Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın nedenlerini, nasıl
mücadele edilmesi gerektiğini, kirliliğin boyutlarını, yosunların
ve pinaların denizlerin temizliğindeki faydaları gibi birçok
konuda dikkatle okunması gereken bilgileri aktardı.
Sarı, müsilajın, denizdeki biyolojik üretimin ilk basamağı olan
bitkisel planktonun kirlilik, su sıcaklığı, durağanlık gibi
etkilerin tetiklemesiyle aşırı çoğalması sonucu deniz suyuna
salgıladıkları sümüksü, şeffaf, yapışkan bir organik madde
olduğunu belirtti.
2021 yılı ilkbahar-yaz aylarında Marmara Denizi'nin yüzeyini
kaplayan müsilajın Erdek Körfezi'nde 23 Ekim 2024'te yapılan
kontrol dalışı esnasında 10 metre derinlikte başlayıp 15 metre
derinliğe kadar oluştuğunun tespit edildiğini hatırlatan Sarı, 25
Ekim'de yapılan dalışlarda ise müsilajın 10 metreden başlayarak
24 metreye kadar yayıldığının görüldüğünü hatırlattı.
Müsilajın bahara kadar denizlerdeki suların soğuk olması
nedeniyle yüzeye çıkamayacağını belirterek, "Sular ısınmaya
başladığında müsilaj da yukarı çıkacak. Müsilaj denizde askıda.
Denizin dibi tehlikede mercan, pina, midye ve sünger gibi
canlıların üzerine çökmeye başladı. Canlıları ciddi tehdit
ediyor" dedi.
Müsilajın denizin, kendisiyle kurulan kötü ilişkiye verdiği bir
tepki olduğunu vurgulayan Sarı, şunları söyledi:
"Her türlü çöpü atığı üretiriz onları alıcı ortam diye denize
boşaltırız. Klozetten eski koltuklara araba lastiklerinden
izmarite kadar herşeyi denize boca ederiz. Denizlerin alıcı ortam
olarak atıkları almak temizleyip insanlığın konforunu korumak
gibi bir zorunluluğu olduğunu düşünüyoruz. Marmara Denizi
çevresinde 25 milyon insan yaşıyor. Bunların atıkları denize
salınıyor. Türkiye'nin yarısına hizmet sunan sanayi çok mu iyi?
Onların da atıkları doğru düzgün arıtılmadan denize gidiyor.
Tarımsal atıklar, ilaçlar, gübre atıkları denize akıyor. 50
yıldır Marmara Denizi'nin atık yükünü artırdık. Sürekli arttı. 50
yıl önce Marmara yükü x kadar ise 5x oldu."
Sarı, 2021 yılında felaket boyutunda müsilaj ortaya çıktığını hatırlatarak, "O günü rakamlarıyla evsel atığın yüzde 51'ini arıtabilmişiz ve yüzde 49'u evsel atığın arıtmadan derinden denize bırakmışız. Bu yükün kaldırmayan Marmara Denizi, 'bu şartlarda yaşayamam beni kurtarın" diyor. Bu feryadı duymak gerekiyor. 2021'de ciddi önlemler alınacağı açıklandı. O günden bu yana ne olmuş.Yüzde 51'ini arıttığımız atıkların şimdi yüzde 51,7'sini arıtır olmuşuz. Sağlanan ilerleme sadece yüzde 0,7" diye konuştu.
"Pinaları çoğaltırsak Marmara Denizi'nin temizlenmesine katkı
olur mu?" şeklinde sorular geldiğini aktaran Sarı, şöyle devam
etti:
"Pina Akdeniz'e endemik iki kabuklu bir canlı türü. Karadeniz,
Marmara Ege, Adriyatik ve Akdeniz'i içine alan Akdenizler
Sistemi'ne endemik canlı türü. Pina 2016 çıkan hastalık yüzünden
Cebelitarık Boğazı'ndan Çanakkale boğazına kadar topluca öldü.
Olağanüstü bir şekilde Marmara Denizi'nde yaşamaya devam etti.
Denizde 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtre ediyor. Suları
temizliyor. Onların korunması denizlerdeki varlıklarını
sürdürmesi çok önemli. Pina ürüyor çoğalıyor varlığını
sürdürüyor. 25 milyonun atıklarının yükünü endüstrinin, gübrenin,
tarım zehrinin yükünü nasıl kaldırsın? Bu kirliliği temizlemesi
imkansız. Marmara Denizi'nin tüm dibini pinalarla donatsak bile
yetersiz kalır. Önce kendi atıklarımızı arıtacağız."
Pinaların deniz çayırlarının içinde yaşadığını vurgulayan Sarı,
şunları söyledi:
"Mevcut pinaların yüzde 70'ten fazlası deniz çayırlarının içinde
yaşıyor. Deniz çayırlarına yosun diye bakıyoruz istemiyoruz
onları. 30 Haziran'da Erdek Körfezi'nde 7 yazlıkçı bir araya
geliyorlar torunların ayağına yosun değmesin diye kepçe
tutuyorlar. 400 metrekare kıyı şeridindeki deniz çayırlarını
söküp yığdılar kenara. Bütün otellerin önündeki deniz çayırları
sökülmüş bakın inceleyin. Eğitimli aklı başında insanlar yapıyor.
Doğaya saygı desen önde gidiyorlar. Denize dair bilincimiz
bilgimiz çok zayıf. Deniz çayırlarını sökerken pinaları da
söküyoruz. Bunlar bir bütün ve denizlerin temizliği açısından çok
önemli rolleri var."
"25 milyonun oluşturduğu atıkları pinaların temizlemesini kimse beklemesin" diyen Sarı, "Deniz çöp kutusu değil. Balıkların, yengeçlerin, pinaların, mercanların, midyelerin, deniz çayırlarının evi. Deniz yüzeyine arıtma tesisleri kurmak kısmi etkili olabilir ama binlerce metrekarelik bir alanı temizlemek mümkün değil. Tek çare arıtacağız, temizleyeceğiz. Müsilaj yüzeye daha da yaklaşacak. Tehdit giderek büyüyor" ifadesini kullandı.
(İHA)