Her şey normal miydi?

19 Nisan günü Kabatepe-Gökçeada seferini yapan Gökçeada 1 gemisi Kuzu Limanı mendireği açıklarında karaya oturdu.
Gemi içersindeki 219 yolcu ancak 18 saat sonra kurtarılabildi.
GESTAŞ firmasından yapılan açıklamada, geminin karaya oturma nedeninin henüz tespit edilemediği, araştırmaların başladığı, ayrıca yolcularında her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı belirtilirken sanki her şey “normalmiş” gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı.
Tabiî ki herhangi bir olumsuz durumun yaşanmamış olması hepimiz için sevinç yaratmıştır, bir daha böylesi bir olayın yaşanmamasını temenni ederken, başta 219 yolcunun 18 saat sonra kurtarılmasının da ayrıca sorgulanması gerekmektedir.

559
Neden karaya oturmuştur, teknik bir sorun mudur, kaptan hatası mıdır gibi soruları bir yana bırakıyorum.
Ancak vatandaşların18 saat karaya oturmuş bir gemide kurtarılmayı beklemeleri fena halde kafama takılıyor.
Yaşanmış bu olay üzerinden insan doğal olarak bazı felaket senaryoları üretiyor.
İnsan canı bu kadar mı ucuz şeklinde düşünmeden geçemiyorum.
Biraz daha olumsuz bir durumla karşılaşılmış olsa, müdahalesizliğin getireceği acı olaylarla karşılaşmamak işten bile değilmiş, yaşananlar bunu göstermektedir.
Yetkililer bu konuyu ciddiyetle ele almalıdırlar.
Bu kadar zor muydu, o insanları oradan tahliye etmek, hava durumunun arkasına sığınmak ne derece ikan edici…
Gemide mahsur kalan vatandaşlar acaba ne düşünüyorlardır.
Sorular arttırılabilir.
Ancak Gökçeadalı vatandaşların bildirdiğine göre, bu geminin ithalatı yapıldığında acil durum kurtarma ekipmanları ve güverteden denize indirme sistemiyle birlikte zodyak botların olduğu söylenmektedir.
Acaba bu sistemler şimdi yok mu oldu?
Var ise neden çalıştırılarak yolcular tahliye edilmedi?
İnsanın gerçekten kafası karışıyor.
GESTAŞ şirketinin AKP’nin arka bahçesine dönüştürüldüğü iddialarını şimdi daha çok önemsiyorum.
Böylesine bir şirkette her türlü ihmal söz konusu olabilir.
Çünkü siyasileştirilmiş bir şirket, gerçek performansı ile faaliyetlerini sürdüremez.
Muhakkak bazı noktalarda yetersizlikler ve gereken performansın dışında başka gerekçelerle görevlendirmeler yapıldığından dolayı hataların yol açacağı olumsuzlukları yaşamak çok daha olasıdır.
Deniz ulaşımı gibi halkın can güvenliğiyle çok yakından ilgili olan böylesi bir şirket için, Gökçeada 1 gemisinin karaya oturması konusu bir ders olmalıdır.
Siyasetçiler elini çekmeli, özelikle personel konusunda ve diğer işleyişe ilişkin müdahalelerde bulunmamalı, bugüne kadar siyasi güce bağlı olarak işe alınmış, performansı uygun olmayan teknik düzeyi yetersiz kadroların işine son verilmeli, şirketin çeşitli kademelerindeki pozisyonlar için buna uygun nitelikte personelin alınması için yeniden bir çalışma başlatılarak, GESTAŞ profesyonel bir şirkete dönüştürülmelidir.
Karaya oturma olayının öğrettikleri bunlardır.
Bu gerçekleri görmeden göz boyamak adına yapılacak bazı değerlendirmeler sonuçları çok daha acı olabilecek gelişmelere neden olabilir.
GESTAŞ Yönetimi bu perspektifle gelinen noktada gerçeklerden korkmadan, siyasetin müdahalelerini ret ederek, gerçek bir profesyonel deniz ulaşım şirketi haline gelmek adına sorumluluk almalıdır.
Bu konuda İl genel meclisindeki CHP ve MHP gruplarına önemli görevler düşmektedir.
Şirketin sermayesinin ağırlıklı olarak İl özel idaresine ait olduğunu düşündüğümüzde bu adresten gelecek iktidar partisinin siyasi müdahalelerine karşı durmanın tek yolu il  genel meclisinin irade koymasıyla olacaktır.
İl genel meclisindeki muhalif partilerin koyacağı irade halkın kontrol ve denetleme gücüyle birleştirilerek GESTAŞ şirketi siyasi arka bahçe olmaktan kurtarılabilir.
Bir daha, daha acı olayları yaşamak adına hepimizin sorumlulukları olduğunu unutmayalım…
Paylaş