Körfezde eski kabusa karşı yeniden direniş...
Altın madencilerinin ülkemizde girmeye çalıştıkları ama halkın tepkisi nedeniyle başarısız oldukları ilk yer olan Edremit Körfezi yöresinin kabusu aradan 27 yıl geçtikten sonra yine gündemde. Küçükkuyu’da gerçekleştirilen “Körfez Bergama’mı olacak?” başlıklı söyleşi de gazeteci, yazar ve EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü Özer Akdemir, körfezlilerin yıllar öncesinde olduğu gibi günümüzde de topraklarını yağmaya gelen altın madencilerini kovacaklarını söyledi.
Kazdağı Doğal ve Kültüre Varlıkları Koruma Derneği tarafından düzenlenen söyleşi dernek binası olarak kullanılan Küçükkuyu’daki eski bir zeytinyağı fabrikasında yapıldı. Etkinliğe Küçükkuyu’nun yanı sıra, Bayramiç, Ayvalık, Altınoluk, Edremit’ten ve civar köylerden de katılım oldu. Etkinliğin açılışını yapan dernek başkanı Süheyla Doğan, dernek çalışmalarının yanı sıra, bölgede yapılmak istenen altın madenciliği ile ilgili son bilgileri anlattı Kazdağlarında özellikle Zeytincilik Yasası’nın değiştirilmesin ardından madencilerinin işletme hazırlıklarının arttığına dikkat çeken Doğan, sadece Ayvacık ve Ezine de 129 maden ruhsatı verildiğini söyledi.
İlk saldırının püskürtüldüğü yer
Söyleşinin konuğu olan Özer Akdemir ise konuşmasına Avrupa’nın en büyük altın madeni olan Kışladağ’daki madenciliğin ilk günleri, buna karşı verilen mücadele ile madenin çevreye ve canlı yaşamına olan olumsuz etkilerinin gösterildiği 15 dakikalık bir video sunumla başladı. Akdemir, Türkiye’de altın madenciliği için ilk girişimin o zamanlar Alman sermayeli olan TÜPRAG Şirketi tarafından Edremit Körfezi’nde Işıklar Koyu mevkiinde gündeme getirildiğini belirtti. Yöre halkının tepkisinin yanı sıra, özellikle Zeytincilik Yasası’nın da meclisten geçirilmesinin ardından bu ilk girişimin püskürtüldüğünü anlatan Akdemir, Bergama’daki altın madeninin bunun ardından gündeme getirildiğini belirtti. Bergama köylülerinin topraklarını altın madencilerinden korumak için yaptıkları direnişin önemine dikkat çeken Akdemir, bu hareketin tasfiye edilmesi için ortaya konan psikolojik harekatın ayrıntılarını da aktardı. Bergama köylü hareketinin sönümlendirilmesinin ardından ülkemizin onlarca yerinde altın madenciliği için çalışmaların başladığına dikkat çeken Akdemir, AKP iktidarı süresince sadece altın madenciliği değil termik ve nükleer santraller, HES projeleri, balık çiftlikleri gibi birçok konuda sermayenin halkın yaşam alanlarını yağmaya yöneldiğini söyledi.
İşaret fişeği nerde yanacak?
Devlet kolluk güçlerinin desteği ile sermayenin her türlü baskı politikalarına rağmen halkın yaşam alanlarını korumaktaki kararlı duruşunun bu tür saldırıları ve yağmayı önleyebildiğinin altını çizen Akdemir, Gerze’deki termik, Yuvarlakçay, Dersim ve Kardenizdeki HES direnişlerinin bu durumun en canlı örnekleri olduğunu söyledi. Akdemir, “Bu körfez, Kazdağları altın madencilerinin saldırısının ilk püskürtüldüğü, ilk başarılı direniş örneklerinin yaşandığı yerlerdir. Şimdi dağın dört bir yanından saldırıya geçtiler. Onlarca madenci şirket, her türlü devlet desteği ile saldırıyor. Ülke belki de Moğol istilasından bu yana en büyük yağma ile karşı karşıya. Topraklarını korumak için Truva’da direnen, Çanakkale’yi geçilmez kılan Anadolu insanı bugün de aynı direnci gösterecektir.
Kazdağlarındaki mücadele dağın herhangi bir yerinden yakılacak direniş ateşine gebe. Bu ateş bütün dağı tutuşturacak bir işaret fişeği olacak” diye konuştu. Akdemir’in konuşmasının ardından söz alan dinleyiciler de madencilere karşı mücadelenin örgütlenmesi için yöre köylülerinin harekete geçirilmesinin önemine dikkat çektiler. Çanakkale İl Genel Meclisi üyesi Şerafettin Alkan “bu direnişin nasıl örgütleneceğini tartışacağız bundan sonra” derken, GÜMÇED Başkanı Mehmet Akif Öznal da “Biz artık dava açmayacağız. Bundan sonra sadece direnişi örgütleyeceğiz” dedi. Gece geç saatlere kadar süren etkinlikte, tüm katılımcılar tarafından köylere ziyaretlerin bir an önce başlatılması kararı da alındı.