Hayatın gerçekleri...

Geçen hafta çok sevdiğimiz Ahmet abimizi uğurladıktan sonra soğukların ardından güzel bir hafta sonu ile; yaşam yine acıları ile sevinçleri ile devam ediyor.
Haber merkezimizin ÇOMÜ’den atılan işçiler konusunda Sedat Yaylacı ile yaptığı röportajı okuyunca hemen yaşamın gerçekleri beynimin her yanını sardı.

528
Röportajın başlığı da “İşin özü; Kış Günü insanlar çocuklarına ekmek götüremiyorlar” olunca Ahmet abinin vefatı ile yaşadığım  değişik ruh hallerinden birden bire gerçekliklere döndüm.
 
İl Müftüsü İbrahim Öcüt’ün cenaze namazında yaptığı konuşmada Ahmet abinin sosyal kişiliğine yaptığı vurgu ile  onu “Çanakkalelilerin Ahmet abisi” olarak sunması sosyal değerlere verdiği değer anlamında  önemli bir yaklaşımdı.
 
Yaşımız ilerledikçe ölümlerin daha da bir acı gerçekliğini yaşamaya başladığımız gibi, cenazeler aynı zamanda sosyal hayatımızın önemli bir boşluğunu da doldurmaya başlıyor.
Keşke böyle olmasa, ama benim açımdan böyle bir gerçek oluşmaya başladı.
 
Ahmet abinin cenazesinde kimler kimler yoktu ki…
Uzun yıllar göremediğim bir çok insanı orada gördüğüm gibi, bir araya geleceğimiz ama her neden ise bir arada olmadığımız bir çok dost ile de böylesi acı gerçekler bizi bir araya getiriyor.
Buradan alınacak bazı dersler olacaktır, herkes kendi payına bir şeyler çıkartacak.
 
Böylesi karışık duygular içersinde iken; haberleri okudukça  toplumsal anlamda negatif yüklemelere maruz kaldım.
Ne demek oluyordu?
Sosyal paylaşım sitesinde bir şarkıyı paylaştığı için işinden olan bir memur vatandaşın durumu.
Yine iletişim fakültesindeki bir öğrencinin sosyal medyada dekanı için yazdıkları nedeniyle 1 yıl süre ile okuldan uzaklaştırılması.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde rektörü eleştiren bir yazısından dolayı 11  ay hapis cezası alan bir öğrencinin durumu.
Grup Yorum  konser biletlerini sattıkları için 1 yıl ile 13 yıl arası hapis cezasına mahkum edilen 6 üniversite öğrencisinin varlığı...
Cezaevlerine atılan gazeteciler için “onlar gazetecilik faaliyetinden ötürü tutuklanmadılar” değerlendirmesine şimdi siz inanabilir misiniz ?
 
Ülkemizde demokrasi ve özgürlük uygulamalarının çivisinin çıktığı koşullarda her alanda bunun getirdiği izleri yaşamaktayız.
 
Çanakkale’de iktidara yakınlığı ile bilinen bir sendikanın başkanı ve yine aynı kulvardaki bir başka sendikacı oturmuşlar bir restaurant da; Anakara’dan gelen siyasi bir şahsiyet ile Çanakkale bürokrasindeki atamaların, yer değiştirmelerin kararını veriyorlar ise bu ülkenin çivisi çıkmıştır.
Bu sohbette ,sendikacılar taleplerini sunarken,Ankara’da görev yapan kişi ise; alınmış kararlar için sendikacıların görüşlerini alarak süren bir koyu bir muhabbet var.
 
Ankara’da görev yapan siyasi kişi bu muhabbet sırasında  bir yandan da telefonundan kendisini arayan kişilere Ankara’daki dosyaları hakkında hangi bürokratın takip etiğinden tutun, ne aşamada olduğuna kadar bilgi vererek bu işlerin nasıl döndüğünü ortaya koyuyor.
Bugünün muktedirleri artık restaurant köşelerinde bu işleri hallediyorlar.
 
İleri demokrasi böyle bir şey olsa gerek.
Siz istediğiniz kadar dindar gençlik yetiştirmekten bahsedin.
Sizin değerlerinizin masumiyeti kalmamıştır.
Paylaş