Türkiye`de en çok tercih edilen işlerden biri olan moto kuryelik, Çanakkale`de de oldukça yaygın. En fazla üniversite öğrencilerinin tercih ettiği bir iş olan kuryecilik, birçok insanın geçim kapısı. Gerek zorlu hava şartları olsun, gerek trafikte zamanla yarışıyor olmaları işlerini oldukça tehlikeli bir noktaya getiriyor. Çanakkale OLAY Gazetesi konuşan moto kurye emekçisi Onur Kıratlı, kuryelerin değerinin sadece kaza yaşadığı zaman bilindiğini, olayın üzerinden bir hafta geçmesiyle beraber sözlü mobbinglerin kaldığı yerden devam ettiğini belirterek; "işverenler seni kaza olduğu zaman düşünmeye başlar. Kardeşim dikkat et, kardeşim yavaş git diye söylerler ama bir hafta sonra başlar tekrardan hızlı git ithamlarına" şeklinde konuştu.
"Ekmek parası için hız yapmak zorundayız"
Kazalarda, genelde moto kuryelerin hatalı olması genellikle tecrübesiz olmalarından ya da zamanla yarışmalarından kaynaklı olduğuna değinen Kıratlı; "Kuryelerin bir çoğunda şu problem var; ya yeni kuryeliğe başlamıştır, ki bu işe başlayanların en büyük nedeni diğer işlere göre iyidir parası, asgari ücret almaktansa kuryelik yapar, daha fazla kazanır. Tecrübeyi edinene kadar ya kaza yaparlar, ya da kendilerini düşürürler. Evet motorlular da çok acemi var doğru ama benim gözümde bir nebzede olsa; iki teker dört tekere göre bir tık önemsenmesi gerekiyor. Sadece kurye olduğum için, sosyal hayatta da kendi motorunu kullanan bir insanım. Kuryelerdeki problemler genellikle yeni kuryeliğe başlamış insanlardan kaynaklı. Bazen sadece firma için değil, kendi dükkanı için de pakete çıkan insanlar oluyor ve sistem üzerinden puanlarını yükseltmek için yolda hız yapıyorlar, şehir içinde yapmaları gereken hız limitinin bir tık üstünde oluyor. Bu yanlış evet ama onun gözünden bakınca, ekmek parası için yapıyor, ona da hak veriyorum ben. Motor kıyafetlerimiz pahalı, dışarıdan geldiği için fiyatlar uçuk. Doların artmasından kaynaklı bu durum. Çünkü dışarıdan geliyor ve dolar bazı geliyor, sen TL`ye çevirince artıyor. Mesela motorcu ceketleri çok rahatsız eder. Yaz aylarında çok sıcak oluyor ve on ya da on iki saat çalışıyor ve sen bir muşambanın altına giriyorsun, içerisi yanıyor, terliyorsun, rahatsız oluyorsun. Başkalarını bilmem ama ben ter kokusundan çok rahatsız olurum. Gün içerisinde üç dört defa duş aldığım oluyor, o ceketi giyiyorum her şeye rağmen ama çok rahatsız oluyorum özellikle sıcak havalarda. İnsanlar o kıyafeti yaz aylarında çok bunaldığı için giyemiyor ama kışın giymemelerinin nedeni biraz keyfiye kaçıyor olabilir ya da masraf yapmak istemiyor olabilirler" ifadelerini kullandı.
"Kurye tarafından bir avantaj yok"
Son zamanlarda popüler hale gelen esnaf kuryeliğinin bilinmeyen taraflarından bahseden Kıratlı; "Normal şartlarda bir kurye bir malzemeyi bir yere taşımak için işe alınır, kuryelik bunu gerektirir. Dükkanlarda genelde bir kurye sadece kuryelik yapmaz, paketlemeye de yardım eder, eksik malzeme de almaya gider, yeri gelir müşteriye de bakar. Bir işyerinde iki üç kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırırlar. Ki bunu yapmazsan, trip yersin, bunun karşılığı da sana mobbing olarak döner, sürekli olarak hızlı olmanı söylerler. Küçük dükkanlarda az paraya çok çalıştırıyor. Normalde işe girmeden önce anlaşıyorsun, şu kadar saat çalışıp şu kadar alacaksın diye ama kağıda dökülen bir şey yok, ben mesela isterim yazılı bir sözleşme, ne alacağım belli olsun. Karşındaki insanın sözüne güvenerek girersin işe, kurumsal olmadığı sürece. Kurumsalda da şöyle bir olay; kendi motorunu kullanıyorsun, bütün masraflar sana ait, benzini, motoru, bakımı. Esnaf kuryelik diye bir şey var, bağ-kuruna kadar kendin ödersin, evet şirket sana para verir, paket başı paranı net öder ama gelen kazancın yüzde 18`i devlete gidiyor. Çünkü şahıs firması açıyorsun, kendi adına şirketin oluyor. Hem kurumsalları rahatlatmak amacıyla hem de daha önce çok fazla problem yaşandığı için böyle bir sisteme geçiş yapılmış. Kurumsallarda oluyor bu problemler daha çok, eskiden birçok kurumsal firma batma noktasına gelmiş. Bir yandan da ülkenin menfaatçiliği diyebilirim. Kurye tarafından bir avantaj yok. Esnaf kuryeler evet 20-25 bin lira kazanıyor ama o para eline geldiği an ülke diyor ki `sen şirketsin, bu kadar para kazanmışsın ve bunun bir vergisi olması lazım.` Yüzde 18`ini senden alıyor, 3600 lira. 3500 lira bağ-kura yatırıyorsun, yemek vermiyorlar, on iki saat çalışıyorsun iki öğün yediğini düşün, 150 lira minimum az değil. Benzin var, giderler var, evinin kirası vs var ve esnaf kuryelere hiçbir şey kalmıyor" diye konuştu.
"Yargılamasınlar bizi"
Kaza olduğu zaman kuryelerin değere bindiğini, olayın üzerinden bir hafta geçtikten sonra tekrar sözlü mobbinglere maruz kaldıklarını vurgulayan Kıratlı; "Kuryelere çalışan gözüyle bakılmıyor, balkondaki mandal olarak görüyorlar. Çünkü dükkanın içinde değilsin, dışarıda paket atıyorsun. Mesela işverenler seni kaza olduğu zaman düşünmeye başlar. Kardeşim dikkat et, kardeşim yavaş git diye söylerler ama bir hafta sonra başlar tekrardan hızlı git ithamlarına. Biraz daha empatiye ihtiyacımız var. Çok fazla önyargıyla yaklaşan insan var bize karşı. Evet bazı insanlar okuduğu bölümle ilgili iş bulamıyor ya da o an para kazandıracak bir işe ihtiyacı var ama dışarıdan bakınca sürekli sokakta duran, gruplaşan, yeri geldiği zaman trafikte aykırı davranışlarda bulunan insanlar olarak görüyorlar. Birçok önyargı var ve trafikte sıkıntı bundan kaynaklı ama aslında bakarsan sadece bizim işyerimizde beş tane çocuğu olan bir baba var, adam hayatını bu şekilde sürdürüyor. Geri kalanlar kendini bir düzlüğe çıkarmaya çalışanlar kişiler ya da bazı işlerden dolayı problemler yaşamışlar. Yargılamasınlar bizi" dedi.
(Damla Yeltekin)