"İklimi Değil, Sistemi Değiştir"

5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve Ekoloji Birliği 'Doğanın talanına, yağmasına, kirletmesine karşı gelin birlikte direnelim' çağrısında bulundu.

480

5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında; Altınoluk Cumhuriyet Meydanı`nda Kazdağlı Kadınlar El Emeği Panayırı ile başlayan bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen etkinlikte, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve Ekoloji Birliği yaptıkları açıklamalarda; daha güzel, yaşanabilir dünya kurabilmek için direnişe ve mücadeleye katılma çağrısında bulundu.

"İklim İçin Harekete Geç"
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği `nin basın açıklamasında; Kömürden Acil Çıkış: Hedef 2030 Kampanyası başlatıldı. Açıklamada öte yandan; Biga Yarımadası`ndaki ekolojik yıkımlara dikkat çekilirken, Akbelen Direnişi`ne de destek çağrısında bulunuldu. Edremit Demokrasi Platformu bileşenlerinin desteklediği basın açıklamasında "İklimi Değil, Sistemi Değiştir", İklim İçin Harekete Geç", Akbelen Ormanını Vermeyeceğiz" sloganları atıldı.

Kazdağlarının dünyada sayılı önemli yerlerden biri olduğuna vurgu yapan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan; "Kazdağı çevresinde, çok güzel bir bölgede yaşıyoruz. Ülkemizin çoğu köşesi gibi bizim bölgemiz de çok kıymetli. Dünya`da da sayılı önemli yerlerden birisi. Ancak ne yazık ki, sınıf ve cinsiyet sömürüsü gibi bölgemizin doğası da bu sömürüden nasibini alıyor. Bölgemizin hem doğal varlıkları, hem de kültürel değerleri bu sömürü ve talan tehdidi altında. Termik santralcılar, altın -gümüş-kurşun vb. madencileri, barajcılar, RES`çiler, JES`çiler, taş ocağı işleticileri Kazdağı`nın her tarafında" şeklinde konuştu.

Doğan; "Madencilik faaliyetleri tüm mücadelemize rağmen başladı"
Kazdağının kuzeyinde 5 adet termik santralin faaliyet halinde olduğunu ve hali hazırda 11 projenin da olduğunu belirten Başkan Doğan; "Kazdağı`nın kuzeyinizde 5 adet termik santral faaliyette. Daha sırada 11 proje var. Ne yazık ki TÜMAD ve ALAMOSGOLD`a ait altın madenciliği faaliyetleri tüm mücadelemize rağmen başladı. Yenice, Havran, Kalkım civarında da Teck Madenciliğin Bahar Madenciliğe devrettiği altın madeni ruhsatları, Eczacıbaşı, CVK gibi çalışan kurşun ve demir madeni projeleri var. İvrindi`de ise TÜMAD altın madeni projesi ne yazık ki faaliyete başladı. EYBEK tepesi ve Kazdağı Rüzgar Enerji Santralları tehdidi altında. Gülpınar, Tuzla bölgemizde onlarca Jeotermal enerji projesi var. Havran civarında Kocaseyit Köyündeki taş ocağının çevreye zararları görülüyorken yeni taşocağı ruhsatları verilmekte" ifadelerini kullandı.

"Herkesi birlik olmaya davet ediyoruz"
Mücadeleye devam edildiğini, şu anda açılan onun üzerinde dava olduğunu dile getiren Başkan Doğan; "Zeytinli Çayı`ndan Mıhlı Çayı`na kadar tüm dereler üzerinde baraj projeleri öngörülmekte. Derelerimizi tüm itirazlarımıza rağmen beton kanallara hapsedildi. Denizimizin ve derelerimizin giderek artan kirliliği, yanan çöplükler, kıyı yağması, her gün rant uğruna kesilmekte olan zeytin ağaçlarımız, tarım ilaçlarının yarattığı kirlilikler diğer bazı sorunlarımızdan bir kaçı. Tüm bu talan, sömürü ve kirliliğe karşı bizler de yaşam alanlarımızı savunuyor, her türlü mücadele yöntemlerine başvuruyoruz. Şu anda açtığımız onun üzerinde dava var. Bir yandan da savunduğumuz yaşamı kurmak için yerelde, kırsal alanda çalışıyor, yerel kırsal kalkınmaya destek olmaya, kadınlarla, çocuklarla çalışarak doğa koruma bilincini geliştirmeye çalışıyoruz. Doğanın talanına, sömürüsüne, kirliliğine son demek için, yaşam savunuculuğu mücadelemizde herkesi birlik olmaya davet ediyoruz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz" dedi.

