Bu uygulamaların sonuçlarının nelere mal olduğunu da çok yakından biliyoruz.
Çok kısa bir süre önce bir doktor bu neden ile yaşamına son verdi.
Bu ihbarların ardı arkası kesilmeyecek böyle giderse.
Hukuk bile gizli tanık müessesi ile karar süreçlerinde bu yönteme başvuruyor. Süren Ergenekon davası, delilerinin önemli bir kısmı gizli tanık ifadelerinden oluşuyor.
Bu müessesenin sonuçlarının aydınlık olacağını düşünmüyorum.
Şeffaflığın olmadığı her yerde karanlıklar beslenir, karanlıklardan da kimse için hayırlı bir şey çıkmaz.
Şimdi bir bakalım bazı olaylara.
Sigara içenler için ihbar mekanizması çalışıyor, yetkilere soruyoruz… Bugüne kadar kaç ihbar yapıldı, bu ihbarlar karşısında görevliler ne kadar ihbarı dikkate alarak kontrol mekanizmasını işletti.
Cevap yok.
O zaman çok doğal olarak bu ihbarların bazılarının işine geldiği gibi işleme koyulması gibi bir keyfiyetin olması şansı çok yüksek.
Yine bakıyoruz bir ihbar mekanizması da gıda konusunda çalışıyor...
Toplumsal duyarlılığın bu alanda gelişmiş olması nedeniyle son zamanlarda bakanlık gıda konusunda hileli üretimde bulunan işyerlerini deşifre etmeye başladı. Bu olumlu bir gelişme, ama yeterli değil. Kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir şeffaflığa uygulamanın detaylarını taşımaktan başka bir alternatif yok. 20-25 üreticinin deşifre edilmesi ikna edici değil.
Ne kadar kontrol yapılmıştır? Bu kontroller içersinde problemli tespit edilen noktalar ne kadardır , özet ile bilgiler bir bütün olarak kamuoyu ile paylaşıldığı takdirde bir anlam taşıyacaktır.
Bu yöntemsellik hayatımızın her alanında kendisini hissettirmeye başladığı için önem kazanmış, artık sıradan bir uygulamanın dışında bir özellik kazanmıştır.
Geçenlerde bir alan kılavuzunun görevi tamamıyla bu şekilde çalıştırılan bir mekanizma sonrasında sonlandırılmıştır. Kendisine tebliğ edilmeyen, kendisinin imzasının olmadığı tamamıyla ihbar mekanizması üzerine kurulmuş iki tutanak ile vatandaşın işine son verilir hale gelinmiş ise bu uygulamanın vardığı sonuçlar çok anlamlıdır. Doğal olarak, görevine son verilen alan kılavuzunun böylesi bir uygulamaya maruz kalması düşünülünce; akıllara toplumuzun çok yakından bildiği ‘siyasi infaz’ konusu gelmektedir.
İhbar mekanizmalarının bu denli yaygınlaştığı koşullarda bu mekanizmanın toplumsal bir çöküntüye dönüşmemesi için şimdi her zamankinden daha çok şeffaflığa ihtiyacımız vardır.
Aksi takdirde toplumsal ilişkilerin her boyutunda kuşku ve şüphe üzerine kurulu güvensiz insan ilişkilerinin getireceği olumsuzluklara kendimizi hazırlayalım. İhbar mekanizmasının getireceği sonuç tam da bu olacaktır. Sanıldığının aksine, buradan çıkacak olanda toplumsal kaos olacaktır.
İhbarcılık ile toplumlar hiç yere varamaz. Önemli olan; sistemler ve bu sistemlerin denetim mekanizmalarıdır…