Hekimlerden halka çağrı...

Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Naci Hasanefendi, devlet hastanelerinin ticarethaneye dönüştürül-mesine karşı mücadele çağrısında bulundu. Hekimler olarak mesleklerine ve devlet hastanelerine sahip çıktıklarını belirten Hasanefendi; “Ceo’larınıza ‘Hoşgeldiniz’ demiyoruz. İşimize, iş güvencemize, hastanelerimize sahip çıkıyoruz. Bütün halkımızı devlet hastanelerinin ticarethaneye dönüştürülmesine karşı mücadeleye çağırıyoruz” dedi.

499
Konu ile ilgili açıklama yapan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Naci Hasanefendi, hekimler olarak mesleklerine ve devlet hastanelerine sahip çıktıklarını söyledi. Çanakkale halkına da çağrıda bulunan Hasanefendi; “Ceo’larınıza ‘Hoşgeldiniz’ Demiyoruz. İşimize, iş güvencemize, hastanelerimize sahip çıkıyoruz. Bütün halkımızı devlet hastanelerinin ticarethaneye dönüştürülmesine karşı mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
 
Sağlık Bakanlığı’nın yapısını tamamen değiştiren, devlet hastanelerini ticarethane haline getiren KHK nedeniyle AKP hükümetini eleştiren Hasanefendi; “02 Kasım 2011 günkü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısını Düzenleyen 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)” ile Sağlık Bakanlığı icracı olmaktan çıkarılıp, düzenleyici ve denetleyici bakanlık haline getirilirken; Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yasal alt yapısı da tamamlanmıştır. Şimdi sıra uygulamanın düzenlemesinin yapılmasına, istihdam edilecek kadroların atanmasına ve uygulamanın başlatılmasına gelmiştir ve hızla da gereken yerine getirilmektedir. Hükümet, Sağlık Bakanlığı’nın yapısını tamamen değiştiren, devlet hastanelerini ticarethane haline getiren, ticarileştiren Kamu Hastane Birlikleri düzenlemesini de içeren bu KHK’yı, TBMM açık olmasına, KHK çıkarma yetkisinin nerede, nasıl ve ne zaman kullanılabileceği Anayasa’da açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, yasama organını devre dışı bırakarak, bir gece yarısı operasyonu ile ve yangından mal kaçırırcasına çıkarmıştır. Şimdi de, 663 Sayılı KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılmış ve sürmekte iken, Hastane Birlikleri’nin illerdeki CEO’su anlamına gelen “Genel Sekreter” ve 10.300 sözleşmeli yönetici kadroların atamalarını yapıp uygulamayı başlatarak yargıyı devre dışı bırakmaya çalışmaktadır. Yakın zamanda Danıştay, Başbakan’ın sıkça övündüğü “Sağlık Kampüsleri” anlamına gelen Kamu Özel Ortaklığı ihalelerinden üçünün (Ankara Etlik ve Bilkent, Elazığ) yürütmesini, “kamu yararına olmadığı” gerekçesiyle iptal etmiştir. Ancak demokrasi’nin “ileri”sini ağzından düşürmeyen Hükümet, bu yargı kararına rağmen Etlik Kampüsü için Etlik İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi’ni boşaltmış, çalışanlarını Ankara’nın çeşitli hastanelerine adeta çil yavrusu gibi dağıtmıştır. Yasama organını hiçe sayan, yargıyı devre dışına iten bu uygulamalar bir yana, Kamu Hastane Birlikleri uygulamasının başlatılması amacıyla atanan nitelikleri başlı başına tartışılır CEO’lar (Birlik Genel Sekreterleri) ve sözleşmeli yöneticiler incelendiğinde birçoğunun iktidar partisi ile adaylık, yöneticilik gibi siyasi bağlarının, neredeyse tümünün belli bir sendikanın üye ve/veya yöneticileri olduğu görülmektedir” diye konuştu.
 
“Meydanlarda mücadele etmeye kararlıyız”
Devlet hastanelerini ticarethaneye dönüştüren bu düzenlemenin iptal edilmesi için Türkiye’nin dört bir yanında mücadele etmeye kararlı olduklarını kaydeden Hasanefendi şu şekilde konuştu: “Kamu yararına olmadığı, sağlık hizmeti için prim, her kademede katkı-katılım payı ve ilave ücret ödeme zorunluluğu getirdiği için sağlığı hak olmaktan çıkardığı, kamu sağlık kuruluşlarını ticarileştirdiği gün gibi açık olan Kamu Hastane Birlikleri uygulaması yalnız özelleştirme değil aynı zamanda partizanca kadrolaşma anlamına da gelmektedir. Kamu Hastane Birlikleri uygulaması, hastanelerin tamamen “İşletme” olarak yönetileceği, çalışanların ise güvencelerine bakılmaksızın, çalıştıkları birliğin verimliliği-kârlılığı üzerinden birliğe bağlı hastaneler arasında dolaşması, gerektiğinde birliğin dışına çıkarılması, sürgünü anlamına gelmektedir. Kamu Hastane Birlikleri, A B C D E diye sınıflandırılmış hastanelerin, tıpkı özel hastanelerde olduğu gibi, katkı, katılım payı ve ilave ücretlerinin farkı nedeniyle, herkesin parasına uygun olan hastaneye başvurması demektir. Kamu Hastane Birlikleri, birlik içindeki hastanelerin, hatta içindeki birimlerin performansı üzerinden işletme hakkının devredilmesi, kiralanması ya da pervasızca taşeronlaştırılması demektir. Sözleşmeli yöneticinin “CEO”nun buna yetkili olması demektir. Artık; Hastaneler İşletme, Hastalar Müşteri, Çalışanlar Sözleşmeli dönemi başlamıştır. Anayasa Mahkemesi’ne, bu şekilde yargıyı saf dışı bırakan tarzda uygulamaya karşı, kamu yararına olmayan, herkesin parası kadar sağlık hizmeti anlamına gelen bu uygulamaya “DUR” demesi için çağrıda bulunuyoruz. Bir Çağrımız da Meclis’teki vekillere. Yasama organı olarak sizleri devre dışı bırakan, yargı süreci devam etmesine rağmen uygulamanın bu şekilde başlatılmasına karşı bizlerle birlikte olmak ve halkın sağlık hakkını savunmak için yaptığımız bir çağrı bu. Bizler, sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak; Devlet hastanelerini ticarethaneye dönüştüren bu düzenleme iptal edilene dek Türkiye’nin bütün illerinin, ilçelerinin tüm hastanelerinde, sokaklarında, meydanlarında mücadele etmeye kararlıyız. Bu mücadelede toplumun her kesimini bizlerle birlikte olmaya çağırıyoruz.”
Paylaş