İstanbul Sözleşmesi feshi hukuka aykırı

448
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesi tepkilere neden oluyor. Kadın cinayetlerinin giderek arttığı, taciz ve istismar olaylarının büyük infiallere neden olduğu Türkiye`de, "İstanbul Sözleşmesi" gibi uluslararası bir insan hakları sözleşmesinin feshedilmesinin yankıları sürüyor. Çanakkale Kadın Dayanışması üyeleri ve bir grup kadın da, Danıştay`a İstanbul Sözleşmesi`nin iptaline karşı dava açtılar. 
 
"Yürütmeyi durdurun, kararı iptal edin ve Anayasa Mahkemesi`ne gönderin"
Çanakkale`den Avukat İnci İncesağır ile Burcu Özaydın tarafından, Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi`nin feshedilmesine karşı; öncelikle yürütmenin durdurulması, kararın iptali ve söz konusu kararnamenin Anayasaya aykırı olup olmadığının araştırılması istemiyle dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istendi... Davada, İstanbul Sözleşmesi`ni ilgili kanun ile uygun bularak onaylan TBMM olduğu vurgulanarak, bu kararın değişmesi kararının da ancak TBMM tarafından alınabileceği belirtildi. 
 
Oy çokluğu ile reddedildi 
Bir başkan ve 4 üyeden oluşan Danıştay Onuncu Dairesi, İstanbul Sözleşmesi`nin fesih kararının, Cumhurbaşkanı yetki ve sorumluluğunda olduğunu oy çokluğu ile karara bağlarken, iki üyenin bu kararın aksi yönde oy kullandığı öğrenildi. 
 
Üye İbrahim Topuz: "Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleme mümkün değildir"
Anayasa`nın ilgili maddelerine atıfta bulunan Danıştay Onuncu Daire Üyesi İbrahim Topuz, yetkinin TBMM`de olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kanun hükmündeki uluslararası antlaşmaların feshedilmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, "Usulüne göre yürürlüğe konularak kanun hükmü kazanan milletlerarası antlaşmaların hukuk sistemine etkileri de göz önüne alındığında, bu antlaşmaların hükümlerinin değiştirilmesi, sona erdirilmesi, feshedilmesi gibi hususların yasama faaliyeti kapsamında olduğu açık olup, Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir" dedi. 
 
"Hiç kimse, kaynağını Anayasa`dan almayan devlet yetkisini kullanamaz"
Topuz, ayrıca İstanbul Sözleşmesi`nin feshini içeren dosyanın Anayasa Mahkemesi`ne gönderilmesi gerektiğini belirterek, hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasa`dan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağına ilişkin Anayasa`nın 6. Maddesi ve yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin 7. maddesine de aykırı olduğunu ifade etti. 
 
Topuz, "Söz konusu Cumhurbaşkanı Kararının dayanağı olan 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi`nin 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme" ibaresinin Anayasa`nın 6., 7., ve 104. maddesinin 17.
fıkrasına aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle görev ve yetki alanında olduğu için Anayasa Mahkemesi`ne başvurulmasına karar verilmesi gerekir" ifadelerine yer verdi. 
 
"Telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı anlaşılıyor"
Topuz tarafından, İstanbul Sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin 6251 sayılı Kanun`un TBMM tarafından yürürlükten kaldırılmadığı, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı alınmadan önce sözleşmenin sona erdirilmesinin uygun bulunduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarılmamış olması nedeniyle, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı da vurgulandı. Topuz, "Hukuka açıkça aykırı işlemin yürütülmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı anlaşıldığından, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürütmesinin durdurulması gerekmektedir" dedi. 
 
"hukuka uyarlılık bulunmuyor"
Dairenin kararına katılmadığını ifade eden Danıştay Onuncu Daire üyesi Ahmet Saraç da, Topuz ile benzer Anayasa hükümlerine işaret ederek, "Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından ve zikredilen gerekçelerle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürütmesinin durdurulması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum" dedi. 
Paylaş