Savaş faturası olarak halklara acı, gözyaşı ve zulümden başka bir şey yansımayacağı gerçeğinden korkanlar görüşmelerini kapalı oturumlarda yapmak zorunda kalıyorlar. Bundan böyle akacak her kanın sorumlusu tezkereye evet diyenlerin olacaktır.
Şimdi görev halkın!
Savaş bizim savaşımız değil, bu savaşın halkımıza verebileceği hiçbir şey yok.
Zaten hangi savaşın olmuş ki?
Savaşın hiçbir zaman galibi olmaz,bizzat yıkımlar ile acılar ile, can kayıpları ile her zaman mağdur olan halklar olmuştur.
Bugün ülkemizin Suriye ile savaşa sokulmasının altındaki gerçekler çok farklı.
Emperyalist devletlerin çıkarları için yaratılan bu savaşa hayır demek şimdi daha çok önem kazandı.
Bu konuda gösterilecek tepkiler ile kapalı kapılar ardında savaşa karar verenleri durdurabiliriz.
Savaşa karşı olmak, barıştan yana tutum almak için her fırsatta tavır koymak bir insanlık görevidir.
Bu savaşın tarafı olmak konusunda şöyle bir düşünün; ne faydası olabilir ki ?
Yüksek perdeden atılan vatan millet nutuklarının hepsi boş.
Bizzat bu nutukları atanlar ülkemizi peşkeş çekenlerdir.
Kaybedecek olan ülkelerin halkları olacaktır.
Kurulan tezgâhların parçası olmamak için barış taraftarları daha da kenetlenerek bu insanlık düşmanı savaş oyununu boşa çıkarmalıdır.
Zamlar için içkiyi içen, gazı yakan ödesin diyenlere; şimdi hep birlikte tezkereyi çıkaranlar savaşsın demenin meşru bir tavır olacağını unutmadan savaşa hayır cephesinin gelişmesine destek verelim.
Bir kez daha görülmektedir ki barış yanlıları sistemin baskı ve şiddeti ile karşılaşmaktadırlar.
Savaşa karşı çıkan barış taraftarları şimdi her yerde baskı görüyorlar, gaz yiyorlar copla karşılanıyorlar.
Dün Ankara’da tezkerenin çıkmasını protesto etmek için yürüyen barış yanlıları, yine Akçakale’de savaşın acı gerçeğini yaşayan, 5 sivil vatandaşın yaşamını yitirmesi karşısında tepki koyan vatandaşlar gaza copa maruz kaldılar.
Artık her şey daha net gözüküyor.
Bir yanda emperyalist devletler ve onların işbirlikçiliği rolüne soyunmuş taşeronlar, diğer tarafta ise halk kitleleri.
Bu çelişki toplumsal yaşama damgasını vuran temel bir çelişkidir.
Toplumsal yaşamın bu çelişkisini doğru kavramak zorundayız.
İşte o zaman bir çok konuda daha doğru ve kalıcı çözümler üretme imkânını yakalayabiliriz.
Bundan dolayı savaşa hayır tepkilerimizi sistemin bu çelişkisine uygun olarak kanalize edecek girişimlerin daha etkili ve kalıcı olacağını unutmayalım.
Şiddet her yerde
Şiddet yaşadığımız toplumun çok temel bir unsuru haline geldi ne yazık ki.
Evveli gün iskelede yaşanan dehşet, şiddet kültürünün bir başka tezahürü olarak sosyal hayatın önemli bir yarası haline dönüştü.
Ülkemizde kadınların yoğun bir şekilde şiddete uğramalarının bir örneğini yaşadık.
Çevremizde yıllardır süren savaş, en küçük bir demokratik talebini dile getirdiği için maruz kalınan şiddet derken, toplum önemli bir erozyona uğradı.
Yaşanılan ciddi bir travma söz konusu.
İşte bundan ötürü barış kavramını daha geniş ve etkin yaşam bulacak şekilde ilke haline getirmeliyiz.
Bundan dolayı barış kavramını önemsiyoruz ve ülkemiz çıkarlarına uygun en gerçekçi tavır olduğunu düşünüyoruz.
Sizler de tercihlerinizi barıştan yana yapın, şiddetin her türüne ve savaşa karşı tavrınızı koyun.