Eğitim-Sen Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, Çanakkale`de meslektaşlarıyla buluştu. Gerçekleştirilen çalışma hakkında bilgi veren Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreterli Simge Yardım, Çanakkale`de farkındalığın daha fazla olduğunu vurguladı. Çanakkale Merkez`de bulunan okulları ziyarette bulunan Kadın Sekreteri Yardım kadın eğitim emekçileri başta olmak üzere kamu emekçilerine sendikalı olma çağrısı yaparak "Sendikasız olanlar için süreç çok daha yoğun yaşanabiliyor. Kadın arkadaşlarımıza özellikle örgütlenme çağrısı yapıyoruz. Gerçekten kadınların sorunlarına değinen, sendikalarda örgütlenmenin önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Zor bir süreç yaşıyoruz. Kamudaki dönüşüm politikaları üzerinden de zor bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçten çıkmanın örgütlü mücadeleden geçtiğini bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Yan yana durmanın, dayanışmanın da ne kadar önemli olduğunu da gördüğümüz bir süreç. Özellikle kadınlar olarak yan yana olduğumuzda pek çok sorunu aşabildiğimiz, hakların gaspına yönelik saldıranlara karşı mücadeleyi de büyütebildiğimiz bir süreç" dedi.
"Sendikalardan beklenti arttı"
Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreterli Simge Yardım, yüz yüze eğitimin yeniden başladığı 6 Eylül tarihiyle birlikte yaygın şekilde okulları ziyaret ettiklerini vurgulayarak, "Pandemi sürecinin ardından okullar bir çok problemle birlikte yüz yüze eğitime. Öğretmenlik meslek kanunu, yaşanan ekonomik krizi değerlendirdiğimiz gündemlerle, iş yerlerinde eğitim emekçileriyle buluşuyoruz. İki gündür Çanakkale`de işyerlerini ziyaret ettik. Çanakkale`nin okullardaki motivasyonu, eğitim emekçilerinin sürece dahiliyeti bizler açısından önemliydi. Çanakkale`de pek çok ile nazaran çok daha katılımcı bir tartışmayı da yürütebildik. Çanakkale`de biz kez daha eğitim emekçileri açısından ve toplamında kamu emekçileri açısından zor bir süreç yaşandığını bu anlamda da sendikalardan beklentilerinin arttığını, hak talepli bir mücadelenin yürütülmesi ihtiyacının en yoğun yaşandığı dönemlerden biri olduğunu biz kez daha gördük" dedi.
"Kadınların ciddi bir mücadelesi var"
Kadın Sekreteri Yardım kadınların haklarına yönelik ciddi bir saldırının olduğu sürecin yaşandığını vurgulayarak, "İstanbul Sözleşmesi`nin feshi edilmesi, 6284`ün tartışmaya açılması, nafaka tartışmaları genel gündem açısından kadınların yaşamını meşgul ediyor. Kamu emekçileri açısından özel de eğitim emekçileri açısından başka yoğun bir süreci yaşıyoruz. Kadın eğitim emekçileri açısından mobbingin çok daha fazla yaşandığı, ayrımcılığın iş yerlerinde çok daha fazla arttığı bir süreç. Esnek ve güvencesiz çalışmanın, kadınlar açısından önümüzdeki dönemde risk olarak çıktığı bir dönem. Tüm bunları gözettiğimizde kadın eğitim emekçilerinin hem genel toplumsal muhalefet açısından baktığımızda kadınların ciddi bir mücadelesi var. Genel yaşamın içinde ve sendikaların içinde kadınların önemli bir mücadelesi var. Sendikalara bakışları da bu anlamda da çok önemli" sözlerine yer verdi.
"Kadın yönetici oranı sadece yüzde 8"
Yardım kadın kamu emekçilerinin sendikalara bakış açılarına dair ise şu sözleri söyledi; "Sendikalardan bir beklentinin oluştuğu bir süreç aslında. Kamu emekçileri açısından ciddi bir saldırı altındayız, özellikle kadın eğitim emekçileri açısından çok daha zor bir süreç yaşıyoruz. Sendikaların daha fazla kadın politikaları üretmesi, kadın eğitim emekçileri açısından, özlük hakları, demokratik hakları açısından daha fazla mücadele yürütmesinin gerektiği de bir süreç. Eğitim emekçisi arkadaşlarımız açısından bu beklenti çok daha yoğun bir biçimiyle var. Eğitim-Sen olarak kurulduğumuz günden bu yana kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini temel alan bir sendikal anlayışla hareket ediyoruz. Cinsiyet eşitliğini esas alan bir sendikal anlayışla mücadelemizi yürütüyoruz. `Toplumsal cinsiyet eşitliği, yaşamsaldır` şiarıyla başlattığımız bir kampanya; hem toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin müfredatına eklenmesi, ders müfredatlarının cinsiyet eşitliği perspektifinden yeniden düzenlenmesi ve cinsiyet eşitliğini esas alan bir çalışma yaşamının oluşturulması açısından da önemli. Kadın eğitim emekçileri açısından şöyle bir problem var. Yönetici oranı sadece yüzde 8. Yüzde 92`sinin erkeklerden oluştuğu bir Milli Eğitim Bakanlığı yapısı var. Kadınların çalışma yaşamı içinde de yöneticilik statüsünde yer alamadığı cinsiyetçi bir bakış açısını da ortaya koyan bir yapılanma var. Eğitim-Sen olarak yürüttüğümüz mücadele önemli ve kadın eğitim emekçilerinin bizden beklentileri de çok daha yoğun bir biçimiyle de yaşanıyor."
