havadurum

Engin: Rüzgara göre değil, doğrularla…

“Kendime başkalarını örnek almam. Benim hayatım benim kararımdır. Zamanımı kendime veya işe ait olarak asla ayırmadım. İş hayatı 24 saatlik bir süreçtir. Bu aidiyetiniz varsa o sizin işinizdir. Bunu hissetmediğiniz gün orada işiniz yoktur” diyen Engin, Çanakkale’nin her alanda başarılı olacağına inanıyor.

585
 
OLAY:Mayıs ayında ÇTSO’da yeni organ seçimleri yapılacak. Yönetime yeniden talip misiniz? Nasıl bakıyorsunuz önümüzdeki ÇTSO seçim sürecine?
Engin: Çanakkale Ticaret Sanayi Odası beş bin üyesi olan bir kurum. Üyelerimizin ekonomik faaliyetleri, Çanakkale ekonomisine hayat veriyor. Odamızın bu büyük potansiyelini faaliyetlerimizle Çanakkale’ye yansıtmak çabasında olduk. Oda yönetimi olarak üyelerimizden yönelen talep ve önerileri kendimize görev edinerek çalıştık. Her zaman ifade ettiğim gibi taşıdığım sıfat ne olursa olsun ben hizmetin her mevkide yürütülebileceğine inanıyorum. Zira hizmet; sağlam prensiplerin varlığı ile görev ve sorumluluk bilincinin doğal sonucudur, asla mevkilere endeksli değildir. Üyelerimiz bize ne sıfatla, ne görev verirse biz onun gereğini yaparız. Beş bin değerli üyesi olan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın yönetim organları seçiminde dileğim; geniş bir katılımla oda üyelerinin gerçek iradesinin ortaya konmasıdır. Herkes ortaya çıkan iradeye saygı duymalıdır. Önemli olan seçim sonrası Çanakkale’ye birlik ve beraberlik içinde hizmet edebilmektir.
 
OLAY:Nasıl bir Çanakkale arzuluyorsunuz, bu konuda Çanakkale’nin dezavantajları ve avantajları sizce neler. Hayal ettiğiniz Çanakkale kapsamında neler söyleyebilirsiniz?
Engin: İki kıta, iki deniz, iki iklim. Çanakkale Boğazı, 671 km sahil şeridi. Marmara ve Ege’nin coğrafyası. Bereketli ovaları, ormanları, insanları. Derin bir tarih, bu ülkenin kuruluşuna önsöz olmuş kahramanlık destanı. Turizmde Antalya’dan yüksek potansiyele, ticarette İstanbul’un konumuna sahibiz. Ancak ekonomiye kazandırılmayan avantajın yaşamımıza katkısı olmaz.
 
Çanakkale coğrafik konumu nedeniyle çok rüzgar alan bir şehir. Ancak rüzgara göre konum almak beceri sayılmamalı yerine göre doğruya ulaşmak adına rüzgara karşı durup mücadele etmek gerek. Rüzgara göre söyleminiz ve eyleminiz değişir ise bu istikrarsızlık demektir.
 
Bu durum ciddi yatırımcılar için son derece güvensiz bir ortam yaratır. Çanakkale’de düşünülüp gerçekleştirilememiş bir çok yatırım var ise; demek ki bu yönden durup kendimizi baştan gözden geçirmemiz gerekiyor.
 
Günümüzde Çanakkale 3-4 üniversiteye ev sahibi olmalı. Şehir merkezine Kruvaziyer gemileri yanaşmalı, yat limanı olmalı. Turizmde bir milyondan fazla turist ağırlamalı. Kongre, fuar turizmine açılmalı. Troya, Apollon Sminteion, Parion, Assos, Alexandra Troya ören yerleri, Truva Müzesi, kent içi aktiviteleri ile sektörde heyecan verici bir destinasyon olmalı.
 
Planlı bir şekilde endüstri ve serbest ticaret bölgesine, demiryolu ulaşımına, konteynır limanına, boğaz köprüsüne, otoyollara, uluslararası hava uçuşlarına sahip olmalı.
 
Gerek tarıma dayalı sanayide, gerek tekno sanayide ülkemizin ihracatında önde gelen bir kenti olmalı. İstanbul, İzmir ekseninde ticaret ve lojistik olarak Türkiye’nin batıya yeni açılımı Çanakkale olmalı.
Çanakkale rüzgara teslim olmamalı!
 
 
OLAY:Önemli bir meslek örgütünün başkanı olarak Çanakkale’nin insan kaynaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz, duyarlı mı , duyarlı gibi gözüken ama boş vermiş bir havada mı? Bu tespitinize bağlı olarak Çanakkale’nin birlikte iş yapma kültürü konusunda neler söylemek istersiniz?
Engin: Eğitimli insan kaynaklarında ülkemizde 3. sıradayız. Çanakkale’nin belki de en önemli potansiyeli nitelikli insan gücü. Ancak bu potansiyelin işleneceği yeterli iş sahası yok. Sanayide, turizmde, ticarette iş alanları yaratmalıyız. Kültür ise ekonomik üretim süreçlerinin sonucudur. Ekonomisi güçlü ülkelerin kültürel gelişimleri de güçlü olmaktadır. Kentler için de aynı durum söz konusu. Çanakkale’de sermayenin ve refahın tabana yayılma süreci geliştikçe kültürel gelişim ve birlikte iş yapma kültürü de gelişecektir.
 
