Son zamanlarda Türkiye’de öğrenci yurtlarında meydana gelen asansör kazaları, öğrencilerin artarda intihar haberleri ülke gündemindeki yerini koruyor. Çanakkale Kerime Sultan Erkek Öğrenci Yurdu’nda intihar eden 19 yaşındaki S. T’ın ölümünün ardından ÇOMÜ Yerleşkesinde yer alan bir kız öğrenci yurdunda meydana gelen asansör düşmesi olayı Çanakkale’yi derinden sarstı. İHD’nin çağrısı ile meslek örgütlerinin bir araya geldiği toplantıya katılım sağlayan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Ayşe Güneş, yurtlarda yaşayan problemlere ilişkin gazetemiz Çanakkale OLAY Gazetesi’ne özel açıklamada bulundu. Güneş, “Öğrenciler bu toplumda en önemli kesimi de oluşturuyor, onlar iş sahibi insanlar değil, bakıma muhtaç çocuklar da değil, tam arada yer alıyor ve yetişkinliğe geçiş, meslek kazanma aşamasında her türlü desteklenmesi gereken bir grup çünkü para kazanamazlar ama çocuklar gibi bağımlı ve bütün ihtiyaçlarının karşılanmasını da bekleyemezler” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri haline gelen devlet yurtlarında yetersiz barınma konusuna dair konuşma yapan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Ayşe Güneş; “Genç nesiller bu ülkenin geleceğidir ve ülkemizde okumak için farklı şehirlerden gelip, yurtlarda yaşayan öğrencilerin başına asansör düşmesi tarzında kazaların gelmesi, yurtlarda tek başlarına kalıp çaresizlikten bir gelecek göremedikleri için intihar yolunu seçmeleri ve kötü barınma koşulları, ihtiyaçlarının karşılanmaması hepimizi derinden üzüyor. Asansör kazalarını o kadar sık duymaya başladık ki ülkenin farklı yerlerinde ve çok sık tekrarlanmaya başladı. Burada ciddi bir problem olduğu ortaya çıkıyor ve bu konu bütün ülkedeki aydın kesimleri ilgilendiren önemli bir meseleye işaret ediyor. Bu nedenle İHD’nin çağrısı ile toplandık, TTB ve SES olarak. Fakat özellikle yurt binalarının, öğrencilerin barınma koşullarına uygun olup olmadığı, teknik denetlemelerin yapılıp yapılmadığı, ihmal silsilelerinin, burada yer alan sorumluların ya da sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin, hangi aşamada bu çocukların ölümüne sebep verdiğini biz öğrenmek istiyoruz. TMMOB, Eğitim Sen, Tabip Odası ve İnsanlar Hakları Derneği olarak bu konu ile ilgili bütün meslek kesimlerini genişleterek bu konunun takipçisi olmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Öğrencilerin çok kalabalık odalarda kaldıklarını, yemeklerinden böceklerin çıktığını dile getiren Güneş; “Bunlar birer tesadüf değil, hepsi ihmal sonucu oluşan zincirleme olaylar ama yurtlarda yalnızca problem asansör kazaları da değil, geçtiğimiz günler de bir öğrenci intihar etti. İntiharlar da politik nedenlere bağlanabilir, yalnızca bir kişinin depresyona girmesi, hastalanması, psikolojik problemi gibi ele alınmamalı çünkü bir toplumda herkes eşit koşullar içerisinde olmayabilir ama toplumun ve devletin görevi her bireye, eşit bir yurttaş olarak bu imkanları sağlamaktır. Bu çocuğun hangi aşamada psikolojik desteklerden mahrum bıraktık ya da yaşam koşulları nasıldı. Öğrencilerin, yurtlarda çok kalabalık odalarda kaldıklarını ve devlet yurtlarının yetersiz olduğunu biliyoruz, ev kiraları son derece yüksek ve bu koşullarda barınmak için küçücük odalarda çok sayıda öğrencilerin kaldığını, yemeklerin çok kötü ve sağlıksız olduğunu da öğrendik. Bütün bunlar çok ciddi problemler ve toplumun geniş kesiminde ele alınması gereken konular. Mesela yemeklerin içerisinden böcek çıktığı duyumlarını aldık, keza aynı problem bizim hastanelerimizde de var ne yazık ki ve biz de bu sorunu çözemiyoruz” sözlerini kullandı.
Öğrencilerin bir geçiş sürecinde olduğunu ve bu süreç içerisinde onların kendi başlarına bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Güneş; “Öğrenciler bu toplumda en önemli kesimi de oluşturuyor, onlar iş sahibi insanlar değil, bakıma muhtaç çocuklar da değil, tam arada yer alıyor ve yetişkinliğe geçiş, meslek kazanma aşamasında her türlü desteklenmesi gereken bir grup çünkü para kazanamazlar ama çocuklar gibi bağımlı ve bütün ihtiyaçlarının karşılanmasını da bekleyemezler. Onlar kendi koşullarıyla yapayalnızlar, kendi sorunlarıyla, aileden gelen ve yurtlardan gelen koşullarla yalnız ve baş başa bırakmak, çağdaş bir ülkeye asla yakışmıyor ve ekonomik problemlerin üst düzeyde olduğunu, bunun da depresyona sokmakta ve gelecek kaygısının çok büyük faktörler olduğunu biliyoruz. Hiç kimse dururken, bir genetik hastalığı ya da bipolar gibi uç hastalık olan biyolojik durumlar dışında, intihara meyilli olmanın sosyal, ekonomik koşulların etkisi mevcuttur. Gerekli meslek grupları ile dayanışma içerisinde olacağız, bu konu ile ilgili gerekli adımları atmaya hazırız. Kesinlikle bu işin takipçisi olacağız, bir kazanın daha olmasını engellemek için ve çocukların, çağdaş bir Türkiye’de yaraşır bir şekilde barınma ve yaşama imkanlarının sahip olması için bizler de kamuda duyarlılık oluşturmaya çalışacağız” dedi.(Dilan Kaynak)
