İda Dayanışma Derneği, üç kez gittiği Ayvacık Gülpınar deprem bölgesindeki inceleme, değerlendirme ve tespit tutanağını basın mensupları ile paylaştı. Hazırlanan tespit tutanağının AFAD Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, Çevre İl Müdürlüğü, Sağlık İl Müdürlüğü ve Çanakkale Valiliği ile paylaşılacağı belirtildi. İda Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan tespit tutanağı Prof. Dr. Murat Türkeş tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Prof. Dr. Türkeş tarafından paylaşılan raporda; "Deprem, depremler küçük, hasar büyüktür. Can kaybı olmaması, yaralı sayısı ve yaralıların durumu sevindiricidir. Deprem, depremlerin devam etmesi ve artçıların çokluğu risk analizinin önemini ve dinamik olması gerektiğini göstermiştir. Depremin en çok yıkıma uğrattığı Yukarıköy ve Tuzla dışındaki diğer köylerin durumu da ciddidir ve ilgi beklemektedir. Deprem bölgesindeki kamu görevlilerinin aşırı yorgun oldukları gözlemlenmiştir. Yerlerine nöbet değişimi ile yeni kişiler ikame edilmelidir. Ayvacık Kaymakamlığı tarafından, koordinasyon amacı ile 14 köyde görevlendirilen öğretmenlerin varlığı olumlu bulunmuştur. Bölgedeki AFAD uygulamaları, müdahaleleri acil dönemde etkili ve şimdilik yeterli görülmektedir. Rehabilitasyon evresinde, yani bugünlerde psikososyal destek hizmetleri bir an önce geliştirilmelidir. Psikolog, danışman rehber, sosyal hizmet uzmanı ve psikiyatristlerden oluşan ekipler bölgede hizmet vermelidir.Geçici barınma birimleri, merkezlerindeki, en uçtaki köyler de düşünülerek gerekli düzenlemeler bir an önce yerine getirilmelidir. Aksi takdirde kısa, orta vadede sosyal ve güvenlik ile ilgili ciddi sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bundan sonraki dönemde, acil durum ve afet yönetiminin en önemli kısmı risk analizi, sürekli yinelenmelidir. Yüzlerce evin içine girilemez, oturulamaz hale geldiği bölgede Devletin kalıcı ev vaatleri bir an önce planlanmalı ve halka açıklanmalıdır. Çanakkale Ayvacık, Gülpınar depremi olağan bir doğa olayı olduğu halde, depremlerdeki hazırlık ve uyarı evrelerini hiç işletmediğimizi, yoksulluğumuzu ve yoksunluğumuzu ortaya çıkarmıştır. Yerleşim yerlerimiz, barınma koşullarımız, evlerimiz en az 100 yıl öncesi niteliklerde ve Devlet`in insafındadır. Bu yüzden küçük depremler bu kadar yıkıma yol açmakta ve yaşanan durum afet olarak tanımlanmaktadır." ifadeleri yer aldı.