OLAY:Yat Limanı, çarşı planı, konularında süreç nasıl işliyor? Bundan sonrası ne olacak?
Engin: Yat Limanı konusunda süreci bütün kamuoyu ile paylaştık. Biz üstümüze düşeni yaptık. Belediyemiz projelendirdiğimiz alanda Yat Limanının yapılmasına olur verirse gerekeni yaparız.
Çarşı projesi son aşamasında. Pilot bir bölgede uygulama için mülk sahiplerinin onaylarına başvuruluyor. Mülk sahipleri onay verirse proje o bölgede uygulanacak. Sonrasında ise Çarşı caddesinde üyelerimizden gelecek talebe göre şekillenecek.
 
OLAY:Bölgemizde Kazdağları’nda altın arama çalışmaları ve yoğun termik santral kurulum çalışmaları söz konusu. Son yıllarda bölgemizdeki bu yığılmadan ÇTSO başkanı olarak kaygılanıyor musunuz?
Engin: Türkiye, Avrupa Birliği uyum yasaları yolunda önemli mesafeler aldı. Hatta ulusal hassasiyetimize paralel olarak yasa ve yönetmeliklerimizde “AB kriterlerinin ötesinde düzenleme ve uygulamalar” yer almaktadır. Yeni yapılacak bütün yatırımlar bu yasa ve yönetmeliklere tabi olmak durumunda. Çevre yasası ve yönetmeliklerimiz bugün ABD’den bile ileri hükümler taşıyor. Kyoto protokolü, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği düzeyinde bir çok uluslararası sözleşmeye imza koymuş bir ülkeyiz. Ülkemizin yasa ve yönetmeliklerine uygun olarak gerçekleştirilen yatırımlardan kaygı duyulmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak yasal mevzuatı hiçe sayacak ve Çanakkale’nin geleceğine zarar verecek yatırımları da asla tasvip etmeyiz.
 
OLAY:Çanakkale’nin yönetim kademelerindeki eşgüdüm ve işbirliğini yeterli görüyor musunuz?
Engin: Çanakkale için hep daha iyisini, daha fazlasını istiyoruz. Yönetim kademelerinde özellikle sayın Valimiz Güngör Azim Tuna’nın önderliğinde giderek artan bir işbirliği var. Bu gayrete bütün kurumların destek vermesini, katkı sunmasını isterim.
 
OLAY:Çanakkale iş dünyasına deneyimli bir yönetici olarak önerileriniz nelerdir?
Engin: İş yapmak risk almaktır. Ter akıtmaktır. Üretmek, ülkeye artı değer katmaktır. Çanakkale iş dünyası ise belirgin bir gelişim ve atılım içinde. İnsanlara işlerinde öneri sunmayı doğru bulmuyorum. Hangi ölçekte olursa olsun iş yapan her insana saygı duyuyorum.
 
OLAY:Aynı zamanda Türkiye’nin 7 milyarlık ciroya sahip İçdaş şirketler grubunun yöneticisisiniz. Böylesi bir sorumluluk nasıl bir duygu. Bir daha dünyaya gelseniz yine böyle bir büyük bir kuruluşta yönetici olmayı isterdim der misiniz? Aynı zamanda İçdaş grubunun genel müdürü olarak yeni yatırımlar, planlamalar konusunda neler söyleyeceksiniz?
Engin: Önemli olan dünyaya yeniden gelmek değil, geride ne bıraktığımızdır. İçdaş ailesi olarak bütün çalışma ve planlamalarımızı bu anlayışla gerçekleştiren bir ekibin parçasıyım. Hep yaptıklarımız az, yapacaklarımız için ise zamanımız çok az olarak düşünen bir yapıdayız. Bu yapı heyecanımızı ve sorumluluğumuzu diri tutmaktadır.
 
OLAY:Zamanınızın önemli bir bölümünü iş ile geçiriyorsunuz. Bir de buna ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanlığı eklenince özel yaşamınıza zaman ayırabiliyor musunuz? Günümüzde profesyonel yöneticiler artık iş için ayırdıkları zamanlarını daha aza indirip özel yaşamlarındaki faaliyetleri, hobileri, ilgi alanları konusuna daha çok zaman ayırmaya çalışıyorlar. Bülend Engin böyle bir planlama yapabilecek mi?
Engin: Kendime başkalarını örnek almam. Benim hayatım benim kararımdır. Zamanımı kendime veya işe ait olarak asla ayırmadım. İş hayatı 24 saatlik bir süreçtir. Bu aidiyetiniz varsa o sizin işinizdir. Bunu hissetmediğiniz gün orada işiniz yoktur.
 
OLAY:Kendiniz için ayırdığınız, ayıracağınız zamanı nasıl değerlendiriyorsunuz veya değerlendirmek istersiniz?
Engin:Dediğim gibi benim yapım bu. Enerji ve zamanın ortak özelliği ikisinin de depolanamaması. Zaman ve enerji üretmek için vardır. Çalışmak var olma sebebimizdir. Bu enerjiye sahipseniz çalışacaksınız.
Paylaş