"Gülmen ve Özakça'nın yaşadıkları zulümdür"

261

 Olağan Üstü Hal (OHAL) gerekçesi ile çıkartılan KHK’lar sonrası işlerinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, işlerine geri dönmek için önce Ankara Yüksel Caddesi’nde açlık grevinde başlatmışlardı. Grevlerinin 75’inci gününde Gülmen ve Özakça gözaltına alınarak tutuklandı. Konu ile ilgili olarak Eğitim İş Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu tarafından basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamada Gülmen ve Özakça’nın yaşadıklarının zulüm olduğu belirtilerek çıkartılan tutuklama kararın hukuksuz olduğu belirtildi. 

Gülmen ve Özakça’nın haksız yere işinden alınan binlerce emekçinin sesi olduğu dile getirilen açıklamada; “OHAL’in okları haline gelen KHK’ların açtığı yaralar, iyileşmesi mümkün olmayan hale gelmektedir. Bu zulme karşı ise en ufak bir itiraz, iktidarın hışmına uğramaktadır. Ne yazık ki bunun son örneği, KHK ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça`nın işlerine dönmek için başlattığı mücadele ve karşılaştıkları zulümdür.  Haksız yere mesleğinden edilen binlerce kamu görevlilerinden olan bu iki eğitimcinin, işlerine geri dönmek ve seslerini duyurmak için başlattığı açlık grevi, orantısız ve faşizan bir müdahaleyle karşılaşmıştır. Mahkemece verilen tutuklama kararı da hukuksuz ve dayanaksızdır” denildi. 

“Bize haksızlığa uğrayan bu insanların tarafından bakabilme gayreti düşer”
Açıklamanın devamında eğitimcilerin eylemlerinde kararlı oldukları ve onların tarafından bakabilme gayretinin gösterilmesi gerektiği vurgulanarak; “Bilinmesini isteriz ki, özgürlüğü fiilen elinden alınmamış ve henüz mücadelenin diğer yollarına başvurmaya uygun koşullardaki insanların açlık grevi yapmasına gönlümüz razı değildir. Hele ki bizim canımızı, değerlerimizi hiçe sayan bir hükümete karşı, canımızı öne sürerek bir yaptırımda bulunabilmemiz, ne yazık ki mümkün görünmemektedir. Eğitim-İş olarak, en zor şartlarda bile, aşkı ve kavgayı en güzel anlatan şairin, Nazım’ın dediği gibi ‘Düşmana inat bir gün fazla yaşamak’ gerektiğini düşünüyoruz. Tüm bunlara rağmen, haksızlığa uğrayan bu iki eğitimci, kendi bedenleri üzerinde tasarruf sahibidir ve eylemleri de kendi kararlarıdır. İlerici kamuoyu olarak bizlere, bu kararlarına saygı duymak ve haksızlığa uğrayan bu insanların tarafından bakabilme gayreti düşer” ifadeleri yer aldı. 
 
“Yapılanlar diktatörlüğe yakışacak bir manzaradır”
Hem kendilerinin, hem ona destek verenlerin polis şiddetine maruz kalması bir yana dursun, onlara destek için sosyal medya paylaşımlarında bulunan yurttaşlar dahi hedef haline gelmiştir.75 gündür açlık grevinde bulunan iki insanı, evlerini basarak yaka paça gözaltına almak, sağlıklarından bu kadar olmuşlarken hücrede yerde yatırmak ve sonra tutuklamak, avukatlarını bile kargatulumba şekilde nezarethanelere tıkmak, onlara destek verenleri yaşlı, genç demeden darp etmek, en hafif tabirle ancak diktatörlüklere yakışacak bir manzaradır. Eğitim-İş olarak; bu acı tablonun derhal ortadan kaldırılmasını, iki eğitimciye ve aynı şekilde haksız yere ihraç edilen binlercesine özgürlüklerinin ve mesleklerinin iade edilmesi, onlara destek verenlere uygulanmaya çalışan yaptırımların geri çekilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Tekrar tekrar söylüyoruz: bizim asıl açlığımız adaletedir ve bu açlığı hiçbir zulüm bastıramaz. 
(Seçkin Sağlam)
Paylaş