Karadağ’ın bahtı da kara olmasın!

Çan`a bağlı Karadağ Köyü sınırları içinde sondaj çalışmalarına devam eden maden şirketine tepki gösteren köylüler, dua ve selalarla protesto ettiler. Temsili tabutun üzerine “Karadağ” yazan köylüler, “Köyümüzün cenaze namazını kıldık, duasını ettik. Sonuna kadar altın madenine karşı mücadele edeceğiz” dediler.

1594
 
 
Çan`da kurulu bulunan 18 Mart Termik Santrali`ne yaklaşık 10 kilometre uzaktaki komşu köylerden biri olan Karadağ köylüleri, köylerine kurulması planlanan altın madenine karşı eylem yaptı. ESAN Eczacıbaşı tarafından kurulacağı iddia edilen altın madeni için dün sabah saatlerinde sondaj alanı yakınlarında eylemlerine başlayan Karadağ Köyü sakinlerine Kocayayla, Kulfal, Bahadırlı, Doğancılar, Dondurma, Ahmetler gibi civar köylerden gelen vatandaşlar da destek oldu. “Ağaçlarımıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkacağız” diyerek köyün aynı zamanda merası olduğunu söyledikleri alanda toplanan köylüler altın madenlerine izin vermeyeceklerini söylediler. Burada ellerinde pankartları ile toplanan köylüler, daha sonra Karadağ Köyünü temsil eden bir tabutu da getirdiler.
 
 
Sela okunup, dua edildi
Köylüler burada, diğer köylerden de katılan vatandaşlar ile birlikte okunan selanın ardından tabutu kaldırarak sondaj alanının önüne koydular. Buraya kadar tekbirlerle yürüyen köylüler, burada köyleri için Fatiha okuyup, dua ettiler. Ellerinde “Ölüler altın takar mı?”, “Bugün Karadağ`da; Kocayayla, Dondurma, Bahadırlı, Ahmetler, Doğancılar sırada”, “Geldin sinsi sinsi, gideceksin pisi pisi” gibi sloganların yer aldığı dövizleri ile protestolarını sürdüren köylüler, köylerini temsil eden tabutun üzerine ise, “Katilimiz Eczacıbaşı” Karadağ; D. bilinmiyor, Ö. 2014” yazılı dövizler astılar. Okunan salanın ardından tabutla birlikte sondaj sahasının önüne giden köylüler buradaki duanın ardından sloganlar atarak maden şirketini protesto ettiler.
 
 
“Karadağ`ımız kararmasın”
Köylülere seslenen Karadağ Köyü Muhtarı Ramazan Dizman, Karadağ`ın geleceğinin kararmamasını istediklerini ifade ederek, “Bir tarafında termal tesisler olan, diğer tarafında termik santral bacaları yükselen Çan ilçesine ve diğer illere köylerimizin sürekli göç vermesinin ana nedeni, yer altı zenginliğimiz olan ve ancak bizlerin yaşamına yeten su kaynaklarımızın azlığıdır. Adı Ecza ile başlayan bize sağlık ve yaşamı hatırlatan ancak son şekli olan ESAN maden markası ile yaşam kaynaklarımıza müdahil olan Eczacıbaşı, sermayenin gücü ve katili olarak canımıza ve Çan’ımıza kastetmek üzere köyümüzdedir. Bugün sadece düğünlerimizde bir süs aracı olarak kullandığımız Altın bahane edilerek Karadağ köyünün arkeolojik geçmişi ve doğamız talan edilmek istenilmekte olup, bu süreç suyumuzu da tehdit etmektedir. Bugün nedenini bilmediğimiz! Onaylarını verenleri köyümüzde hiç görmediğimiz, ortalama 650 civarında sondaj kuyusunu açma yetkisine 2019 yılına kadar sahip olan Eczacıbaşı şirketi ile tek başımıza ve yöre köylerimizle birlikte mücadele vermekteyiz. Biz bugün tıpkı Bursa’nın Orhaneli ilçesinin Başköy halkı gibi, suyumuz ve yaşam alanımız için mücadele etmekteyiz. Biz bugün tıpkı Kızılelma yöresi halkı gibi, yaşam alanımızı terk etmemizi isteyenlere karşı yasal haklarımız ile mücadele vermekteyiz. Biz istemekteyiz ki; sonumuz ne Kazdağları ne Bergama ne de bir başka yöre gibi olmasın. Biz istemekteyiz ki, geleceğimiz Karadağ’ımız kararmasın. Çok iyi bilmekteyiz ki; biz tüm köylüler olarak birlik oldukça, onlar geldikleri gibi gidecekler” dedi.
 
