Karaköy’de Varan 2!

Bayramiç`e bağlı Karaköy`de altın madeni şirketi ikinci kez köylüler hakkında dava açtı. Daha önce üç Karaköylü gence 2 bin 500`er `dolar`lık dava açan altıncı şirket, bu kez de yine “iş ve çalışma hürriyetini engellemek” suçu iddiasıyla bir aile hakkında dava açtı ve aynı aileden iki kişinin 12 ay 15 günlük ceza almasına neden oldu. Karaköylüler, kendi vatanlarında suçlu ilan edilmeye devam ediyor...

1070
Bayramiç`e bağlı Karaköy`de 2012 yılında üç gence işlerini engellemekten dava açan altın madeni şirketi, bu kez de yine “iş ve çalışma hürriyetini engellemek” iddiasıyla bir aile hakkında dava açtı. Hanife ve Ömer Eren isimli eşler ile bir kız ve bir erkek çocukları için açılan davada savcılık makamı çocuklar için takipsizlik kararı verirken, yapılan mahkeme sonucunda Ömer Eren ve eşi Hanife Eren`in 12 ay 15 günlük hapis cezası ile cezalandırılmasına, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Söz konusu eşler, kasıtlı herhangi bir suçu işledikleri takdirde cezaları infaz edilecek. Daha önce üç gence verilen cezanın ardından “Kazdağları, Canada Cumhuriyeti mi?” sorusu gündeme gelirken, ikinci kez köylülerin cezalandırılması yine tepkilerle karşılandı.
 
“Cezayı doğru bulmuyoruz”
Karaköy Muhtarı Ramazan Çakır, davanın sonuçlandığını ifade ederek, “Arkadaşlarımız protesto yapmak amacıyla madencilerin servis arabasının önüne geçmişler. `Biz burada maden istemiyoruz` diyerek, çocukları ile birlikte araçta bulunan köyümüz sakinlerine çağrı yapmışlar, maden şirketi de `işimizi engelledi` diye dava açmış. 12 ay kadar bir ceza alınmış ancak aynı suçu bir kez daha işlerse geçerli olacak diye duydum. Mahkeme masraflarını falan bu arkadaşımıza yıkmışlar” dedi. Verilen cezaylı uygun bulmadıklarını dile getiren Çakır, “Mahkeme zaten burada madenciler için yürütmeyi durdurdu, biz de beklemedeyiz. Tabiki bu cezayı doğru bulmuyoruz. Tamam 5 dakika kadar engellemiş olabilirler ana ondan sonra iş başı yapacaklardı. Kimseye zarar verilmedi, taş atılmadı, cam kırılmadı, küfür edilmedi” ifadelerini kullandı.
 
“Aracı iki-üç dakikalığına durdurduk”
Davada ceza alan Ömer Eren ise, cezaya itiraz ettiklerini ifade ederek, olayı anlattı. Eren, “12 ay 15 gün tedbirli olarak bize ceza çıkarmışlar. Biz de bugün (dün) itiraz ettik. Olay şöyle gelişti; Bir Cumartesi sabahı gelişti. Çocuklarım ve eşim ile Bayramiç`e gidiyorduk. Yola çıktık, o sırada da madencilere ait işçi minibüsü geliyordu. Hem sesimizi duyurmak hem de yöremize faydalı olmak için aracı durdurduk. Takriben İki-üç dakika servisteki arkadaşlarımıza, köylülerimize, yönelik konuşma yaptık. Madencilerin memleketimize verdiği zararı bilip bilmediklerini sorduk. Ondan sonra da gittiler, sonra duyduk ki iş ihlalinden dolayı dava açmışlar. Öğrendiğimize göre şirket bu işçileri geri döndürmüş, işe yollamamış, iş ihlali nedeni ile böylelikle dava açıldı. Jandarma ifademezi aldı, mahkemeye çıktık. Mahkemede de bizi suçlu görmüş. Bir şiddet yok, küfür yok ama yine de ceza aldık” şeklinde konuştu.
 
“Hukuka aykırı bir durum yok”
Öte yandan, Kazdağları ve bölgedeki çevre talanı konusunda davalarda avukatlık yapan ve açılan davaları yakından takip eden Avukat Özlem Güneri de olaydan bilgisi olduğunu ifade ederek, ortada hukuka aykırı bir durumun olmadığını ifade etti. Güneri, “Biz de duruma yeni vakıf olduk. Ömer bey, eşi Hanife hanım ve çocukları ile birlikte giderken, içinde kendi akrabalarının, köylülerinin de bulunduğu servis aracını durdurmuşlar. Tabiki içinde kendi akrabaları, kendi köylüleri olduğu için, onların madende çalışmasının kötü bir şey olduğunu, madenin ormana, köylerine ve çevreye zarar verdiğini ifade etmiş. Ancak burada herhangi bir tehdit yok, hakaret yok, onları alıkoyma yok, onlara herhangi bir şiddet kullanması söz konusu değil. İki-üç dakika konuşuyorlar, sonra araçtakiler arabalarına binip gidiyorlar. Daha sonra altın madeni şirketinin yetkilileri, Ömer bey ve Hanife hanımı şikayet ediyorlar. Hatta çocukları da şikayet ediyorlar ama savcılık çocuklar ile ilgili takipsizlik kararı verirken, Ömer bey ve Hanife hanım ile ilgili `iş ve çalışma hürriyetini ihlal etmek`ten dolayı dava açıyor. Mahkemede de `Biz sadece onlarla konuşmak, sesimizi duyurmak istedik` demişler. Ancak mahkeme `iş ve çalışma hürriyetini engellemek`ten dolayı 12 ay 15 gün ceza vermiş. Karar itiraz edildi ancak ne derece etkili olur bilmiyorum. Ancak şöyle bir durum var, kanunda, iş ve çalışma hürriyetini engellenmesi için mutlaka `cebir, tehdit ve hukuka aykırı bir durum olması` şartı gerekiyor. Burade ne şiddet var, ne tehdit var. Hatta şikayet edenler bile herhangi bir şiddet ve tehditten bahsetmiyorlar. Sadece `önümüze geçtiler, bizimle konuştular, biz de ondan sonra arabaya binip gittik` diyorlar. Yani orada hukuka aykırı bir durum yok” dedi.
 
“Bu madencinin yıldırma politikası”
Avukat Özlem Güneri, bu durumun daha önce de yaşandığını ifade ederek bunun, madencinin köylüyü yıldırmak ve yanında çalıştırdığı köylüye de mesaj vermek için yaptığını söyledi. “Dana önce de orada böylesi bir davanın açıldığını biliyoruz” diyen Güneri, “Altın şirketi hem orada çalışan çocuklara, `bakın bizim gücçümüz var, biz bunları yıldırırız` demek için em de tabiki köylüyü yıldırmak için yapıyorlar. Kaymakam bile yaptıktan sonra altıncının yapması çok normal. Avukatlığını ben yaptım, kaymakam bile Kadir Karacan isimli bir köylüyü, kendisi hareket etmiş olmasına rağmen, kendi yakınlarının ifadesiyle çocuğa ceza çıktı, kaymakama hakaretten” ifadelerini kullandı.
Paylaş