Kadınların OHAL'i ve Hayır'ın anlamı

787

 Kadınların sorunları ve sorunların çözümüne dair neler yapılabileceği geçtiğimiz Cumartesi günü Prof. Dr. Türkan Taylan Sosyal Tesisleri`nde "Kadınların OHAL`i ve Hayır`ın anlamı" başlığı altında konuşuldu. Panele konuşmacı olarak, KHK ile atılıp Ankara Üniversitesi`nden ihraç edilen Prof. Dr. Necla Kurul, KHK ile kapatılan Evrensel Kültür Dergisi`nde Yazı İşleri çalışanı ve Evrensel Gazetesi Yazarı Nuray Sancar ile KHK ile ihraç edilen kamu emekçisi Ayşegül Sandıkçıoğlu katıldı. Panelin başlangıcında taciz ve tecavüzler sonrası öldürülen, haksız yere cezaevlerine giren, işyerlerinde ihmal ve emek sömürüsü sonucu ölen kadınlar için ve öldürülen LGBTİ bireyler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Panelde ilk olarak konuşan Prof. Dr. Necla Kurul konuşmasının başında; "Hayat bizim için zor ama toplumda bizden daha çok acı çeken insanlar var. Bu yüzden kendi acımızı başkalarının acısıyla örtüşebildiği ölçüde, kendimizden çok başkasını düşünebildiğimiz sürece insanlaştığımızı biliriz" dedi. Konuşmasının devamında Prof. Dr. Kurul; "Toplum olarak her kesimde bir rahatsızlık var. AKP`nin tabanında da büyük rahatsızlıklar var. Kolay mı her gün gözlerinizi kapatarak sessizce yardım almak? Kolay mı karşı tarafa sürekli borçlu olma duygusunu yaşamak? Kolay mı küçücük paralarla hayat bu kadar pahalanırken geçimini sürdürmek? Dolayısıyla hayatta çok güçlü problem algısı var, bütün bunlar devam ediyor ve biz bir OHAL sürecinde referandum sürecini yaşıyoruz" dedi. 

 
Kurul; "Referandum sürecine hazırlıkta kadınlara çok büyük bir iş düşüyor"
Devamla Kurul referandum sürecinde kadınlara çok iş düştüğünü dile getirdi. Prof. Dr. Necla Kurul; "Biz kutuplaşmalar nedeniyle hiç karşılaşmadığımız insanlarla, öbür kadınlarla karşılaşmalıyız. Kadınların içinde bölünmeler var biliyorsunuz. Biz o yüzden Kadın Dayanışması dediğimiz patriyarka karşısında, Kadın Dayanışması dediğimiz bu ağı da güçlendirmeye çalışıyoruz. Türk kadını ile Kürt kadınının yan yana mücadele etmesi, Alevi kadın ile Sünni kadının yan yana mücadele etmesi, genç kadın ile yaşlı kadının yan yana mücadele etmesi, eğitimli kadınla eğitimsiz kadının yan yana mücadele etmesi... Acılarımızı biraz konuştuğumuzda, biraz yakınlaştığımızda herkesin bir yeri kanıyordur mutlaka ve bunu nasıl sararız diye bu mücadeleyi biz büyütmeye çalışıyoruz. Bu bakımdan önümüzdeki referandum sürecine hazırlıkta kadınlara çok büyük bir iş düşüyor" dedi. 
 
Sandıkçıoğlu; "İşlerimize öyle ya da böyle geri döneceğiz"
Prof. Dr. Necla Kurul`un ardından 6 Ocak`ta KHK ile SGK`tan ihraç edilen kamu emekçisi Ayşegül Sandıkçıoğlu konuşma yaptı. Sandıkçıoğlu; "İşlerimize öyle ya da böyle geri döneceğiz. Buna sonuna kadar inanıyorum ama bu dönüş bizden hiçbir şey götürmeyecek. İşsiz bırakılan bir anne ve kamu emekçisi olarak söylemek istiyorum ki moralimiz gayet de yerinde. Yüzümüzü kızartan, boynumuzu eğen bir şeyin içinde olmadığımızı biliyoruz. Hiçbir çıkar ve rant çatışmasının içinde olmadık. Hiçbir yolsuzluğumuz hiçbir haksız kazancımız olmadı" dedi. Konuşmasının devamında Sandıkçıoğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü`ne değindi. Sandıkçıoğlu; "Feminizm, kadın mücadelesi, istihdam hakkı, işyerlerindeki kreş ve süt izni gibi talepler, bazı uygulamalara karşı direnişler... Yani dünyaya soldan bakan hiçbir kadının reddedemeyeceği ve altına sorgusuz sualsiz imzasını atabileceği konular ama solcu bir anne olduğunuzda, solcu bir anne ve kamu emekçisi olduğunuzda ve akabinde solcu bir anne ve işsiz olduğunuzda açıkçası 8 Mart 1857`de New York`daki 40 bin dokuma işçisi daha bir canlanıyor gözünüzün önünde" dedi. Referanduma da değinen Sandıkçıoğlu; "Oradan çıkacak bir `evet` işsizliklerin katlanarak artması anlamına gelecek. Oradan çıkan bir `evet` şu gün bile olumsuzluktan, korkudan kaçanların katlanarak artması anlamına gelecek. Ama oradan çıkan bir `hayır` bizim için başlangıç olacak. Her şey düzelecek demiyorum ama devamlı dibe giden bir gidişatın bir yerde durduğunun bir göstergesi olacak" dedi. 
 