 
“Sonun başlangıcındayız”
Karadağ Köyü`nün eski Muhtarı Hikmet Önder ise, “Bugün sondaj alanının içinde değiliz! Bugün sondaj makinelerini durdurmak niyetinde de değiliz. Biz bugün yasanın verdiği haklarla ve yaşama içgüdümüzün verdiği tüm güçle, yolun ve bu hukuksuzluğun karşısındayız. Biz bugün burada olmayan ama bu kirliliğin içinde pislenen insanlardan değerliyiz. Bugün burada hazırlanan son! Yarın Kocayayla, Doğancılar, Dondurma, Ahmetler ve diğerleri için hazırlanan sonun başlangıcıdır. Az önce ifade edilen tüm duygu ve düşüncelerde olduğu gibi, bizler sadece buraya ait olmayanların buradan geldikleri gibi gitmesini istiyoruz. Karadağ köyü 250 hane, 700 nüfus ve yaklaşık 2 bin büyükbaş, 5 bin küçükbaş hayvanı ile Çan’ın öncelikli tarımsal ekonomi köyü olmaktadır. Biz Karadağ köylüsü olarak bu tablodan gurur duymaktayız. Dün Bursa’nın dağ yöresi ve köylüsü nasıl madencilere ve mermer ocaklarına teslim edilmek istendiyse, bugünde bizler aynı vicdansızlıkla sermayeye sermaye edilmeye çalışılmaktayız. Karadağ köyü dendiğinde eğer insanların aklına Orhaneli Başköy gelmiyorsa ne yazık! Karadağ dendiğinde insanların aklına Bergama ve Kaz dağları gelmiyorsa ne yazık! Topraklarımızın altında kurşun ve demir gibi maden bahaneleri ile altın arayanlara bizler kurşun bakışlarımız, demir duruşlarımız ve altın gibi gençlerimizle güle güle diyoruz” ifadelerini kullandı.
 
 
Özer`den tam destek
MHP`li İl Genel Meclis üyesi ve Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanvekili Cahit Özer ise burada yaptığı konuşmasında “Çan bölgesinde gözlemlenen kanser vakaları Çanakkale iline göre 1’e 7 oranda daha fazladır. Her gün birkaç arkadaşımızı kansere teslim etmekteyiz. Çan Termik Santrali yetmezmiş gibi şimdide Hurma köy ve Yeniçeri köylerine termik santraller yapılmak istenmektedir. Karadağ köylüsünü kutluyorum. Çan’dan bu termik santrallere hiçbir ses çıkmazken, burada sizler ciddi bir direniş ve mücadele gösteriyorsunuz. Karadağ’a ve suyunuza sahip çıktığınız teşekkür ediyorum. Yasalar açıkça ifade etmektedir ki, su havzalarına sondaj ve maden yapılamaz” dedi.
 
 
“Bize `siz ölün` deniliyor”
“Köyümüzdeki 50-60 yaş grubundaki insanlar artık kanserden ölmeye başladı” diyen köylülerden Mustafa Önder ise, “Kestanelerimiz bile kurudu dağlarda, halk ağzında `kanser olmuşlar`... 1990’lı yıllardaki Çernobil faciasını hatırlıyoruz. Radyasyonlu çayları içirdiler bize, zarar edecekler diye, Radyasyonlu fındıkları yedirdiler ilkokullardaki çocuklarımıza... Bakanın biri televizyonda, herkesin gözü önünde çay içerek sağlığa zararı olmadığını söylemişti. Radyasyonun yararlı olduğu, kemikleri güçlendirdiği söylendi bir yetkili tarafından... Onlara inandık ve içtik şimdi ise baston kullanacak yaşa gelmeden, ihtiyarlığın tadını çıkarmadan ölüyoruz birer ikişer... Biliniyor ki, Karadağ’ın, tarım arazisi sınırlı, merası az... Topraklarımızın 500-600 dönümünü baraj için alacaklar. Gölet yapacaklarmış... Sulanacak topraklara Termik Santrali yapıyorlar. Göleti besleyecek olan dereye su sağlayacak kaynaklarda, yani Karadağ’da altın madeni arıyorlar... Kim yutar bunları, biz aptal mıyız? Ey arsız, ey insafsız-imansız, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... 2013 yılında köyümüze madenciler geldi. Sevinçle karşıladı kimimiz iş bulabiliriz umuduyla. Sonra mesele anlaşıldı. ESAN Eczacıbaşı Limitet Şirketi altın arayacakmış. Maden sınırı köyümüzün içinden geçiyor. Tablo Şöyle: izin talep edilen alanların dökümü; Maden Arama: 14 bin m2,Altyapı-Tesis: 31 bin m2,Talep Edilen Toplam Alan: 45 bin m2 Bu tablo şunu gösteriyor. Karadağ’ın merasının yüzde 90’nını kapsıyor ve bütün su kaynaklarını. Aynı zamanda, Kocayayla, Bahadırlı, Doğancılar, Dondurma Ahmetler, Murat oba. Meramız gidince/gasp edilince hayvancılık tamamen bitiyor. Sularımız kirlenirse biz gidiyoruz Karadağlı insanlar, genç, ihtiyar, çoluk çocuk... Yani bize siz ölün deniliyor kısaca, siz insan değilsiniz, sizin bir değeriniz yok deniliyor” şeklinde konuştu. Eylemin önümüzdeki günlerde de devam edeceği öğrenildi.
 
Paylaş