“25 Kasım Kadına Şiddete Hayır diye bir gün olduğundan haberim yoktu. Haberim olsa bu tür etkinliklere katılmak isterim. Bu konuda yapılan etkinliklerin daha fazla duyurulması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de kadın olmak zor. Sürekli ülkenin dört bir yerinde yaşanan olayları duyuyoruz. Çok üzücü.”
“Ben sadece kadına şiddete değil, hayatta uygulanan her türlü şiddet türüne karşıyım. Bugün çocuğa da, hayvana da uygulanan şiddete aynı oranda tepkiliyim. Bu konuda başta dernekler olmak üzere toplumun cinsiyet ayrımı yapmadan hep birlikte tepki göstermesi gerekir. 25 Kasım’la ilgili bir fikrim yoktu. Etkinlik olduğundan da haberim yok, yürüyüş olursa katılırım.”
“Bu ülkede kadınların haklarını koruyabildiğine inanmıyorum. Birçok kadın boyun büküp oturuyor. 25 Kasım diye bir gün olduğundan haberim yoktu. Olsaydı etkinliklere iş günü haricinde elbette katılırdım. Kadınların daha çok ses çıkarması gerektiğine inanıyorum.”
Erkol; “Kelebekler Özgürdür”
Parti binasında gerçekleştirilen basın açıklamasında konuşan CHP İl Kadın Kolları Başkanı Emine Erkol, dünyanın dört bir köşesinden kadınların, diktatörlüğe karşı mücadele ederken hayatını kaybeden ve efsaneleşen üç kelebeği andığı söyledi. Erkol; “25 Kasım 1960, Dominik Cumhuriyeti, Patria, Minerva ve Maria Teresa adlı üç kız kardeş diktatörlüğe karşı mücadele ederken, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildiler. "Araba kazasında" öldükleri söylendi, onların anısı, özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadele, kadın hareketinin bir sembolü haline geldi. Birinin kod adının Kelebek olmasından esinlenerek; üç kız kardeş, dünya da "Kelebekler" adıyla efsaneleştirilerek anıldı. Önce 1981 `de Latin Amerika Kadın Kurultayı, daha sonra 1985 yılında, BM taralından 25 Kasım; Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü ilan edildi. Dünyanın dört bir köşesinden kadınlar, efsaneleşen bu üç kelebeği anıyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa karşı; kadın dayanışmasını örgütlüyor, seslerini yükseltiyorlar. Kelebek misali kanat çırparak uçmayı sürdürüyorlar. 25 Kasım 2012 Türkiye, Sakine Akkuş, İpek Tekin, Songül Elçi, Ayşe Çakır, Hacer Alan, Arzu Yıldırım, Gülhan Akan, Emine Erdem, Remziye Çakmak, Adile Erzurumlu, Saliha Erdem, Arzu Odabaşı, Semiha Karadağlı, Ayşe Yılbaş, Şefika Etik, Fatma Şen, Gülay Yaşar ve binlerce kadınımız yakınları tarafından öldürüldüler, onların yaşama hakkı ellerinden alındı” dedi.
“Ülkemizde kadına yönelik şiddet artıyor”
Türkiye’de kadına yönelik şiddet olaylarının arttığına dikkat çeken Erkol; “Son yıllarda kadın cinayetlerinde %1400 artış oldu. Sadece 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 2012 yılının ilk altı ayında 100`e yakın kadın hayatını kaybetti. Cinsel saldırıya uğrayan kadınlardan çoğu korku, baskı gibi gerekçelerle şikayetçi dahi olamadı. Öldürülen her iki kadından biri kendi hayatına dair bir karar vermek istediği için öldürüldü. Devletten koruma talebiyle polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73`ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27`si cinayete kurban gitti. Kadına karşı şiddet; sadece fiziksel değil, ekonomik, psikolojik ve cinsel olarak da sürmektedir. Bu rakamlar, seçim dönemlerinde sık sık tekrarlanan kadına yönelik şiddete "sıfır tolerans" gösterildiği söylemlerini yalanlamaya yetiyor. Kadınlar kadın oldukları için şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorlar. Organize ve sistematik şekilde öldürülüyorlar. Biz; toplumsal cinsiyetin; erkeği otorite, iktidar sahibi olmaya zorladığı, çocukken eline oyuncak silah olarak verdiği, "namus" gerekçe edilerek yakını olan kadını öldürmesinin emredildiği bu topraklarda, şiddete karşı mücadelenin sadece kadınların değil erkeklerin de sorunu olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.