Ekoloji Birliği; "Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz"
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği`nin ardından basın gerçekleştiren Ekoloji Birliği `Doğanın talanına, yağmasına, kirletmesine karşı gelin birlikte direnelim` çağrısında bulunarak; "Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Dünya Çevre Günü ve Haftasına maalesef doğanın her geçen gün artan uyarı çığlıkları ile giriyoruz. Doğa bizden yardım beklemiyor, aksine kendisinin bir parçası olan bizi "bindiğiniz dalı kesiyorsunuz" diye uyarıyor" ifadelerine yer verdi.

"Arıların yaşam alanlarına havalimanı yapıldı"
29 Ekim 2018`de açılan İstanbul Havalimanı`nın, arılar için büyük bir yıkım olduğuna değinerek; "Bilim insanlarının, meslek örgütlerinin yüzlerce sayfaya sığdırdıkları bilimsel gerçeklerle itiraz etmelerine rağmen yapılan ve işletmeye alınan "İstanbul Havalimanını arılar bastı" haberinin başlığı aslında "Arıların yaşam alanlarına havalimanı yapıldı ve arılar binlerce yıldır olduğu gibi çiçek topladıkları yerde tam mevsiminde oğul verdiler" olmalıydı. Doğa, arılardan birkaç gün önce rüzgarlarla da uyarısını vermişti aslında, İstanbul Havalimanının yanlışlığı ile ilgili. Sert rüzgarlar nedeniyle onlarca uçak başka havaalanlarına yönlendirildi, oysa bunun böyle olacağı daha havaalanı proje aşamasındayken ortaya konulmuştu" şeklinde belirtildi.

"Arıların yaşam alanlarına havalimanı yapıldı"
Ekoloji Birliği olarak, doğanın uyarılarını, verilen zararları anlatmaya ve direnmeye devam edeceklerini belirterek; "Bizler, ülkemizde yaşam alanlarını koruma mücadelesi veren ekoloji örgütlerinin dayanışma ve ortak mücadele ağı Ekoloji Birliği olarak doğanın uyarılarını anlatmaya, son birkaç yıl içinde İstanbul ve çevresinde kesilen 10 milyon ağacın çığlığı olmaya ve geride kalan 240 milyon ağacı korumak için direnmeye devam edeceğiz! Olmayan enerji ihtiyacını gerekçe göstererek (Elektirik Mühendisleri Odasının rakamlarına göre ürettiğimiz elektriğin neredeyse yarısına yakın bir kısmını tüketemiyoruz, boşa gidiyor!) ülkemizin dört bir yanını enerji yatırımları, termik santraller, RES, HES, GES, JES`lerle dolduranlar, yüzlerce yeni projeye onay verip enerji üzerinden sermayeye rant aktarımı yapıyorlar. Bu da yetmiyor artık tüm dünyanın vazgeçtiği, riskleri nedeniyle birer ikişer kapattığı nükleer santral projelerini de aynı çarkın içine dahil ettiler. Dünyanın en güvenilir teknolojisi ile işletiliyor denilen Fukishima nükleer kazasının dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi kabul edilen Japonya`da meydana gelmesi ve etkisinin yüzlerce, binlerce yıl devam edeceği gerçeği ortadayken nükleer santrallerde ısrar etmek tam bir akıl tutulmasıdır. Hele ki kontrol mekanizmaları, özeleştiri süreçleri budanmış, her şeyin tek bir kişi-partinin oluru ile yapıldığı bir sistem de nükleerde ısrar etmek, felakete, insan ve canlı kıyımına davetiye çıkarmaktır" ifadelerine yer verildi.

"Nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğumuzun en açık göstergesi"
Türkiye`nin tarımının, akarsularının, jeotermal kaynaklarının ve yeraltı kaynaklarının tüketilmesi ve yok edilmesine değinen birlik; "Akkuyu nükleer santralinin temelinde meydana gelen çatlaklarla ilgili açıklamaların aylar sonra gündeme gelebilmesi nasıl bir tehditle ve nasıl bir yönetim anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzun en açık göstergesi durumundadır. Nükleer santral özlemlerine, bu büyük felaket girişimine karşı tüm yurttaşlara ve nükleerin etkisinin bütün dünya olduğu gerçeğinden yola çıkarak tüm insanlığa hukuksal ve fiili mücadeleyi hep birlikte yükseltme çağrısı yapıyoruz. Ekoloji Birliği olarak, ülkemizin tarımının, akarsularının, jeotermal kaynaklarının ve yeraltı kaynaklarının tüketilmesi ve yok edilmesi pahasına sadece kar amacı taşıyan enerji yatırımlarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz" diye belirtti.

"Bütün sular özgür aksın!"
Çiftçinin tarlasında, hibrit tohumları, tarım zehirleri ile yerel atalık tohumunu kullanmasını kısıtlayan her türlü sisteme karşı direneceklerini belirten Birlik; "Ekoloji Birliği olarak tarlası hibrit tohumlarla, tarım zehirleri ile kirletilen çiftçinin yerel atalık tohumunu kullanmasını kısıtlayan, cezalandıran sisteme karşı da direneceğiz. Sağlıklı gelecek, tarımsal ürünler ve nesiller için atalık, yerel tohumculuğun gelişmesi, yaygınlaşması için çaba gösterenlerle dayanışmaya devam edeceğiz. Suların büyük barajlarla, HES`lerle esir dilmesine karşı "Bütün sular özgür aksın!" diyoruz" diye belirtti.

Ekoloji Birliği; mücadelelerinin özünün, doğaya, onun bir parçası olan canlı yaşamına, kültürel varlıklara uygulanan talana karşı şiddetsiz, barışçıl, hukuki ve fiili direnişlere dayandığını vurgulayarak; "Yaban yaşamının korunması, yabandaki bitkinin, hayvanın en az insanlar kadar nesillerini devam ettirmesinin gerekliliğine olan inancımız, doğaya ve yaşama olan saygımızın gereğidir. Ekoloji mücadelesi yaşamı savunma mücadelesidir. Mücadelemizin özü, doğaya, onun bir parçası olan canlı yaşamına, kültürel varlıklara uygulanan talana karşı şiddetsiz, barışçıl, hukuki ve fiili direnişlere dayanır. Ulusal ve uluslararası yasalar önünde en meşru haktır sağlıklı çevrede yaşama hakkı. Bizler bu hakkın korunması, kullanılması, geliştirilmesi için mücadele ederken, kendi koyduğu yasaları çiğneyen egemen güçleri karşımızda buluyoruz hep. Bize, sağlıklı yaşama hakkımızı, doğayı ve geleceği koruma çabamızda ellerindeki her türlü güçle saldıranlar, son yıllarda baskılarını gittikçe arttırıyorlar. Metin Lokumcu`nun, ondan önce Av. Cihan Eren`in katledilmesi, son olarak Finike ormanlarını koruma mücadelesi veren Ali-Aysin Büyüknohutçu çiftinin kiralık katillere öldürtülmesi, yaşam savunucularının nasıl bir tehditle karşı karşıya olduklarını gösteriyor. Yaşamı koruyanların yaşam haklarına dönük bu saldırılara karşı da ülke kamuoyunu duyarlı olmaya, bizlerle birlikte yaşamı savunmaya çağırıyoruz" ifadelerini yer verildi.

Yapılan basın açıklamalarının ardından; dernek merkezinde Gün Dönümü Şenlikleri kapsamında Zafer Tekelioğlu yönetiminde Sanat Müziği Topluluğu, Bülent Genç yönetiminde Halk Müziği Topluluğu ve Ritm topluluğu gösterilerini gerçekleştirdi.
(Damla Yeltekin)

Paylaş