EMEP "Krize, şiddete, eşitsizliğe karşı gücümüz birliğimiz!"

1320

 8 Mart 1857 tarihinde Amerika New York’ta ‘eşit işe eşit ücret’ diyen 129 kadın, yaşamını yitirmişti. Emek Partisi (EMEP) Çanakkale İl Başkanlığı tarafından, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü`nde eşitlik, adalet, özgürlük, emek, barış ve dayanışma vurgusu kapsamında basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına Emek Gençliği üyesi Melike Güneş de katıldı. EMEP Üyesi Damla Yeltekin, yaptığı açıklamada, vatandaşların 8 Mart Cuma günü, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle alanlara davet etti. Sözlerine 8 Mart’ın 162’nci yıldönümünde Amerika New York’ta dokuma fabrikalarında greve giden ve fabrikaya kilitlendikten sonra yanarak can veren kadınları anarak başlayan Yeltekin; “Geçen onlarca yılın ardından kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesinde elde edilen kazanımları korumak ve yeni haklar elde etmek için sesini yükseltmeye devam ediyor. Kadınların erkeklerle eşit yaşayamayacağı fıtrattan gibi gösterilmeye çalışılıyor” ifadelerini kullandı. Yaptığı açıklamada, ekonomik krize de değinen Yeltekin; “Yok denilen, yarı yarıya düştü ya da hissedilmiyor denilen enflasyon oranları, kendini oldukça belirgin biçimde, temel gıda maddelerine ve faturalara gelen zamlarda gösteriyor. İktidar, kapitalizmin yarattığı krizin yükünü yoksul emekçi ailelere en çok da kadının sırtına yüklüyor. Kriz var diyenler önce darbeci, terörist oldu. Sonra kriz dış güçlerin oyunu oldu” dedi. Yeltekin; “Krize, şiddete ve eşitsizliğe karşı gücümüzü, birliğimizi 8 Mart Cuma günü saat 17:30’da Eski Salı Pazarı önünde başlayacak olan mitingde gösterelim. Kriz kader değil! Şiddet reva değil! Krize, şiddete, eşitsizliğe karşı gücümüz birliğimiz!” ifadelerini kullandı.

 
“Eşit işe eşit ücret isteyen kadınların mücadeleleri bugün de devam ediyor”
EMEP Üyesi Damla Yeltekin; “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü bu yıl bir kez daha birçok ülkede, şehirde, fabrika ve okullarda çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu etkinlikler 8 Mart’a gelmeden günler haftalar öncesinde başladı. 8 Mart’ın 162’nci yıldönümünde bir kez daha dokuma fabrikalarında greve giden ve fabrikaya kilitlendikten sonra yanarak can veren kadınların mücadelesini anarak hazırlandık. En temel hakları için, 7 saatlik iş günü ve eşit işe eşit ücret isteyen kadınların mücadeleleri yeni talepler ekseninde bugün de devam ediyor. Her fabrikada, iş yerinde, atölyelerde benzer sorunlar yaşanıyor. Geçen onlarca yılın ardından kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesinde elde edilen kazanımları korumak ve yeni haklar elde etmek için sesini yükseltmeye devam ediyor. Kadınların erkeklerle eşit yaşayamayacağı fıtrattan gibi gösterilmeye çalışılıyor. Yok denilen, yarı yarıya düştü ya da hissedilmiyor denilen enflasyon oranları, kendini oldukça belirgin biçimde, temel gıda maddelerine ve faturalara gelen zamlarda gösteriyor. Siyasi kutuplaşmalarla kadınlar, birbirinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor ve bu sayede yaşanan ortak sorunlara karşı kadınların yan yana dayanışma göstermesi aynı talep etrafında birleşmeleri engellenmeye çalışılıyor. İktidar, kapitalizmin yarattığı krizin yükünü yoksul emekçi ailelere en çok da kadının sırtına yüklüyor. Kriz var diyenler önce darbeci, terörist oldu. Sonra kriz dış güçlerin oyunu oldu.  Öyle ise soruyoruz, ‘Kendi ‘kriz yok’ derken, patronların kriz bahanesiyle tüm hakları gasp etmesine, işçi atmasına göz yuman kim? İşsizlik Fonu’nu işsizler yerine patronlara peşkeş çeken kim?’” dedi.
 