“Biz; barışa ve huzura evet diyoruz”
CHP’li kadınlar olarak barışa ve huzura evet dediklerini kaydeden Erkol şu şekilde konuştu: “Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir kamu politikası olarak benimseyen ve sosyal politikalarını bu doğrultuda ele alan CHP`li kadınlar olarak biz; eşit temsil eşit katılım yolunda yürümeyi demokrasinin olmazsa olmazı olarak kabul ediyoruz. Biz; barışa ve huzura evet diyoruz. Ve biz kadınlar; yıllardır emek ve demokrasi mücadelesi ile kadın özgürlük mücadelesinin birbirinden ayrılamaz olduğunun bilinciyle, kadına yönelik her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadeleyi yürütmeye devam ediyoruz. Belleğimizi diri tutmak ve bize dayatılan bunca şeyin altında ezilmemek için ‘Böyle gelmiş böyle gider’ diyenlere karşı, ‘Yeter Artık’ diyen kadınların yaşamlarını kendi yaşamlarımıza katıyoruz. Bizler; kadına yönelik şiddete karşı verdiğimiz mücadelede, umudu inancı ve güveni örgütlemek amacıyla kelebekler özgürdür diyoruz. Diyoruz ki, Kadınlar binlerce yıldır kozalarında açılarıyla duruyorlar. Şimdi özgürlüğe uçma zamanıdır. ‘Bolluk, bereket, barış ve huzur’ için yola çıkmanın zamanıdır. Öyleyse ‘Sol acık, yola çık.’ ‘Bolluk, bereket, barış ve huzur’ için yola çıkmanın zamanıdır.”
Akpınar; “Tüm insanlar şiddetten uzak dursun”
Kitle iletişim araçlarının kadına yönelik şiddetin artmasında etkili olduğunu belirten Türk Anneler Derneği Başkanı Belgin Akpınar; “Kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, aile dışında ya da aile içinde ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır. Kadın, sadece fiziksel şiddete değil, kadının aşağılanmasının, hakarete uğramasının, küçük görülmesi, küfredilmesi gibi duygusal, kadının çalışmasına izin vermemek, çalışıp kazandığı paraya el koymak, kariyerini geliştirecek fırsatları engellemek ve çok kısıtlı harçlık vermek gibi ekonomik, kadına cinsel bir eşyaymış gibi davranmak, aşırı kıskançlık ve şüphecilik göstermek, tecavüz etmek, fuhuşa zorlamak gibi şiddete maruz kalabilmekte, maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmaması, yok sayılması gibi ihmale maruz kalabilmektedir. Şiddet uygulama, öğrenilebilen bir davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi şiddetin uygulandığı bir ortamda yetişenlerin, şiddet gösterme eğilimine sahip oldukları görülmektedir. Ayrıca şiddetin, toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısı olarak kabul edilmesi ve kuşaktan kuşağa aktarılarak bazı kültürlerce desteklenmesi de şiddetin nedenlerindendir. Kitle iletişim araçları kadına yönelik şiddetin artmasında etkili olmaktadır. Kadına sürekli toplumsal, geleneksel rollerini hatırlatan, bunları uygulaması gerektiğini dayatan, şiddet olgusunu normalize eden programlar veya haberlerde şiddetin yayılmasında etkilidir” dedi.
“Barış ve refah içinde yaşamak dileğiyle”
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınların olduğu gibi, tüm insanların şiddetten uzak, barış ve refah içinde yaşamasını dileyen Akpınar; “Kız ve erkek çocukların, sosyal ve kültürel açıdan, önyargı ve basmakalıp cinsiyet rollerinden kaçınan ve özgüvenlerinin geliştirilmesine yönelik temel eğitim almaları sağlanmalıdır. Kız çocukları, erkek kardeşleri ya da ağabeyleri tarafından yönetilmemeli veya onlara hizmet etmesi zorunlu bireyler olarak düşünülmemelidir. Bazı gelenek ve göreneklerin, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirme doğrultusunda yapılan çalışmalarda olumsuz bir unsur olması nedeniyle etkinliğinin kırılması gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek üzere ataerkil toplumlarda görülen kadına yönelik şiddetin azalması için kısa ve uzun vadeli, zaman sınırlı hedefler konulmalı, yeterli insan gücü ile mali kaynak tahsis edilmelidir. Kadınlarla birlikte, erkekler de bilinçlendirilmeli ve erkeklerin eylemlerinden sorumlu olmaları gerektiği vurgulanmalıdır. Erkekleri şiddet mekanizmalarını tahlil edip çözmeye ve farklı bir davranış tarzı benimseye teşvik ederek, kadınlara yönelik erkek şiddeti konusunda duyarlılık artırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Türk Anneler Derneği ve şahsım adına 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlarımızın olduğu gibi, tüm insanların şiddetten uzak, barış ve refah içinde yaşamasını gönülden diliyoruz” diye konuştu.