İşçilerin kölece çalışma koşullarını kabul etmeyip, insanca çalışma ve yaşam koşulları için vermiş olduğu mücadele sermayeyi korkutuyor.
Bu mücadelenin gelişip, demokratik halkçı bir yönetim hedefi ile sürdürülmesi; sermeyenin sömürü mekanizmasını yerle bir edecek bir gelişme olduğu için korkuyorlar.
Bundan dolayıdır ki, darbe döneminin yasalarına dayanarak grevleri yasaklama yoluna giderek dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyorlar.
Hani şu ayakkabı kutularındaki, yatak odalarında para kasalarındaki dolarlar var ya; tüm bu girişimler bunun için…
İşçiler ve emekçiler için anayasal bir hak olan grevlerin bu şekilde ertelenerek, bu hakkın kullanılmaz hale dönüştürülmesine karşı metal işçilerin grevine sahip çıkmak bu grevi aynı zamanda sınıfın bir grevine dönüştürmek sermeyenin işçi sınıfının grev hakkını fiili olarak yok etmesine karşı, şimdi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu grevin sürdürülmesi işçilerin grev hakkının gasp edilmesine karşı sürdürülen saldırının boşa çıkarılması için emek cephesi bütün güçlerini seferber etmelidir.
Bu yasaklama kararı bir kez daha AKP hükümetinin sermeyenin hizmetinde emekçilerin haklarını yok sayarak onların sömürülmesi üzerinden varlıklarını sürdüren ekonomik yasaların uygulayıcısı olduğunu göstermiştir.
MESS patronları ile işbirliği içersinde metal işçilerinin haklarını elde etmek için kararlı bir şekilde sürdürdükleri mücadeleyi ezmek adına AKP hükümetinin aldığı bu kararı emekten yana en geniş kesimler bir araya gelerek boşa çıkarmalıdırlar.
Grev hakkının kazanılmış bir hak olarak korunması, gelinen noktada bu mücadelenin gücüne bağlıdır.
Ancak şimdi çuvaldızı kendimize batırma zamanı gelmiştir.
Bu grevin sürdürülmesi, yasaklama girişiminin boşa çıkarılması adına ortada sadece söylevden öte gitmeyen bir durum vardır.
Tüm sendikalar, çalışan bütün kesimler, emek dostları demokrasi ve özgürlüklerden yana herkes bu yasağa karşı en aktif bir şekilde sokaksa sokak, grevse grev, işgalse işgal boykotsa boykot bu yasağın bertaraf edilmesi için gerekeni yapmak zorundadır
Yarın çok geç olabilir.
Grev hakkını kâğıt üzerinde kalan bir hak olmaktan kurtarmak için bu yasaklamanın tüm emek cephesinin mücadelesiyle boşa çıkarılması metal işçilerinin grevinin, sınıfın bir grevi haline dönüştürülmesinin bir başka gerekçesidir.
Metal işçileri bu konuda istekliler, daha ilk günden bazı fabrikaların işgali ve grevin sürdürülmesi konusundaki kararlılıkları ile bu yasağın boşa çıkarılması konusunda iradelerini ortaya koydular.
Ancak Birleşik Metal İş Sendikası Başkanlar Kurulu’nun hafta sonu yaptığı toplantıdan somut olarak grevin devamı şeklinde bir karar çıkmadı.
Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi"nde "İşçi sınıfı ve sendikacılık hareketinin içinde bulunduğu kötü koşullardan çıkışı için büyük önem taşıyan 2015 Metal grevlerinin yasaklanması ve sermaye egemenliğinin tahkim edilmesi kararının ardından toplanan Başkanlar Kurulumuz mücadelenin daha yoğun, daha kitlesel ve her türlü platforma taşınarak sürdürülmesi kararlığındadır” şeklinde belirlenen tavrın başarılı olması, en büyük isteğim.
Ancak işçi sınıfının en büyük silahı grevdir.
Grev hakkının yasaklanmasına karşı en etkili yöntem de yine grevdir.
Öncelikli olarak metal iş kolundaki grevlerin sürdürülmesi konusunda çaba gösterilmeli bu grev sınıfın diğer grev ve eylemlilikleri desteklenmeli, sokaklara taşınarak açlık ve sefalet koşullarına karşı mücadelenin kitleselleştirilmesi sağlanmalıdır.
Bu yasak boşa çıkarılmalıdır.
Emek demokrasi güçlerinin önündeki önemli bir sınav olarak metal işçilerinin grevinin başarıyla sonuçlandırılması şimdi çok daha önem kazanmıştır.