“İstismarcıları affederek çocukların hayatını karartmanıza izin vermeyeceğiz”
EMEP Üyesi Yeltekin; “Tanzim satış noktalarının yerel seçim öncesi fiyatlardaki artışlara çözüm olarak sunulması aslında krizin emekçilere, kadın emekçilere nasıl yansıdığının göstergesi. ‘Kadın ailenin lokomotifidir’ diyerek krizin yükünü kadının sırtlamasını istiyorlar. Aş çoğaltmak için tencereye giren patates soğan bile lüks hale gelmişken, ‘Çarşıdan dün 1 kilo aldığın gıdayı, bugün aynı parayla 1 tane alıp ev halkının önüne doyulabilir sofra kur’ demiş oluyor.  Öyleyse soruyoruz, ‘3 kilo patatesle bir aile kaç gün doyar? Kendi yaratmadığı krizin yükünü çekmek kadınların kaderi mi?’ Kadınlar iş yerlerinde işten atılma korkusuyla mobbinge, şiddete, tacize ses çıkaramıyor. Ucuz ve güvencesiz, koşullarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Uzun ve yorucu iş gününün ardından evdeki iş kadını bekliyor. Emekçiler, kadın emekçiler daha çok çalışınca yoksulluk azalmıyor. Kemerleri daraltınca, boğazdan kısınca, yoksulluk azalmıyor. Kadınlar yetememe duygusuyla depresyon yaşıyor, artan şiddetin hedefi haline geliyor. Kadına yönelik şiddeti önlemek yerine boşanma zorlaşıyor, nafaka hakkı gasp ediliyor. İktidar çocuk yaşta evlilik ve istismarı önlemek için hiçbir politika üretmezken, çocuk istismarcılarını ‘erken yaşta evlilik mağdurları’ olduğu gerekçesiyle affetmekten bahsediyor. Bu çocuk istismarıdır. Yoksul çocuklarını tarikat yurtlarına, kurslarına hapsedenler, Ensar’ı aklayanlar, tecavüzcü ve katillere iyi hal indirimleri uygulayanlar çocukları ve kadınları hem istismara, hem de her türlü cinsel saldırı ve işkenceye açık hale getiriyor. İstismarcıları affederek çocukların hayatını karartmanıza izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı. 
 
“8 Mart’ta alanlardayız”
Yeltekin; “Çanakkale’de geçtiğimiz kasım ayında boşanmak istediği eşi tarafından katledilen kadın nezdinde tüm yaşamını yitiren kadınları anıyoruz ve kadın cinayetleri son bulsun diyoruz. Ve ‘hiçbir fondöten, kadın düşmanlığınızı ve işçi düşmanlığınızı kapatamaz’ diye direnen Flomar işçileri nezdinde tüm emekçi kadınları selamlıyoruz. Kadınların sömürüsü yılda bir gün fabrika patronlarının dağıttıkları karanfillerle son bulmaz. 8 Mart’a özel yapılan satış indirimleriyle mücadelenin üstü örtülemez. Bizler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle her yerde yan yana bizi zayıflatan, çaresizliğe ve umutsuzluğa sürükleyen ayrımcılığa son verelim. Krize, şiddete ve eşitsizliğe karşı gücümüzü, birliğimizi 8 Mart Cuma günü saat 17:30’da Eski Salı Pazarı önünde başlayacak olan mitingde gösterelim. Kriz kader değil! Şiddet reva değil! Krize, şiddete, eşitsizliğe karşı gücümüz birliğimiz!” dedi. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş