve yaşadığını gördük. Sayımımızı yaptık ve pinaların o bölgede gayet sağlıklı bir şekilde yaşadıklarını tespit etmiş olduk. Bu bizi çok mutlu etti. Çünkü bir pina, 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtre ediyor” dedi.
2021 yılında yaşanan müsilaj felaketi sonrasında, Marmara çevresindeki arıtma tesislerinin biyolojik arıtmaya geçiş hedeflenmiş, ancak sürecin uzunluğu ve kirlilik devam etmişti. Prof. Dr. Mustafa Sarı, pinaların müsilaj oluşumunu engelleyerek deniz suyunu temizlediğini vurgulayarak, "Pinalar, müsilaj riskini en aza indirecek olan organizmalardır" dedi.
Sarı sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Bu müsilaj felaketinden sonra bütün Marmara Denizi'nin çevresindeki arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtmaya dönüştürülmesi hedeflendi. Ancak 50 yılda yapmadıklarımızı, 2-3 yıl içerisinde yapmamız mümkün değil. Marmara Denizi'ne halen evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer atıkları doğru düzgün arıtmadan göndermeye devam ediyoruz. İşte pinalar, bizim arıtmadan denize gönderdiğimiz suları temizleyecek ve müsilaj oluşumunu engelleyecek, yani müsilaj oluşma riskini en aza indirecek olan organizmalardır. Biz bir taraftan bütün dünyada popülasyonu tehlikeye girmiş olan ve topluca ölen pineler için Marmara Denizi'nin son sığınak olarak korurken, bir taraftan da müsilaja karşı son umut olarak pinaya tutunmak lazım geldiğini düşünüyoruz.”
Dalış esnasında deniz suyu sıcaklığının olağanın üstünde seyrettiğini gözlemleyen Prof. Dr. Mustafa Sarı, bu durumu endişe verici olarak değerlendirdi. Sarı, “2022 yılının 1 Ocak günü de dalış yapmıştım ve o zaman deniz suyu sıcaklığı Erdek Körfezi’nde 8,5 ila 9 dereceydi. Erdek Körfezi’ndeki deniz suyu sıcaklığı şu anda 12 derece, yani geçmiş yıllarla karşılaştırdığımızda bu çok üstünde bir rakam. Denizin bu kadar ısınıyor olması iyiye işaret değil. Deniz suyu sıcaklıklarının artması, sürekli olarak karşılaştığımız bir takım meteorolojik afetlerin daha sık ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Diğer taraftan da deniz suyu sıcaklıkları, bizim de denize arıtmadan gönderdiğimiz kirlilik yükü bağlamında da artıyor. Bu ekosistemin daha çok etkilenmesine, denizdeki bütün yaşamın etkilenmesine neden olabilir. Bunu da dikkatle takip etmemiz gerekiyor” dedi.
(İHA)