Emek Gençliği; "Karanlığa karşı ışık olacağız"

353
Emek Gençliği, önceki gün İskele Meydanı`nda düzenlediği etkinlikte Erdal Eren`i andı. Erdal Eren`in idamıyla, Türkiye gençliği ve halk üzerinde korku iktidarı oluşturulmak istendiği ifade edilen açıklamada, "12 Eylül 1980 darbesiyle; emekçilerin ve gençliğin ivme kazanan mücadelesini baskılamak, sömürüyü ve kapitalist düzeni korumak adına kazanılmış bütün demokratik hak ve özgürlükler ayaklar altına alınarak faşist bir devlet biçimi örgütlendi. Türkiyeli burjuvazinin uluslararası burjuvazi ile işbirliği arttı, servetleri kat be kat büyüdü. Darbe, egemen sınıfın en açık ve saldırgan diktatörlüğünü inşa etti. İşte bu koşullarda, 13 Aralık 1980`de henüz 17 yaşındaki Erdal Eren yaşı büyütülerek idam edildi. Amaçları emekçi yığınların ve gençliğin yükselen mücadelesini bastırmak ve üzerlerinde bir korku iktidarı oluşturmaktı. Erdal Eren`in idamının üzerinden 41 yıl geçti. Katledilmesinin üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen Erdal hala her 13 Aralıkta anılmaya devam ediyor. Bizler hala Erdal`ın bize bıraktığı mücadele bayrağını alanlarda taşıyoruz. O dönem gençliğe gözdağı vermek isteyen cuntanın, isteğinin yerine gelmediğini, yıllardır Erdal`ı anmaktan vazgeçmeyenlerden görebiliyoruz" denildi. 
"Ezilenlerin mücadelesini büyütmeye devam ediyoruz"
Açıklamada, "Erdal`ın mücadele ettiği dönemlerde ülkeyi sıkıyönetimle yönetenler, bugün de tek adam yönetimine dayalı gerici, faşist bir rejimin inşasını sürdürüyor. Uyguladığı tüm politikalar gençliğe açlık, yoksulluk ve geleceksizlik olarak geri dönüyor. Artan döviz nedeniyle ucuz iş gücü cennetine dönen, emekçilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı, artan kiralar ve yurt sorunu nedeniyle gençliğin barınacak yer bulamadığı, gençlerin ne sağlıklı ve nitelikli bir eğitime ne de yaşama erişebildiği, üniversitelerin demokratik kazanımlarının atanmış rektörler ve yönetimler ile ezilerek sadece sermaye için kalifiye iş gücü ve proje üreten alanlara dönüştürüldüğü, kadınların en temel haklarının korunmasını sağlayan İstanbul Sözleşmesi`nin feshedildiği Türkiye`de, 1980`de devrimcilerin boyunlarına yağlanan urgan bugün her gün emekçi halkların, gençlerin, kadınların ve LGBTİ+`ların boyunlarına geçiriliyor. Bizler işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar tüm ezilenler olarak, savaş sömürü ve yağma düzeni olan emperyalist kapitalist sisteme karşı, işçi ve emekçilerin iktidarı için, barış içinde, eşit-özgür, sömürünün olmadığı bir dünyayı kurmak için, aramıza çekilen her türden yapay ayrımı kırarak birleşelim. Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizle, sokaklardan, yoksul mahallelerden, fabrikalardan, kampüslerden alanlara akıp, mücadeleyi birlikte büyütmeye devam ediyoruz. Kimi zaman yemekhanelerimizdeki artan fiyatlara, kimi zaman şehrimizdeki doğa talanlarına karşı çıkmak için yan yana geliyoruz. Yan yana geldikçe kazanacağımızı biliyoruz ve Erdal`ın dediği gibi onların koruduğu düzeni yargılayacağız. Onların ortaya dökülen tüm pisliklerine karşı karanlığı yırtıp ışık olacağız. Erdal Eren`den devraldığımız bayrağı, aynı kararlılık ve onurla taşıyoruz ve yine Erdal`ın son bakışında gözlerinde ışıldayan özgür, eşit ve sömürüsüz bir gelecek umuduyla dört elle sarılıyoruz yaşama ve kavgaya. Sesimizin her zerresiyle haykırıyoruz; gençlik gelecek, gelecek sosyalizm! Denizler`den Erdal`a, selam olsun emeğin saflarında mücadele edenlere!" denildi.
(Seçkin Sağlam) 
Paylaş