Kazdağları’nın sessiz çığlığı!

Kazdağları ile ilgili olarak yapılan bilimsel araştırmalarda yeraltı sularındaki ağır metal oranının insan sağlığını tehdit eder boyutta olduğu ifade edildi. Madencilik faaliyetlerinin yoğun yapıldığı alanlarda yaşayan insanlardan alınan kan ve saç örneklerinde arsenik ve kurşun değerlerinin yüksek olduğu ifade edildi.

622
Evrensel Gazetesi`nden Özer Akdemir`in haberine göre; Dünyanın Alpler’den sonra oksijeni en bol olan yeri olarak biliniyordu. Su kaynaklarının bolluğu yüzünden antik çağdan bu yana “Bin Pınarlı İda” olarak anılıyordu. Öylesine güzel, yeşil ve bereketliydi ki, mitolojide Tanrıların Tanrısı Zeus’un bu dağda yaşadığı söyleniyordu. Şimdi adı asit gölleri, hava kirliliği ve madencilik yaralarıyla anılan Kaz Dağları’ndan bahsediyoruz! Bin Pınarlı İda’nın, Kaz Dağları’nın sularının ağır metal kirliliği raporlandı. Altın madenciliği başta olmak üzere kömür, kurşun, molibden gibi yoğun madencilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü Kaz Dağları’nda yeraltı sularındaki ağır metal oranlarının, insan sağlığını tehdit eder boyutta olduğu bilimsel bir çalışma ile ortaya kondu. Çalışmada madencilik faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı yerlerde kan ve saçlardaki arsenik ve kurşun değerlerinin yüksekliği dikkat çekiyor.
 
İlk örnek çalışma
4-6 Aralık 2013 tarihlerinde Antalya’da yapılan 2. Tıbbi Jeoloji Çalıştayı’na sunulan bilimsel bir araştırma Kaz Dağları ve çevresindeki su kaynaklarında bulunan ağır metal kirliliğine dair önemli veriler sunuyor. Çanakkale 18 Mart, İzmir Yüksek Teknoloji, İzmir Dokuz Eylül ve Marmara Üniversiteleri Tıp ve Mühendislik Fakültesine bağlı 5 bilim insanı tarafından yapılan “Su Kaynaklarında Bulunan Ağır Metallerin İnsan Sağlığına Etkisi: Örnek Biga Yarımadası” başlıklı çalışma bölgeye özgün yapılan ilk çalışma oldu. Metalik madenciliğin yoğun olarak yapıldığı ve onlarca altın madeninin işletmeye geçmek için çalışmalarını sürdürdüğü Kaz Dağları ve yöresindeki yer altı ve yüzey sularında yüksek bulunan arsenik, kurşun vb. ağır metal oranlarının yörede işletilmekte olan kurşun ve diğer maden işletmeleriyle kirletildiği düşünülüyor. Bilimsel çalışma kanserden ölümlerin yaygın olduğu bölgede kamuoyundaki kaygıları daha da arttıracak nitelikte.
 
Kan ve saç örnekleri incelendi
Biga Yarımadası’nda 2007-2009 yılları arasında, alandaki su kaynaklarında bulunan ağır metal kirliliğine bağlı sağlık sorunlarının incelendiği çalışmada, Çan ve Bayramiç havzalarında bulunan yüksek orandaki arsenik değerlere dikkat çekiliyor. Yer altı suyu kaynaklarında yüksek düzeyde arsenik bulunan bölgelerde kan ve saç örneklerinde arsenik ve kurşun düzeyleri irdelenirken, sularda yüksek alüminyum bulunan kesimlerde de tıbbı çalışmalar yapıldı. Çalışmada Çan ve Bayramiç’teki kandaki arsenik ve kurşun düzeyi bulgularına ilişkin şöyle deniliyor; “Madencilik dışında Çan merkez yerleşiminin çanak konumunda olması hava kirliliğinin daha yoğun olmasına buna bağlı olarak da kurşun değerlerinin yüksek olmasına yol açmış olabilir. Ayrıca, Çan ilçe merkezinde TKİ kömür isletmelerine ait bir kömür isletmesi bulunmaktadır. Bölgede kurşun değerleri bu saha etrafında bulunan köylerdeki insanlarda en yüksek değerlerdedir.”
 
Hava temiz ama...
Çan bölgesindeki hava kirliliği parametrelerinin Bayramiç merkezinden daha yüksek olmasına rağmen, havası temiz olan kırsal alanda madencilik faaliyetlerinin yaygın olduğu bölgelerde kan ve saçtaki değerlerin Bayramiç’e göre daha yüksek düzeyde olduğu gözlendi. Yöredeki Ahlatlıburun, Tepeköy, Mallıköy ve Çekiçler’de arsenik değerleri en yüksek çıkarken, benzer şekilde kan ve arsenik değerleri de bu bölgelerde yüksek çıkmış. Çalışmada Söğütalan köyünde sularda arsenik değerleri düşük olmakla birlikte, kan arsenik düzeyi yüksek bulunmuş. Çalışma yerleşim yerlerindeki su arsenik değerleriyle yerleşimlerden elde edilen saçtaki arsenik değerleri arasındaki ilişkiyi “Anlamlı ve güçlü bir korelasyon bulunmuştur” şeklinde tanımlıyor.
 
Köyler tehdit altında
Bu veriler işletme aşamasına gelen Alamosgold altın işletmelerinin bulunduğu Söğütalan ve Kızılelma köylerinin şimdiden tehdit altında olduğunu ortaya koymakta. Çalışmada sulardaki kurşun düzeylerinin de Çan köylerinden Keçiağılı, Kızılelma ve Mallıköy’de yüksek olduğunu, Çan merkezde ve Söğütalan’da da bazı örneklerde yüksek değerlerin gözlendiği dile getirilirken; “Kan kurşun düzeyleri de genelde bu sonuçlara paralel gitmektedir.” deniliyor. Çan ve Bayramiç ilçelerinde sürdürülen çalışmada kan ve saçtaki ağır metal değerleri yönünden “ maruziyet yükü” olduğuna dikkat çekilirken, kronik maruziyetin artması durumunda değerlerin artabileceğine vurgu yapılıyor. Bölgede kömür sahalarına ve altere olmuş (değişime uğramış) volkanik birimlere yakın yerlerde kan kurşun düzeylerinin yüksek çıktığının altı çiziliyor.
 
Bilişsel bozukluk ve alüminyum ilişkisi
Yine Alamosgold Kirazlı altın-gümüş işletmesinin bulunduğu alanda yer alan ve Balaban Ekşi Su kaynağı olarak bilinen yöre halkının ve Çanakkalelilerin içme suyu olarak yıllarca kullandığı su kaynağının asidik karakterli ve alüminyum yüklü olduğu saptanmış. Kirazlı bölgesinde yaşayanlarda yüksek oranda bilişsel bozukluk olması, daha fazla oranda nöropati saptanmasının, yüksek vitamin B-12 yetersizliğine rağmen, alüminyuma ait şüpheleri de arttırdığı dile getirilerek, konunun izlenmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca alanda bulunan bir çok asit gölünün hem su kaynakları hem de insan sağlığı açısından ciddi risk oluşturduğu dile getiriliyor. Yöredeki bazı köylerin içme sularına “içilemez raporu” verildiği bilinirken, köylüler yetkililerden sorunlarına çare bulunmasını, güvenilir içme suyu hizmeti sağlanmasını istiyor.
Paylaş