Eski ANAP'lılar "Hayır" diyor

785

 12 Eylül sonrasının önemli siyasi partilerinden biri olan, iktidarlarda tek başına ve koalisyon ortağı olarak yer alan ve Türkiye siyasi tarihine ismini yazdıran ANAP’ın kentteki yöneticileri ve seçilmişleri referandum süreci ile ilgili olarak bir araya geldi. Başbakan eski Yardımcısı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yanısıra ANAP eski il ve ilçe başkanları da toplantıya katıldı. Toplantıda eski ANAP İl Başkanları İsmet Muhtaroğlu ve Yaşar Demircan, eski ANAP Yenice İlçe Başkanları Ceyhan Şener ve Hikmet Taş, Çan İlçe Başkanı Mehmet Tülek, Bayramiç İlçe Başkanı Ahmet Çakıroğlu, Gelibolu İlçe Başkanı Ahmet Şenyürek, Biga İlçe Başkanı İbrahim Aydın ve Şenol Çakıroğlu, Ezine İlçe Başkanı Alattin Ceyhan, Ayvacık İlçe Başkanı Fahmi Uysal, Merkez İlçe Başkanı Ahmet Koyuncu, Geyikli Belde Başkanı Mehmet Kaya, Küçükkuyu Belde Başkanı Vedat Soydaş, Kumkale Belde Başkanı Halit Göçen, Yenie Eski Belde Başkanı Ekrem Demiraslan, Geyikli Eski Belediye Başkanı Adnan Öztürk, Lapseki İlçe Başkanı İsmail Koltuk ve Alaattin Tuncay ile Eceabat Belediye Başkanı Adem Ejder ve Demokrat Parti Ezine İlçe Başkanı Zühtü Erdil`in yer aldığı toplantıda ülkedeki son siyasi gelişmeler ve referandum değerlendirildi. Toplantının ardından basın ile buluşuldu. Toplantının detaylarını basın mensupları ile paylaşan Ersümer, referandum kapsamında değerlendirmelerde bulunduklarını belirtti. Ersümer; "Türkiye`de vatandaşların içinde yaşadığı şartlar referandum tercihlerini etkilemiş vaziyete. Yaptığımız toplantıda referanduma parti cephesinden bakıştan ziyade, insanların içinde yaşadığı şartlara göre referandumdaki `evet` ve `hayır` oylarının etkilendiğini tespit ettik. Tek adamlık hakimiyetinin olacağına dair endişeler var. Bu durumun Türkiye`de yaşanmış rejimdeki özgürlüklere, demokrasiye ve bundan sonraki hayatımıza etkin olacağına dair endişeler var. Hayır diyeceğini söyleyenler bu noktada yoğunlaşıyor" dedi. 

 
 
"Görülüyor ki bu anayasa değişikliğinde bu teminatlar yok"
Anayasa değişikliğini madde madde incelediğini dile getiren Ersümer, duyulan en önemli endişenin kuvvetler ayrılığı konusunda yoğunlaştığının görüldüğünü belirtti. Çağdaş  demokrasilerde yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı olması gerektiğini ifade eden Ersümer; "Bunun birleştiği noktalarda da yasal teminatların olması lazım. Görülüyor ki bu anayasa değişikliğinde bu teminatlar yok" dedi. Ersümer; "Yasamanın ve yargının tek elde toplanmasını engellenilebilmesi için yapılması gereken yasal, teminat diye bahsettiğim siyasi partiler kanunu ve seçim kanunlarıdır. Eğer siz hala lider sultasının devam ettiği, genel başkanların milletvekili listelerini akşam oturup yazdıkları bir aday tespiti sistemiyle giderseniz, işte hem orada yasamadaki güç hem yargıdaki güç tehlikeye girer. Siz hala yüzde 10 seçim barajını muhafaza ederek bu referanduma giderseniz tabi ki temsildeki adaleti sağlayamazsınız. Tabi ki önemli bir çoğunluğun mecliste temsil edilememesi sonucuyla karşılaşırsınız; durum böyle olunca da yasamadaki tek eli güçlendirmiş olursunuz. Yüksek Hakimler Kurulu`nun oluşumuna bakıyorsunuz, Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilecek belli bir üye sayısı, yasama tarafından seçilecek belli bir üye sayısı var. 15 kişinin 13`ünü tek elin seçme imkanını sağlıyorsunuz. Bu iddialar çeşitli cepheden, çeşitli şekillerde dile getirildi. Benim olaya bakış açım teknik sayıların değerlendirilmesinden ziyade neler yapılmalıydı da buna hepimiz gönül rahatlığıyla bravo diyerek destekleseydik... Mesela siyasi partiler kanunu değiştirilecekti, lider sultası önlenecekti, dar bölge seçim sistemi getirilecekti, seçilen milletvekillerinin vatandaşla bağının kopmayacağı, seçilen milletvekilinin genel başkana tabi olmayacağı bir seçim sistemi getirilecekti... Barajların kaldırılması da bunlar içinde önemli tedbirdir" dedi. 
 
 
"Çanakkale yüzde 60 ile hayır diyecek"
 Ersümer konuşmasının devamında Çanakkale`de yüzde 60 çoğunlukta `hayır` oyu beklediğini dile getirdi. Ersümer; "Değişiklikler yaparak bu teklif gelseydi, benim hem yasama bakımından duyduğum endişelerin hem de yargı bakımından duyduğum endişelerin temeli kalmazdı. Bu endişelerin dile getirilmesi bilinmeyen bir şey değildi. Herkes baktığı zaman bunu görebiliyordu ve bu endişeler yüksek sesle hem Anayasa Komisyonu`nda dile getirildi hem de mecliste dile getirildi. Anlaşılıyor ki `biz bunu böyle istiyoruz` diyorlar. `Biz bu tarzda bir uygulama yapmak istiyoruz` deniliyor. Eğer `evet` çıkarsa bunun sonuçlarını göreceğiz. Evet diyenlerin bu düzenin bozulmasından yana endişe duyacak insanların olduğu söyleniyor. Evet diyenlerin genelde kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımız olduğu söyleniyor. Çanakkale herhalde yüzde 60 ile bir hayır diyecek. Ama bizim konuştuğumuz iş Çanakkale`yi kapsamıyor. Türkiye`de referandumun olası sonuçlarını konuşuyoruz" dedi
 
 
"Hiç bir çağdaş demokraside bu güçler bir elde toplanmıyor"
Bir diğer önemli hususun yargıyla ilgili yapılacak olan uygulamalar olduğunu belirten Ersümer; "Biz 2010`da bir referandum yaptık. 2010 referandumunda ana gaye `yargıyı bağımsızlaştırıyoruz, yargı kendi mensuplarını, kendi sandığına koyup seçecek; yargı bu seçimle gelen insanlar tarafından yönetilecek, siyasi iktidarın yargıya müdahalesi engellenecek` dendi. `Evet` çıktı Türkiye`de. Yapılan uygulamaya bakın, 5 bine yakın yargı mensubu görevden alındı. Yarın kaç tanesi görevden alınır bilmiyoruz. O referandumda vatandaşımızın gözüne sıcak gelen `yargı bağımsızlaştı, kendilerini seçecekler, kendi seçtikleri yargıyı yönetecekler` sisteminin sonunda Türkiye`nin geldiği nokta budur. Böyle bir yetkinin bir elde toplanmasının sonuçlarının ne olacağını  tahmin edemiyoruz. Kuvvetler ayrılığı noktasında düşülecek bu sonuç yani yasama, yargı ve yürütmenin bir elde toplanmasının ortaya çıkaracağı sonucu ben demokrasiyle bağdaştıramıyorum. Hiç bir çağdaş demokraside bu güçler bir elde toplanmıyor" dedi. 
 
 
“Hesap verilemez bir demokrasi anlayışı olamaz” 
Ersümer; "Benim önceden bir teklifim vardı, demiştim ki `iki meclis olsun`. Madem 600`e çıkıyor milletvekili sayısı, bunu ikiye bölelim. 300`ü meclis olsun, 300`ü senato olsun. Özgürlüklerin yaşandığı ülkelerde senatolar kontrol için var. Ana kaide yetki kullanan herkesin, kullandığı bu yetkinin hesabını vermesidir. Herkesin hesap sorulabilir olması gerekir. 80 milyon adına ben bir yetki kullandıysam; nasıl ben Yüce Divan`a gidip verdim hesabını, herkes verebilmelidir. Hesap verilemez bir demokrasi, yetkilerin kullanılıp sorumsuzluğun olacağı bir rejimin adı zaten demokrasi olamaz" dedi. 
 
 
Evet çıkarsa nasıl bir Türkiye?
Kendisine yöneltilen "Evet çıkarsa nasıl bir Türkiye?” sorusuna Ersümer; "Her seçimin, her referandumun sonuçları olur. 80 milyonluk bir ülkede vatandaşa bir tercih sunacaksınız, `evet` çıkarsa da sonuçları olacaktır `hayır` çıkarsa da sonuçları olacaktır. Evet çıkarsa ne olacağı zaten bu referanduma gidiş sebebinden belli. Nedir o gidiş sebebi? Sayın Bahçeli baktı ki Sayın Cumhurbaşkanı fiilen yetkiler kullanıyor. Bu kullanılan yetkilerin yasal dayanakları yok. Çıktı `biz bu yetki kullanımını meşru hale getirelim, onun için bir referandum yapalım` dedi. AKP`de buna `evet` dedi. Biz referanduma böyle geldik. Bütün herkes biliyor ve söylüyor ki Türkiye`de yasal dayanağı olmayan bir yetki kullanımı var. O zaman denecek ki `bu yetki kullanımın yasal bir dayanağı vardır`... Evet sonucunun geleceği nokta bu. Ondan sonrası önemli. Bu mevcut yetkilerin kullanılış şekli, bu yetkilerin kullanımında uyulacak usuller, yollar, yöntemler ki bunların hepsinin ayrı ayrı sonuçları olacaktır. Bu yetkilerin nelere kadir olduğunu görüyorum ama nasıl kullanacağını bilmiyorum" şeklinde cevap verdi. 
 