"Çanakkale`de çok daha fazla farkındalık var"
Kadın Sekreteri Yardım Çanakkale`de yaşayan kadın eğitim emekçileri hakkında, "Çanakkale`deki kadın eğitim emekçilerinin farkındalık düzeyinin çok daha geliştiğini, mücadeleye katkı sunma açısından daha dinamik bir ortamın olduğunu açıkça dile getirmek gerekiyor. Her iş yerine gittiğimizde özellikle kadın eğitim emekçisi arkadaşlarımızla da sohbet etmeye, dertlerini dinlemeye çalışıyoruz. Arkadaşlarımızın aslında yaşanan sürecin farkında olduğu ve buna dair bir mücadele hattının örülmesi gerektiğini ifade eden yaklaşımlarla karşılaştık. Değerlendirmeleri, beklentilerini ifade etmeleri, söz kurmaları çok önemliydi. Çanakkale`de çok daha fazla farkındalığın oluştuğunu ve buradan da mücadele beklentisinin olduğunu da görmek gerekiyor. İş yerlerinde tüm eğitim emekçileriyle sohbet ettik ama özellikle kadın arkadaşlarımızın katılım oranlarının, kendilerini ifade etme oranlarının da daha yüksek olduğunu söylemek mümkün. Hem genel anlamda hem Çanakkale`de kadınların dinamizmini harekete geçirecek bir mücadele perspektifi önümüzde iş olarak duruyor" diye belirtti.
"Güvencesiz çalışma en çok kadınlar üzerinden tanımlanıyor"
Sendikal örgütlenmenin Çanakkale`deki durumunu aktaran Yardım, "Hem bizim sendikamız açısından hem de diğer sendikalar açısından örgütlü arkadaşlarımız çok fazla. Kadınlar açısından mücadelenin esasını yürüten sendika olarak Eğitim-Sen`in olduğunun tüm kadın eğitim emekçileri de farkındalar. Eğitim-Sen`in tüzüğü kadın mücadelesini gören bir yerden hazırlanmış olan bir tüzük. Kadın Meclislerinin, kadın sekreterliğinin, kadın kotasının oluşmuş olması bunu gösteriyor. Kadınlar dürtü bekliyor. Ama bu dürtü de şu çağrı da var; diğer sendikalarında benzer bir biçimde kadınların özgün sorunlarını gören bir mücadele hattına yürütmesi. Genel tespitimize geri döndüğümüzde, kadınlar açısından yaşanan mobbinge daha fazla söz kurabilme, ayrımcılığa karşı daha fazla söz kurabilme gerekiyor. Güvencesiz çalışma üzerinden değerlendirdiğimizde okullarımızda çalışan ücretli öğretmenlerin büyük çoğunluğu, hizmetli çalışanların büyük çoğunluğu kadın arkadaşlarımı ve güvencesiz çalışma en çok kadınlar üzerinden tanımlanan da bir çalışma" sözlerine yer verdi.
"Esnek çalışma bundan sonraki süreçte çok daha fazla görülebilir"
Kadınların güvencesi ve esnek çalışma koşullarına dair değerlendirmelerde bulunan Kadın Sekreteri Yardım, "Esnek çalışma bundan sonraki süreçte çok daha fazla görülebilir. Siyasi iktidarın gündeminde aslında. Esnek çalışma üzerinden iş ve aile yaşamın uyumlulaştırılması politikaları adı altında bir süreç yürütülüyor. Kadınların çalışma yaşamının içerisinde yarı zamanları çalışmayla birlikte bakım emeğini de üretebileceği; çocuk bakımı, yaşlı bakımı, ev işlerini de yönetebileceği bir sisteme dönüştürülmesi hedefleniyor. Bu da kadınların çalışma yaşamından uzaklaştırılması anlamına gelecek bir süreç. Bu tehlikeyi gören bir yerden; tüm sendikaların, tüm eğitim sendikalarının, kamu çalışanlarının da bu anlamıyla politika üretmesi gerektiği gördüğümüz bir il oldu, Çanakkale" dedi.
