Gerçekler acıdır…

Eh, tabiî ki kolay değil; müstear isimler ile başlayıp sağa sola saldıran bir ruh hali ile hareket eden bir kişi müstear ismi elinden alınınca biraz ne yapacağını şaşırır, olsa gerek!
İlk zamanlardaki şaşkınlık sonrasında, bir çarpıtma sevdası ile yeniden bir çıkış hali yaşar mı ,bunu konunun uzmanlarına danışacağım.

409
Bu notu düştükten sonra şimdi gelelim; yumuşak koyun, ahır hikâyesine.
 
Biga, Ağaköyde öğrencilerin yaşamış olduğu barınma sorununu haber yapmıştık.
Palabıyık Hoca karışık bir ruh hali içersinde üstüne alınarak vermiş veriştirmiş gazetemize.
Yandaşlığımızdan tutun, kendisiyle uğraştığımıza kadar yazmış durmuş.
Telaş yok, stres yok, sayın Palabıyık.
Biraz mantıklı olun, her şeyi net olarak algılayabilirsiniz.
Bizler olgulardan hareket ederek, gerçekleri yazarız.
 
Bakın ne yazmışız; Ağaköydeki barınma sorununa ilişkin,sayın Palabıyık hoca. Kırmızı görmüş boğalar gibi neden kızdınız bu kadar.
 
“Ağaköy’de inek damları öğrenci evi oldu
ÇOMÜ Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi yerleşim yeri olan Biga Ağaköy’de inek damları öğrenci evine dönüştü. Köyde sayıları giderek artan dam evler büyük bir ekonomi yaratmış durumda. BİİBF’nin beş yine yakın öğrencisinden, yaklaşık bine yakının bulunduğu Ağaköy’de filmlere konu olabilecek bir yaşam sürüyor. Her türlü kontrolden uzak, sağlıksız koşullarda barınmaya çalışan öğrenciler her yerde olduğu gibi burada da sadece gelir kaynağı olarak görülüyor”
 
Yazının devamını http://www.canakkaleolay.com/details.asp?id=78783 linkinden okuyucularımızın okumasını özellik ile öneriyorum.
 
Gazetemize saldırı malzemesi haline getirdiği haber bazında Palabıyık Hoca’nın ruh halini daha iyi anlayacaksınız.
 
Gazetemizin yazmış olduğu bu durum gerçek olmamış olsa; yazdıklarınız bir anlam kazanacak, ama siz de söylüyorsunuz burada böyle bir sorun yaşanmaktadır, hocam.
 
Gazetemiz bu konuyu ta başından beri dile getirdi.
Yetkilileri göreve davet etti.
Ama siz gazetemizi takip etmediğiniz için bu olayı bütünlüklü bir şekilde kavrayamayıp, gözden kaçırmışsınız.
Zaten gazetemiz hakkında yaptığınız “hemen her gün hafta bana (fikirlerime değil) vuruyor” değerlendirmesi ile gazetemizin takibi konusundaki performansınız belli.
 
Sayın Palabıyık, biz gazetecilik yapıyoruz.
Haber konusu olan her şey bizim için değerlidir.
Kimse için özel bir program ile hareket etmeyiz.
Siz de bizim için Ahmet Mehmet kadar gündemsiniz, işte bunun için bu konuda da objektif bir değerlendirme içersinde değilsiniz.
 
Fakültenizdeki istatistik hocalarınız gazetemizin bu performansını ortaya çıkarabilirler.
Böylece sübjektif değerlendirmelerden de kurtulmuş,özellik ile sizin bir bilim adamı olmanıza uygun doğru zeminde tartışacağımız kabul edilebilir bir seviyeyi yaratmış oluruz.
Yoksa sübjektif ön yargılar ile birbirimizi itham etmenin anlamı yok.
 
Bunun ötesinde sizinde içinde bulunduğunuz ekibin son günlerde çarpıtma temelinde bir kışkırtma ve ayrıştırma çabalarına tanıklık etmekteyiz.
 
Bu yazınızda olduğu gibi yazılanlar farklılaştırılarak biraz da içine kışkırtma ve saldırı figürleri katılarak geliştirilen çabanın yoğunlaşması özellik ile dikkatimi çekiyor. Böyle olunca bende çok doğal olarak bunlara cevap vermek durumundayım.  Şimdi yaptığım gibi.
 
Ama sizi özellik ile takdir ediyorum; sizin de ifade ettiğiniz gibi gazetemize cevap yetiştirmek için gecelerinizi harcadığınızı öğrenmiş bulunuyorum.
 
Gündüzleri idarecilik yaptığınızı akşamları makaleler yazdığınızı geceleri ise bizlere cevap yetiştirdiğinizi belirtmişsiniz.
 
İsterseniz şafak vakti de bir düşünün; “ben dün ne yaptım, bugün ne yapmalıyım” diye, böylece yaşamınıza daha bir nitelik kazandırırsınız, sadece cevap vermiş olmak için bunca polemikler ile harcadığınız zamanlarınızı daha verimli kullanmak konusunda bir adım atabilirsiniz.
 
Bir de şu yandaşlık işi var.
Onu da bir anlatayım.
 
Gazeteciliğin temel ilkelerinden biri tarafsızlık değil, bağımsızlıktır.
Bu benim yaptığım bir tespit değil.
Bunu da belirteyim ki; artık çarpıtma hallerinden bıktım.
Şimdi hemen “tetikçi ve kalkan “ siteler açar ağzını, bak zaten dememiş miydik; bunlar zaten taraflı derler.
 
Son yapılan 64. Yerel Gazetecilik ve Meslek İçi Eğitim Seminerinde TGC Başkanı Orhan Erinç bu konuyu “ Medya tarafsız değil, bağımsız olmalı” şeklinde dile getirmiştir.
 
Bu kapsamda bizim yandaşlığımız; emekten, insan haklarından, demokrasiden, özgürlüklerden, bağımsızlıktan, mağdurdan, yaşamdan, çevreden, barıştan, bilimden, eşit adil hakça bir gelir dağılımı ile bütünleşmiş sosyal devletten yanadır.
 
Bu değerlerimiz itibarıyla sizler ile farklılıklar içersinde isek; bu bizim için ilkelerimize bağlılığın bir ifadesidir.
 
Ama şunu da özellik ile belirtirim.
Her ne kadar sizinle farklı düşünsek de, farklılar ile birlikte yaşama gerçeği bizim için temeldir.
Hiç bir zaman ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir tutum içersinde olmayız.
Fakat bu günlerde çok tehlikeli bir farklılaştırma ve ayrıştırma tavrı içersinde olan tehlikeli bir girişimin varlığına tanık olmaktayız.
“Şu sokakta hayat var” meselesi.
Önce birileri buradaki esnafı rahatsız etmeye başladı.
Şimdide yayınlar yapılmaya, yazılar yazılmaya geçildi.
 
Nedir sorun?
Burasının bir meyhaneler sokağı olması mı?
Herkesin hayatı kendine, herkesi rahat bırakın.
Çok tehlikeli hareketler bunlar…
Paylaş