Vali Güngör Azim Tuna yapmış olduğu basın açıklamasında bölgelerin bir taşıma kapasitesi olduğundan bahsetmiştir. Buna rağmen Biga Yarımadası termik santral çöplüğüne çevrilmek istenmektedir.
Kurulmak istenen termik santraller ile bölgede 8000 megavatlık bir üretim kapasitesine ulaşılacaktır.
Bu kapasitenin yaklaşık olarak tüm Türkiye’nin 1 aylık elektrik tüketiminin yüzde %18 ‘ine tekabül edeceği düşünülürse Vali Güngör Azim Tuna‘nın kaygıları daha iyi anlaşılacaktır.
Son günlerde yaşanılan aşırı yağışlar ve sonrasında meydana gelen seller ve yitirdiğimiz insanlar konusu nedensellik bağlamında bir kez daha değerlendirilmelidir.
Bu konuda uzmanların kabul ettiği gerçek olan küresel ısınma; fosil yakıtların aşırı kullanımının getirdiği sera gazlarının bir sonucudur.
Termik santrallerde de, bir fosil yakıt olarak kömür kullanılmaktadır.
Yine uzmanlar `Küresel ısınmanın etkisiyle oluşan şiddetli yağışların, Türkiye’de etkisini artırarak devam edeceğini söylemektedirler.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen, bu konuda şunları belirtmektedir.” fosil yakıtlardan çıkan sera gazları dünyanın ortalama sıcaklığını artırmaktadır. Dünya sıcaklığı bu yıl 2 derece artmış, sıcaklık artışı bazı bölgelerde iklim değişikliğine neden olmuştur.
Küresel ısınmaya dayanan iklim değişikliği etkisinin en fazla görüldüğü ülkelerden biri Türkiye dir .İklim değişikliğiyle birlikte aşırı yağış, fırtına ve kuraklık ortaya çıkıyor. Türkiye`de kısa sürede yeryüzüne düşen aşırı yağışlardan ve hortumlardan bahseder olduk. Artık olağan hale gelen hortumlar ve yağışlar can yakıcı etkiler ortaya çıkarıyor. Türkiye`de oluşacak hortumlar ileride daha can yakıcı hale gelecek.
`Marmara Bölgesi`nde ekim ayı mevsim normalleri sıcaklığı 20 derecedir ama bu ay Marmara`da 25-26 derecenin üzerinde sıcaklıklar oluştu. Sıcak havanın üzerine soğuk hava geldiği zaman kuvvetli yağışlar meydana geliyor. Küresel ısınmanın etkisiyle oluşan şiddetli yağışlar, Türkiye`de etkisini artırarak görülmeye devam edecek``
Küresel ısınmaya bağlı olarak yaşadıklarımızı hepimiz hissediyoruz.
Yaşanan seller, kaybedilen canlar, oluşan hasar, hepimizin malumu.
İşte kendi ellerimiz ile felaketi hazırlamak böyle bir şey olsa gerek.
Anlatın bakalım ÇED danışmanları, gelişen teknolojinin çevreye zarar vermeyeceğine dair demagojiler falan.
Her yaşanan sel ve diğer iklim değişikliğinin getirmiş olduğu felaketlerde sizleri anacağız.
Gelsin milyon ton kömürler, yakılsın termik santral kazanları, yakılan kömürün külleri de bu felaketin promosyonu.
Yaşasın ÇED toplantıları; ne güzel de bilgileniyoruz sormayın doğrusu!...
Yazımın başlığı bir başka hassas konuyu da düşünmemi sağladı.
Cezaevlerinde bedenlerini ölüme yatırmış yüzlerce insan ölümün eşiğindeler.
Bu ülkede insan hayatı ne kadar ucuz
Göz göre göre bu insanları kaybedeceğiz.
Çok mu zordu, onların taleplerine cevap verebilmek.
Bir insan hakkı olarak ana dillerinin kullanılmasına karşı çıkan, Kürt sorunun barışçı ve demokratik çözümü için adım atılmasına kayıtsız kalan anlayış, yıllardır bu ülkede kan ile şiddet ile beslendi.
Şimdi yine yüzlerce insan ölümün eşiğinde.
51 . gününde bu insanlar için vicdanlarımızın sesine kulak verelim.
Kim olursa olsun, yaşanacak insan ölümleri konusunda; engellemek için gerekeni yapmamak bir insanlık ayıbıdır, utanç duyulacak bir durumdur.
Biraz vicdanınız var ise bu toplumsal çığlığı duyun…