İnşaat Mühendislerince hazırlanacak olan Geoteknik raporunun istenmesi nedeniyle sıvılaşma riski olan bazı bölgelerde inşaat çalışmaları dururken, inşaatçılar maliyetleri artırsa da uygulamanın yerinde olduğunu belirterek adım için geç bile kalındığını ifade ettiler.
Kent merkezinde Çanakkale Belediyesi ile ÇOMÜ işbirliğinde yürütülen zemin etüt çalışmaları kapsamında şart koşulan geoteknik raporların hazırlanmasında sona yaklaşıldığını bildiren müteahhitler, bu raporların kent için olumlu olacağı görüşünde birleşti. Çanakkale’de daha sağlıklı ve sağlam yapılar oluşturmak için Mart ayında Çanakkale Belediyesi ve ÇOMÜ tarafından ortaklaşa imzalanan protokol ile hayata geçirilen zemin iyileştirme çalışmalarının sonucunda Belediyenin zemin etüt raporlarına ilave olarak yetkili İnşaat Mühendislerince hazırlanacak olan Geoteknik raporunu istemesi nedeniyle sıvılaşma riski olan bazı bölgelerde inşaat çalışmaları dururken, inşaatçılar maliyetleri artırsa da uygulamanın yerinde olduğunu belirterek adım için geç bile kalındığını ifade ettiler. Çanakkale Belediyesi ve ÇOMÜ’nün ortak çalışması sonucunda depremde risk taşıyan başta Barbaros Mahallesi, Fevzipaşa, Kemalpaşa Mahallesi, İsmetpaşa Mahallesi, Arslanca Mahallesi, Cevatpaşa Mahallesi’nin bir bölümü, Kordon Boyu ve Havaalanı çevresinde zemin iyileştirme ile ilgili inşaat raporlarını hazırlama sürecine giren inşaat firmalarının maliyetleri iki katına çıkarken zemin yapısı, zemin şartlarına uygun tasarım ve inşaat kuralı getiren rapor için inşaatçılar atılan adımın doğru ve yerinde olduğunu söylerken, zemin etüdünün önemine dikkati çektiler.
“Deprem riski varsa, maliyetin bir önemi yoktur”
ÇİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Güven Barış Yüksel; “Çanakkale deprem ve bölgesel anlamda sıvılaşma riski olan bir yer o yüzden bilimsel verilerin ışığında adım atılması doğrudur Bu konu ile ilgili kavram karmaşası var. Belediye ve üniversite bir araştırma yaptırıldı ve Çanakkale bu araştırma sonucunda 4 ana bölgeye ayrıldı. Barboros ve Kordon Bölgesi bir deprem anında sıvılaşma riski yüksek bölgeler olduğundan Geoteknik raporu sunulması şartı getirildi. Bu şekilde sıvılaşma riski olan bu zeminlerde yapılacak yapıların kapasiteye uygun yapılması gerekiyor. Çanakkale’de asıl sıkıntı yeterli geoteknik uzmanının olmaması. Bu sorunun bir müddet sonra aşılacağına inanıyorum. Bilim ve teknik dışında bir işlem yapmak doğru değil. Deprem riski varsa, maliyetin bir önemi yoktur. Barboros Mahallesi, Havaalanı, Kordon Boyu zemin iyileştirme Geoteknik raporuna göre fore kazık sistemi illa isteniyor gibi bir anlamı çıkarılmamalı. Daha ekonomik şekilde de sorun çözülebilir. Bunun Çanakkale için geç kalmış bir uyguma olduğunu düşünüyorum. Bunun bir iki hafta içinde aşılacağını ve firmaların geoteknik raporlarını yaptırarak çalışmalara devam edeceklerini düşünüyorum” dedi.
“İnsan hayatı her şeyden daha önemlidir”
Müteahhit Hayrettin Çetinkaya ise; “İnsan hayatı her şeyden daha önemlidir. İnşaat ciddi bir iştir ve hafife alınacak bir konu değildir. Öyle yapılması gerekiyorsa yapılacaktır. Doğru tektir ve doğru neyse odur. Gerekirse inşaatçılar bekler. Bu yeni bir şey değil, biz her zaman her platformda zemin etüdünün ne kadar önemli olduğunu dile getiriyoruz. Çanakkale adına bu adımı olumlu buluyorum” diye konuştu.
“Vur deyince öldürüyorlar”
Yüksek İnşaat Mühendisi Cemil Mandacı; “Çanakkale genellikle 4,5-5 şiddetindeki bir depremin etkilerini kötü hissetmeyecek kadar dayanıklı yumuşak bir zemine sahip. Yumuşak ve dolgu zeminde depremde belirli bir şiddete kadar binalar salınıma uygun bir tepki sergiliyor. Bu tip dolgu zeminlerde 5’in üzerindeki depremlerde gösterilen tepki arabalardaki amortisman patlamasına benzetilebilir. Başlamış olan ve ruhsat almış olan inşaatlar değil duran, yeni imar alımlarında günün şartnamesine uyulacak. Barbaros ve Arslanca Mahallesi’nde inşaatlar bu anlamda durduruldu diyebiliriz. Buna istinaden yeni yapılacak olan binalarda bu uygulamaya göre yapılması şartı aranacak. Eski binaların yenilenmesi bu uygulamada daha zor olacak. Maliyetlerin iki misli yükselmesi ne arsa sahiplerini, ne de müteahhitleri tatmin etmeyecek. Bunun yanında sistem depreme karşı alınması gereken bir tedbir anlamında gerekli olmasının yanında sınırını iyi tayin temek gerekir. Vur deyince öldürüyorlar. Neden bu bölgeler derseniz? Diğer bölgelerin zemin taşıma gücü yeterli olduğu için başka bir önlem gerekmiyor. Bence en büyük hata halen dolgu olan zeminlerin imara açılıyor olması. Esasen buraların imara açılmaması gerekir. Gönül arzu eder ki Karacaören, Kurşunlu sırtları ve Kepez radar tepesinin altındaki sırtlara yeteri kadar kat izni verilerek sorun çözülebilir. Kepez sırtı 8 kata kadar kaldırabilir. Kepez’de 7 ile 10 metre derinlikte tüm araziyi kaplayan taşlar bulunmaktadır. Bunun yanında tarım açısından verimli arazilerin ve ovaların imar alanı olarak kullanılması hem zirai anlamda zarara neden olduğu gibi, deprem açısından da risk doğurmaktadır ve hatadır. Projenin ilmi bir değeri vardır, bu nedenle inşaatçıların karşı çıkması akılcı değildir. Ama uygulamadaki zorluklarla maliyet artışlarının önlenmesi sağlanabilir. Aksi halde adı geçen semtler imardan mahrum kalır. Tam gelişmekte olan bu bölgeleri ikinci sınıf kalmaya mahkum ederiz” şeklinde konuştu.