"Kadınlar açısından yaşanan problem değişmiyor"
Çanakkale`de kadın eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunların Türkiye genelinden bağımsız olmadığını dile getiren Yardım, "Çanakkale`de özel olarak yaşadığımız sorunlar genelde de tüm illerde de yaşanan sorunlar. Çok büyük bir farklılık göstermiyor. Çünkü cinsiyet eşitliğini esas almayan bir toplum yapısı var. Bu toplum yapısı hepimizi aynı biçimiyle etkiliyor. Çanakkale görece yapısından kaynaklı görece daha demokratik bir yapısı olan bir il olmasına ki bunun etkisini de gördük, kadınlar açısından yaşanan problem değişmiyor. Burada yaşanan mobbingle başka bir ilde yaşanan problemde aynı problem. Erkek idarecilerin de anlayış problemi var. Kadınları zayıf görme anlayışı üzerinden de çok daha rahat bir baskı uygulayabilir pozisyona dönüştürülebiliyor. Aynı davranışı kadın öğretmene uygulayabiliyorken erkek öğretmene uygulanmayabiliyor. Bölge il ayrımı olmaksızın kadınların yaşadığı problem özellikleri bakımından aynı" sözlerine yer verdi.
"Örgütlü olmak, birbirine güç vermek önemli"
Yardım sendika üyesi olmayan kadın emekçilerin sorunları daha ağır şekilde yaşadığını belirterek, "Sendikasız öğretmenler açısından çok daha fazla yaşanıyor. Çünkü sendika; hakları güvenceye alan, hakları koruyan, üyenin haklarını savunan bir mekanizmadır. Üyesinin her zaman yanında olan bir mekanizmadır. Erkek ya da kadın fark etmeksizin; yaşadığı tüm problemlerde, yanlarında oluyoruz, hukuki mücadelemizi yürütüyoruz, destek veriyoruz. Bu özgüveni de arttıran, kendini güvende hissetmeyi de geliştiren ve bu anlamıyla daha rahat tepki gösterebilen, yaşadığı sorunu tanımlayabilmeyi de beraberinde getiriyor. Ama sendikasız eğitim emekçileri açısından, yaşadıkları problemlerle baş edememe durumu daha fazla oluyor. Şu ayrımı yapabiliriz; sendikasız olanlar için süreç çok daha yoğun yaşanabiliyor. Özellikle kadın arkadaşlarımıza örgütlenme çağrısı yapıyoruz. Böylesi bir süreçte örgütlü olmak, birbirine güç vermek önemli. Kadın dayanışması yaşatır dediğimiz bir süreç içerisindeyiz. Kadın eğitim emekçilerinin örgütlenmesi gerektiğini söylüyor ve Eğitim-Sen olarak bunun üzerinden kampanyalar yürütüyoruz. Örgütlenirken de şunu gözetmelerini de talep ediyoruz; Gerçekten kadınların sorunlarına değinen, sendikalarda örgütlenmenin önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Zor bir süreç yaşıyoruz. Kamudaki dönüşüm politikaları üzerinden de zor bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçten çıkmanın örgütlü mücadeleden geçtiğini bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Yan yana durmanın, dayanışmanın da ne kadar önemli olduğunu da gördüğümüz bir süreç. Özellikle kadınlar olarak yan yana olduğumuzda pek çok sorunu aşabildiğimiz, hakların gaspına yönelik saldıranlara karşı mücadeleyi de büyütebildiğimiz bir süreç" sözlerine yer verdi.
"Kadınlar alanları hiçbir zaman terk etmedi"
Kadın Sekreteri Yardım Yargıtay`ın Canan Kaftancıoğlu`na verdiği cezaya tepki göstererek, "Uzun bir süredir özellikle mücadele yürüten kadınlara yönelik saldırıların olduğu bir dönem. Kadın kurumlarının kapatıldığı, kadın aktivistlerin tutuklandığı, cezalandırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Toplumsal olarak baktığımızda, bir bütün baskı süreci var. Gezi Davasını takip ettik. Hukuksuzlukların çok yoğun bir biçimde yaşandığı bir süreç. Canan Kaftancıoğlu`na verilen ceza bundan azade bir ceza değil. Özellikle kadınların mücadelesine yönelik saldırı çok daha yoğun yaşanıyor. Çünkü kadınların çok güçlü bir mücadelesi var. Kadınlar alanları hiçbir zaman terk etmedi. Mücadeleden vazgeçmedi. OHAL sürecinde, sokağa çıkma yasaklarının olduğu süreçte dahi kadınlar İstanbul`da çok güçlü bir eylem örgütleyerek istismar yasasını çektirmeyi başardı. İstanbul Sözleşmesi`nin fesih edilme sürecinde ve 8 Martlarda alanlardaydık. Bu aslında kadınların büyüyen mücadelesini ve birbirini etkileyerek yan yana gelişlerin arttığı bir mücadeleyi kadınları cezalandırarak sindirme çalışma politikasının bir sonucu. Sosyal medya paylaşımları son dönemde çok fazla cezalandırıldığı bir süreç. Anayasa aykırı; düşünce ve ifade özgürlüğünün ihaleli anlamına gelen bir süreç. Canan Kaftancıoğlu başta olmak üzere tüm siyasi iktidarın yarattığı baskılara karşı birlikte mücadele edeceğimiz bir süreç olduğunu belirtmek isteriz. Yanında olduğumuzu da özellikle ifade ediyoruz" diye sözlerini bitirdi.
(Damla Yeltekin)