CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Avukat Muharrem Erkek, yasalaşan infaz paketini AYM’ye neden götüreceklerini Sözcü Gazetesi’nden Başak Kaya’ya açıkladı. Sözcü Gazetesi’ne yönelik davaya da değinen Erkek, “Sözcü yargılandıkça buradan adalet çıkmaz” dedi. “Uzun tutukluluk ve yargılamaların cezaya dönüştüğü bir ortamdan adalet çıkmaz” dedi. Erkek, “Tweet attığı, eleştiride bulunduğu için içeride olanlar hapiste kalmaya devam edecek, ama rüşvetten 6 yıl ceza almış biri üç yıl denetimli serbestlik infaz rejimiyle bir gün bile cezaevinde kalmayacak. On yıl ceza alan bir kişi iki yıl yattıysa derhal tahliye olacak. Kadına şiddet ya da çocuğa taciz, kelime oyunlarıyla infaz paketinde bulundurdular. Bu kişiler belki dışarı çıkar, ama bu paketten adalet çıkmaz. Daha kötüsü, Barış Pehlivan ve Terkoğlu`nun tahliye olasılığı kalmasın diye gecenin üçünde önerge verdiler. Avrupa`da her 100 bin insandan ortalama 100`ü cezaevinde. Bizde ise 100 bin kişiden 350`si hapiste” dedi.
“İntikam” vurgusu…
Erkek açıklamasında; “Sözcü Gazetesi davası, Barışlar, Murat Ağırel, Osman Kavala`nın tutuklulukları hukukla değil, intikamla açıklanır. Burada bir intikam var, buna göre hareket ediliyor ve yargı silah olarak kullanılıyor. İntikam, kan davası gibi kavramlar hukuk devletine değil, kabile dönemlerine aittir. Her gün onlarca mail, telefon, mesaj alıyoruz. Eminim iktidar partisi mensuplarına gelenler daha çoktur. Niye? Çünkü getirdikleri paket, kamuoyu vicdanında tam anlamıyla yer bulmuyor, adaleti tecelli ettirmiyor ve yurttaşlarımız bundan rahatsız. Ömer Hayyam`ın çok güzel bir sözü vardır. ‘Adalet, kainatın ruhudur.` İşte bu pakette adaletin ruhu yok. Bir infaz paketi getiriliyor. Salgın gibi bir olumsuzluk da varken paketin temel amacı ceza yargılamasına dair yasalarda iyileştirici düzenlemeler yapmak, salgın sürecinde cezaevlerinde kalan kişi sayısını olabildiğince en aza indirmek ve bunu da yeni mağduriyet yaratmayacak biçimde gerçekleştirmek. Çünkü ülkemizde 268`i kapalı, 83`ü açık, 4`ü çocuk olmak üzere toplam 355 cezaevi var ve bu cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak toplam 300 bin insan kalıyor. İktidar bizi yine şaşırtmadı. Teklif hazırlanırken, her zamanki iktidar ile karşı karşıyaydık. ‘Tek adam bilir, biz yaptık oldu` anlayışı ile teklif geçti” dedi.
“Her muhalife ‘terörist’ derseniz, adalet olur mu?”
“Salgın dünyada tüm ayrımların kenara konulmasına neden oldu” diyen Erkek, “İktidarlar süreçten dersler çıkardı. Bunun olmadığı yegane ülkelerden biri de Türkiye. Şaşırmadık. İktidar, salgını fırsata çevirmek istiyor. Siz demokrasiyi geliştirmek yerine baskıyı artırırsanız, tek adamın keyfine göre, her muhalife terörist derseniz, fikrini açıklayanları, gazetecileri mesleklerini yaptıkları için tutuklarsanız adalet olur mu? İşte asıl sorunumuz adalet, devletin ve hayatın temeli olan adalet. Adalet çürüdüğü ve yok olduğu zaman huzur da yok, mutluluk da yok, aş, iş, ekmek de yok. Salgın nedeniyle cezaevlerindeki hükümlü sayısını adil ve yeni mağduriyet doğurmayacak biçimde azaltma yoluna gidilebilir. Peki, bundan neden tutuklular yararlanmıyor? Corona salgını nedeniyle hükümlülerin lehine yapılan düzenlemeler, belli suçları dışarıda tutmak kaydıyla, tutuklular için neden getirilmedi?” değerlendirmelerinde bulundu.
(Seçkin Sağlam)