Sancar; "Fiili eşitsizlikler arttırılarak bu noktaya geldik"
Son konuşmacı olarak Evrensel Gazetesi yazarı Nuray Sancar, katılımcılara hitap etti. Sancar konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın; "Kadını insan olarak kabul edersek pek çok şey çözülür" sözüne değinerek, "Türkiye`nin 19`uncu yüzyıldaki hatta ondan daha önceki tartışma konularına sıkıştıran, kadın insan mıdır değil midir; hala bunu tartışabildiğimiz bir noktaya geldiğimiz bir siyasi tablo içinde bulunuyoruz. Tam da bu koşullarda meclise çocukların küçük yaşta evlendirilmesini teşvik eden bir yasanın çıkması aslında sürpriz değil. Biz bu noktaya çok kısa bir sürede gelmedik. Oldukça uzun bir sürede adım adım, yavaş yavaş, giderek yaşam alanlarımız daraltılarak, giderek sahip olduğumuz haklar kağıt üzerinde bırakılarak, fiili eşitsizlikler arttırılarak bu noktaya geldik" dedi.  
 
Sancar, Ercan Adsız`ı andı
Konuşmasının devamında Nuray Sancar 10 Ekim Ankara Garı katliamında yaşamını yitiren Ercan Adsız`ın anısının önünde saygıyla eğildiğini dile getirdi. Konuşmasını sürdüren Sancar; "Türkiye`de ilk Suruç`ta başladı. Arkasından 10 Ekim`de devam etti. Bundan sonraki süreçte de ardı arkasında yaşanan patlamalar oldu ve bu patlamalarda aslında biz çok kadın arkadaşımızı kaybettik. Bunun sonuçları sadece kadınlara yönelik değildi ama sonuçta bütün bu patlamaların sonucu bir lütuf olarak görüldü, aslında toplumsal bir nizamı sağlamak amacıyla kullanıldı. Şimdi aynı şey 15 Temmuz sonrasında da yapılıyor ve bu durum bizzat devleti yönetenler tarafından itiraf edilmiş durumda. Aslında 15 Temmuz darbe girişimi toplumsal nizamın yeniden yaratılması için kullanılıyor ve bu süreçte kadınlara yönelik uygulanan her şeyde bu nizamın bir parçası. Tam da elverişli koşullar olduğu düşünülerek referandumda tek adam yönetimi oylama açıldı" dedi. 
 
Sancar; "Geri döneceğiz mecburen"
Devamla Nuray Sancar "Bizlerin bu süreci gören ve anlayan kadınlar olarak, kadınlarla iletişim kurması, temas etmesi, çok geniş kadın kesimleri arasında çalışma yürütmesi ve yaklaşan tehdit altında onları aydınlatması önemli olacaktır diye düşünüyorum. Bundan bizim kaçınmamız aslında ülkenin ve kendi geleceğimizin bizler tarafından garanti altına alınmasını engelleyen bir süreç olacaktır diye düşünüyorum. Türkiye`de bir yuva kurulacaksa bunu yine New York`taki kadınların yaptığı gibi bir mücadeleyle biz kadınlar gerçekleştirebiliriz. Bu ülkenin yuvasını kurmak kadınlara düşüyor. Bütün bu kutuplaştırma siyasetlerinin temel argümanları ve temel savaş biçimleri ya da kutuplaştırılmış kesimlerin konsolide edilmesine bütün gerekçeleri kadınlar üzerinden ve özellikle kadın bedeni üzerinden, kadın haklarının tartışılabilir hale getirilmesi üzerinden sürdürülüyor. Dolayısıyla bizim yeniden bu kaybettiğimiz, bize kaybettirilen mevzilere geri dönmemiz lazım ve geri dönmeliyiz. Konuşmamı Kocaeli Üniversitesi`nden atılan arkadaşların sözü ile bitirmek istiyorum; geri döneceğiz mecburen" dedi. Panel soru-cevap kısmı ile sona erdi.
 (Atakan Alkış)
Paylaş