"Halkını bombalayana teşekkür eden darbeyi yargılayamaz!"
Emek Partisi Çanakkale İl Örgütü; 12 Eylül askeri faşist darbesinin yargılanması noktasındaki iddianamenin kabulüne ilişkin “Daha iki hafta önce Uludere’de 35 Kürt yurttaşımızın başına bombaları yağdıran bir Genelkurmay Başkanını koruyan, ona yaptıklarından dolayı teşekkür eden bir başbakandan ve hükümetten, darbeleri ve darbecileri kapsamlı biçimde soruşturup, gerçek anlamda cezalandırması beklenemez” tespiti yaptı.
12 Eylül askeri darbesinin yargılanması konusunda yazılı bir açıklama yapan Emek Partisi İl Örgütü “İşçi sınıfı ve emekçiler için darbelerle hesaplaşmak, sermaye ile hesaplaşmaktır” değerlendirmesi yaparak; “Ancak bugün tüm eksiklerine, ikiyüzlü tutumlara rağmen hazırlanan iddianamenin gereği yapılmalıdır. Darbecilerden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ve tüm işbirlikçileri yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Dahası, bu iddianamenin darbeden zarar gören tüm yurttaşların müdahil olacağı bir yargılamaya vesile olması sağlanmalıdır. Darbecilerin yargılanması ve darbenin arkasındaki güçlerin açığa çıkarılarak mahkûm edilmesi için halk güçlerinden oluşan bir jüri kurulmalıdır. Darbelerden ve darbecilerden gerçek anlamda hesap sormanın demokratik koşulları yaratılmalı, yargı AKP’nin güdümünden çıkarılmalıdır. Türkiye’nin karanlık tarihini aydınlatacak bir süreç başlamalıdır. 12 Eylül Anayasası yürürlükten kaldırılıp, halk tarafından hazırlanan, işçi ve emekçilerin, Kürt halkının, farklı inanç ve kültürlerin, kadınların, gençlerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir anayasa yürürlüğe konulmalıdır” dedi.
Yazılı açıklamada devamında şu ifadelere yer verildi:
”12 Eylül Askeri faşist darbesinin üzerinden 32 yıl geçti. Darbe, sermayenin, egemen sınıfların ihtiyacını karşılamak üzere, başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin onay ve desteğiyle gerçekleşti. Darbeden hemen sonra, başta işçi sınıfı mücadelesi ve sendikal örgütlenme olmak üzere, muhalif tüm güçler hedefe konularak ezildi. Gözaltılar, tutuklanma, işkence, işkencede ölümler, idamlar, baskılar, yasaklar bir birini izledi. Yüz binlerce insan gözaltına alındı. Onlarca ilerici, devrimci işkencede, sokak ortasında katledildi. Sakat bırakıldı. Kitaplar yakıldı. Yüz binlerce insan aylarca-yıllarca, on yıllarca cezaevinde kaldı. Erdal Eren yaşı büyütülerek ve yine onlarca insan idam edildi. Dönemin TİSK (Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu) Başkanı Halit Narin, “Artık biz güleceğiz” diyerek darbe karşısındaki sınıf tutumunu açıklıyordu. Buna bağlı olarak Türk-İslam sentezi, toplumu yönetmede temel bir tez haline getirildi. Bugün AKP’nin bu denli gelişmesini borçlu olduğu ortam oluşturuldu. 12 Eylül 1980’de ordu, burjuvazinin ihtiyaçlarına binaen, yönetime el koydu ve sermaye için, sömürü ve baskının devamı için dikensiz bir gül bahçesi yaratmak üzere görevlendirildi. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel alanlar burjuvazinin ve uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden dizayn edildi. “24 Ocak Kararları” bir bir gerçekleştirildi.”