Hayır çıkarsa nasıl bir Türkiye?
"Hayır çıkarsa nasıl bir Türkiye?" sorusuna ise Ersümer; "Hayır çıkarsa mutlaka sonuçları olacaktır. Biz 1989 referandumundan sonra `vatandaş bizi ikaz etti, biz dersimizi aldık`. Öyle geçiştirdik işi. Ondan sonra 89 seçimine gittik. O değerlendirme Anavatan Partisi`nin sonunu getirdi. 1989`daki bizim oy düşüşümüzü 1991 seçiminde yerine koyamadık. Ondan sonra hiç bir zaman da koyamadık. Mutlaka hayır`ın sonuçları olacaktır. 1987 referandumunu hatırlayalım. Konusu `eski siyasetçilere siyaset izni verilsin mi verilmesin mi?` idi. Verilmesi çok doğal bir şeydi, böyle bir iznin verilmemesini savunmak zor bir şeydi. O zaman Çanakkale`de `hayır` çıkmıştı. Trakya ve Marmara`da tek `hayır` diyen il Çanakkale olmuştu. Yalnız rahmetli Özal daha sandıklar açılmadan, beni aradı; `ne çıkacak? ne olabilir? ne yapabiliriz?` diye... Bütün Türkiye`yi aradı. Sandıklar açılmadan erken seçim kararı aldı. O zaman ki mantık şuydu; erken seçimde hayır ile evet oyları yakın çıkıyordu, hayır oylarını biz Anavatan`a devşiririz diye girdik erken seçime ve o gerçekten o seçimde eski oyumuzu arttırarak ciddi bir oy aldık" diye cevap verdi. 

"Hayır çıkarsa benim kişisel tahminim Türkiye hızlı bir şekilde erken seçime gider"
Referandumda çoğunlukta `hayır` oyu çıkar ise Türkiye`nin erken seçime gideceğini düşündüğünü belirten Ersümer, konuşmasında şunları söyledi; "Türkiye`de hiç kimse rahat değil. Ne hayırcılar rahat ne evetçiler rahat. Çalışmalar, talimatlar, vatandaşın olaya yaklaşımı... Hem AKP`nin içinde hayır diyecekler var. MHP`liler içinde zaten büyük bir kısmı hayır diyor. Güneydoğu`daki oyların nasıl tecelli edeceğini bilemiyoruz ama Güneydoğu ile temasta olan arkadaşlar var, orada da hayır oylarının hakim olacağına dair kanaatler oluşmuş vaziyette. Neticede hayır çıkarsa benim kişisel tahminim Türkiye hızlı bir şekilde erken seçime gider. Bir başka sebebi daha var erken seçime gidilmesi gerektiğinin, empati yaparak konuşuyorum; Türkiye`de ekonomi iyiye gitmiyor... Türkiye`de ekonomi konusunda ciddi tedbirler alınması gerekiyor. Hiç bir iktidar seçimden önce acı tedbirler alıp seçime gitmek istemez. Eğer hayır çıkarsa, ekonomik tedbirleri almak bakımından erken seçime gidilir. İnşallah Türkiye eskisinden daha iyi olur" dedi.

"Türkiye artık bu siyasi yapıyla yürümez"
Ersümer; "Evet de çıksa hayır da çıksa, erken seçim olsa da olmasa da Türkiye artık bu siyasi yapıyla yürümez. Türkiye`de iki parti olsun tamam ama işte temsilde adalet olacak, çoğunluk yerine çoğulculuk olacak, dediğim gibi siyasi partiler kanunu değişecek, seçim kanunları değişecek, başkanlık sistemi diyoruz ama `altı kaval üstü şişhane olmaz`... Eğer siz emniyet müdürünüzü, hakiminizi de seçimle getirebiliyorsanız tabi ki o zaman temsilin, yetkinin tabana dağıtıldığı bir sistem getirirsiniz. Bunların hepsi bir arada olmuyorsa bu yapı yürümez" dedi. 

"Yalnızlaşan bir Türkiye var"
Ersümer konuşmasının devamında; "Yalnızlaşan bir Türkiye var. Amerika`da bir kuruluş olan Freedom House, `Türkiye özgürlüklerin en fazla gerilediği ülkeler arasında` diye bir rapor tutuyor, altında da anlatıyor. Avrupa Birliği ilerleme raporuna bakıyorsunuz. İlerleme raporunda mevcut iktidarın haklı haksız alkışlandığı, her yapılanın övündüğü raporlar da var;  `Yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve diğer demokratik standartlarda geriye gidiş var` diyor. Bunlar yeter mi Türkiye`nin durumunu tespit etmeye? Bence yetmez. Ekonomik durumlar da var. Biz Türkiye`nin şartlarının bu manada iyi gittiğini söyleyemiyoruz" dedi.   
(Atakan Alkış)
Paylaş