CHP Çanakkale Milletvekili ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi İsmet Güneşhan TBMM Genel Kurulu’nda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Teklifinin 10. Maddesi üzerine CHP Grubu adına söz aldı.
Konuşmasına Ankara Kahramankazan’daki TUSAŞ tesislerine yönelik gerçekleştirilen hain terör saldırısını kınayarak başlayan Güneşhan, terörü kimden ve nereden, nasıl gelirse gelsin lanetlediğini söyledi.
Güneşhan konuşmasına şöyle devam etti:
“10'uncu maddeye ilişkin görüşlerimizi paylaşmadan önce üstünde durmamız gereken birkaç nokta var. Maalesef, iktidar kötü örneği, kötü olarak kabul görmeye ve yanlışları gelenek hâle getirmeye çok hevesli, bu kanun teklifinde de benzeri bir durumla bugün karşı karşıyayız. Bakın değerli arkadaşlar, artık, torba yasa mantığı kontrolden çıktı, sadece iktidara hizmet eden bir yöntem hâline geldi. Görüştüğümüz teklif, birbiriyle ilişkisi olmayan 3 kanununun çok sayıda maddesinde değişiklik öngörüyor. Şimdi, Allah aşkına değerli arkadaşlar, Atom Enerjisi Kurumunun muafiyetleri ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ne ilgisi, alakası var? Bunlar neden yan yana getiriliyor bir türlü anlamış değilim. Her ağzınızı açtığınızda "Gazi Meclis" dersiniz ama iş Meclisin yasama görevini yerine getirmek olunca hiçbiriniz Meclisin önemini hatırlamazsınız. Meclisin görevlerine engel olacak her türlü arkadan dolanmayı yapıyorsunuz ve bu işi de çok iyi biliyorsunuz. Sorsanız hızlı olmayı bahane gösterirsiniz ancak siz hızlı biçimde duvara çarpacak işler yapıyorsunuz. Bakın, yasama faaliyetinin nitelikli, şeffaf, katılımcı olması hızlı olmasından çok daha önemlidir. Demokratik bir yasama faaliyeti için hız değil katılımcılık daha büyük önem taşımaktadır. Ancak bakıyoruz ki Plan ve Bütçe Komisyonu tali komisyon olarak bir görüş bildirmemiş ve ona da zaten sorulmamış, o da görüş bildirmemiş. Âdet yerini bulsun, dostlar alışverişte görsün kafasıyla yapılan yasalar, maalesef, bu ülkeye hizmet etmez, edemez ve etmesi de mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 10'uncu maddesine bakarsak yine başka bir sorunla karşı karşıya kaldığımız görülecektir. Maddeyle Reklam Kuruluna haksız uygulamalarına karşı daha hızlı cezalandırma yetkisi verilmek isteniyor. Ancak bu düzenleme, küçük işletmeleri zora sokacak içerikte. Küçük işletmelere "Piyasada size yer yok." denilmek isteniyor. Küçük işletmeleri yok saymak, onları ekonominin dışına itelemek hiç kimseye bir yarar getirmez. Bakın, değerli arkadaşlar, ülkemiz ekonomisinin en önemli parçası küçük işletmelerdir. Bunların korunması, haksız rekabet ve acımasız piyasa koşullarında desteklenmesi özellikle bizim gibi ülkeler için şarttır. Ekonominin bel kemiği olan küçük işletmelerin çeşitli cezalarla haksız yere hedef yapılması ekonomiye daha büyük zarar getirecektir, ekonomiye hiçbir faydası olmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, aslında formül son derece basit, bunun için de uzman olmaya hiç gerek yok: Yandaşlarınızdan affettiğiniz vergileri alın, daha çok kazanandan daha çok vergi alın, bu işi çözersiniz, o zaman küçük işletmelere yüklenmenize gerek kalmaz ama sizin amacınız üzüm yemek değil, küçük işletmeciyi dövmek. Küçük işletmelerin üzerine giderek keseceğiniz cezalarla topladığınız paraların bu ekonomiye hiçbir yararı olmayacaktır. Bu işletmelerin nefesini kesmek ülkeye zarar verir. Siz iktidar olarak çevrenize bir bakarsanız, kime ne ceza kesilmesi gerekiyor, ne kadar vergiden kaçırılıyor, görürsünüz.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, bu yeni teklifte, ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara dair hükümlerin ihlali nedeniyle doğrudan yargı yolu yerine uzlaşma müessesesine başvurulabileceği öngörülüyor. Güya, madde, yargı süreçlerindeki gecikmeye karşı yapılmış bir düzenlemeymiş. İktidar yaptığı düzenlemeyi bizlere bu şekilde savunuyor.
Oysaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda bu yasa teklifiyle aynı ayda görüşülen vergi torba düzenlemesinde vergi uzlaşma mekanizması daraltılırken bu kanun teklifinde uzlaşma yolu baştan getiriliyor. O zaman soruyoruz: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Her zaman olduğu gibi yaptığınız her iş çelişkilerle dolu. Buradan bir kez daha iktidara seslenmek istiyorum: Gelin, bu maddeyi geri çekin.”
(BÜLTEN)