Çanakkale`de bir araya gelen KESK, TMMOB, Çağdaş Gazeteciler Derneği, İda Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Derneği, Birleşik Haziran Hareketi, Halk Evleri, EMEP, HTKP, HDP-HDK, KP ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi gibi siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri, ortak bir deklarasyona imza atarak açıklama yaptılar. Örgütler adına açıklama yapan Güleda Erensoy, “Çanakkale, tıpkı cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde olduğu gibi, Recep Tayyip Erdoğan`ın, 14 Mart Tıp Haftası`nı kutlamak üzere şehrimize gelmesiyle, güvenlik önlemleri gerekçe gösterilerek bir işgal şehrine dönüştürülmüştür. Merkezi yollar kapatılmış, insanların günlük yaşam akışı, `olağanüstü hal`i çağrıştırır şekilde bozulmuş, aksatılmıştır. Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı olduğu ülkenin bir şehrine gelirken, orada yaşayanların günlük yaşamlarını zora sokacak güvenlik önlemleri alınması gerekiyorsa, kendisinin de farkında olduğu gibi, toplumsal mutabakatla kabul edilmiş bir cumhurbaşkanı değildir, bir siyasal partinin temsilciliğini yapmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanının şehrimize gelişi sonrası, sokakta halka bildiri dağıtmakta olan dört Halkevleri üyesi gözaltına alındı. Bildiri dağıtma esnasında da, Osmanlı Ocakları adı altındaki AKP milis grubu, bildiri dağıtmakta olan Halkevcilere saldırdı. Aynı gün içerisinde, KP parti binasından asılmış Berkin Elvan`lı pankart, polis tarafından indirilmeye çalışıldı ve on (10) KP üyesi gözaltına alındı. Bir gün sonrasında ise serbest bırakılmış altı KP üyesi yakalama kararı ile saat 15.00`te tekrar gözaltına alınarak akşam saatleri gerçekleşen duruşma sonrası, gece 23.00 sularında serbest bırakıldı” dedi.
“18 Mart ve 24 Nisan öncesi muhalefet susturulmaya çalışılıyor”
“Henüz iç güvenlik yasası çıkmadan yasaları uygulamaya konulmaktadır” diyen Erensoy, “Adli kontrol hükümleri gereğince görevli hakim tarafından KP`lilere, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi`nin 100`üncü yıl törenlerine katılmama kararı verildi. Şu sıralarda Meclis`te bekletilmekte olan İç Güvenlik Paketi yasalarının işaret ettiği gibi, ülkemiz hızla antidemokratik hatta ilerlemekte, diktatörlük rejimine kaymaktadır. Her geçen gün bunu farklı bir yolla deneyimlemekteyiz. Bildiri dağıtmak, pankart asmak gibi basit muhalefet yolları bile, uluslararası kamuoyunda demokratik olduğu iddia edilen ülkemizde gözaltı nedeni olmakta, üstelik serbest bırakılan vatandaşlar, bir gün sonra yakalama kararıyla tekrar gözaltına alınarak, `güvenlik` gerekçesiyle `devlet terörü`ne maruz bırakılmaktadır. Bütün bu manzaranın anlamının açık olduğu tespiti yapılan açıklamada “18 Mart ve 24 Nisan`da, Devlet erkanı yine Çanakkale`de olacaktır ve bu ziyaretler öncesinde tüm muhalif cepheler, göz korkutma yoluyla yıldırılmaya, susturulmaya çalışılmaktadır. Devlet erkanı, eğer ki bir diktatörlük rejiminde nefes almıyorsak, kendi ülkesinin bir şehrine, yabancı işgal güçleri gibi girerek, günlük hayatı terörize etmemelidir. Kendisine muhalif güçlerden korkmamalıdır. Bu muhalefetin işaret ettikleri, kendisine gerçek ve korkutucu geliyor ise de, korkunun ecele faydası olmadığını bir kez daha hatırlamalıdır. Çanakkale, Çanakkale`de yaşayan ve bu şehir için emek harcayanların şehridir. Çanakkale`nin sakinleri ve sahipleri olarak, siyasal iktidara ve onun temsilciliğini üstlenmiş Cumhurbaşkanına karşı, onların muhalefeti yıldırma, susturma ve yok etmeye çalışan politikalarına karşı, `muhalefet etme` hakkımızı sonuna kadar kullanacağımızı bildiriyoruz” dedi.
AKP`ye uyarı
Erensoy açıklamasını, “Şehrimizi güya güvenlik önlemleriyle terörize etmelerine, ülkemizi bir diktatörlük rejimine sürüklemelerine izin vermeyeceğimizi, buradan kamuoyuna duyuruyoruz. İki gün önce bildiri dağıtmakta olanlara Osmanlı Ocakları adıyla gerçekleştirilen saldırının failleri bellidir. Çanakkale Emniyeti bu kişileri tanımaktadır. Yine kamuoyuna duyuruyoruz ki, herhangi bir vatandaşımız, bu şahıslar tarafından zarar görecek olursa, bunun faili AKP`dir, gerekli önlemleri almayarak, halkın değil AKP`nin kolluk kuvveti olduğunu ilan edecek olan AKP polisidir. İşçi grevlerinin yasaklanması, her türlü demokratik hak ve özgürlüğe karşı var olan tahammülsüzlük, gözaltı ve tutuklama terörü, ayrımcılık ve ötekileştirme politikaları, sokaklarda emniyet güçlerinin sürdürdüğü şiddet AKP hükümetinin son çırpınışlarıdır. Demokrasi ve emek güçleri tüm bu saldırıları birlik ve dayanışma içerisinde mücadeleleriyle boşa çıkaracaklardır. Gün mücadele günüdür. AKP hükümeti eliyle sürdürülen baskılara karşı şimdi, daha etkili bir mücadeleyi birlikte örerek bu gerici faşist saldırıları püskürteceğiz” ifadeleri ile tamamladı.