Geçtiğimiz hafta Bayramiç Anadolu Lisesi’nde yaşanan öğrencilere şiddet olayları tüm kamuoyunun tepkisi çekmişti. Eğitim Sendikaları Bayramiç Kaymakamlığı’nın olayın sorumlusuna dair ‘soruşturma izni verilmemesine’ dair verdiği gerekçeli karar vermesine karşı basın açıklaması yaptı. Sendikalar olayın soruşturulmamasını okullarda şiddetin meşrulaştırılması olarak gördü. Çanakkale Eğitim Sen Yönetim Kurulu Çanakkale Vali’liğini olaya müdahil olarak, sorumlu davranmaya çağırırken, Eğitim İş Yönetim Kurulu ise; “Olaya göz yuman, meşrulaştıran kamu görevlileri hakkında da gereken yapılmalıdır” açıklamasında bulundu.
Eğitim Sen Yönetim Kurulu olarak şiddetin ve gericiliğin meşrulaştırılmaya çalışıldığı ifade edilen açıklamada; “Geçtiğimiz hafta Bayramiç Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde basına yansıyan şiddet olayları tüm kamu vicdanını sarsarken, Bayramiç Kaymakamlığı’nın olayın sorumlusuna dair ‘soruşturma izni verilmemesine’ dair verdiği gerekçeli kararın elimize ulaşmasıyla şiddetin ve gericiliğin bürokrasinin kademelerinde ne kadar meşrulaştığı tekrar gözler önüne serildi. Ekte ilettiğimiz belgeden de göreceğiniz üzere açıklama yapmak artık bizim değil, Bayramiç Kaymakamının görevidir. Bayramiç kaymakamı şiddetin öğrenci başarısını artırmak amaçlı uygulandığını söylemiştir. Bayramiç kaymakamı açıklamalıdır. Bunu hangi pedagojik ve eğitsel ilkeye göre söylemiştir, dayak öğrenci başarısını artırmakta mıdır?” denildi.
“Bayramiç Kaymakamı8 şiddet ölçüsünü bizimle paylaşmalı”
Bayramiç kaymakamı dayağın disiplini sağlamak amacıyla kullanıldığını söylendiği belirtilen açıklamada; “Bayramiç kaymakamı açıklamalıdır; askeriyede bile şiddet tamamen yasaklanmış ve sorumluları cezalandırılmaya başlamışken, okullarda disiplini sağlamak için dayak atmak hangi çağın ürünüdür? Bayramiç kaymakamı ilgili öğretmenin şiddet olayında aşırıya kaçmadığını söylemiştir. Bayramiç kaymakamından dayak derecelendirme ölçüt çizelgesini bizimle paylaşmasını talep ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
“Bayramiç Kaymakamı itiraf etmeli”
Olayın takipçisi olunacağı vurgulanan açıklamada son olarak; “Bayramiç kaymakamı tüm bunlara bir açıklık getirmeli ve şunu itiraf etmelidir. Ya kendisi şiddeti meşru görmekte, ya da adamına göre muamele etmektedir. Görevi tarafsızlığı ve adaleti temsil etmek olan bu konumdaki bir kamu görevlisi derhal bu yanlıştan dönmeli ve bu hukuk garabetini bir an önce sonlandırmalıdır. Şiddet eğitimin ve hayatın hiçbir alanında hiçbir amaçla meşrulaştırılmaz. Gericiliğe ve şiddete geçit vermeyeceğiz. Eğitim-Sen olarak bulunduğumuz her alanda baskının, hukuksuzluğun, gericiliğin, zorbalığın karşısında tüm irademizle dikilmeye devam edecek ve olayın mağduru olan öğrencilerimizi yalnız bırakmayacak ve bu olayın takipçisi olacağız. Çanakkale valiliğini bu olaya müdahil olmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Cezasız kalan her şiddet daha büyük suçların önünü açmalıdır. Tüm yetkililer bu sorumlulukla hareket etmeli ve gereken cezai yaptırımlar bir an önce uygulanmalıdır”
Eğitim İş sendikası Yönetim Kurulu tarafından ise öğrencilerin yaşadığı sistematik şiddetin bu çağda kabul edilemez olduğu vurgulanarak; “Tek görevi eğitim öğretim olan okulun adeta bir şiddet merkezine dönüşmüş olması çok vahimdir. Ancak yaşanan bu olayda daha vahim olan başka bir konu da şiddetin meşrulaştırılmaya çalışılmasıdır. Resmi raporlara yansımış ‘disiplini korumak, öğrenci başarısını arttırmak maksadıyla ikaz amaçlı ve aşırıya kaçılmadan’ gibi ifadelerle uygulanan şiddetin neredeyse gerekliliğine hükmedilmektedir” denildi.
”Olayın takipçisiyiz”
İdari makamlarca “uyarı” cezası ile kapatılmış olan bu olayı Cumhuriyet Savcısının hassasiyeti ortaya çıkartıldığı ifade edilen açıklamada devamla; “Bilgi için kendisine gönderilen kararın yanlışlığını ortaya koyarak bu sahipsiz zannedilen öğrencilere devlet adına sahip çıkmıştır. Kendisini kutluyoruz. Eğitim İş sendikası olarak bu olayın takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz. Ancak esasen bu duruma göz yuman ve meşrulaştıran kamu görevlileri hakkında da gereken yapılmalıdır. İddiaları öğrendiği anda hiç zaman kaybetmeden adli makamlara bilgi vermesi gereken İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, öğretmenin görevleri arasında şiddet uygulamak bulunmadığını bildiği halde bu olayı görev suçu kapsamında değerlendirerek, adli makamlara bilgi vermemiştir. Bunun yerine 4483 sayılı kanun kapsamında bir ön inceleme yapılması cihetine gitmiş bu konuda da İl Milli Eğitimi Müdürlüğüne bağlı maarif müfettişleri dururken, bir hekim eliyle bu incelemenin yaptırılması ve raporlara açıkça yazılan şiddetin meşrulaştırılmasına imkân veren kanaat ve yorumlar göz önünde bulundurulduğunda, olayın açıkça şiddeti uygulayan öğretmeni aklamaya ve korumaya yönelik bir çabanın ürünü olduğu anlaşılmaktadır” ibarelerine yer verildi.
“Savcıları göreve çağırıyoruz”
En önemlisi durumun şikâyetçi öğrencilerin, şikâyetlerini dile getirdikten sonra hiçbir önlem alınmadan yaklaşık iki ay yine bu öğretmenle aynı sınıfa sokulmuş olmaları olduğu söylenen açıklamada son olarak; “18 yaşından küçük öğrencilere, okul ortamında hem de kamu görevlisi tarafından uygulandığı iddia edilen toplu ve sistematik şiddet eylemini görev suçu kapsamında değerlendirip, zorunlu olduğu halde adli mercilere bildirmeyen, yapılan ön incelemenin de usulüne uygun bir şekilde uzman maarif müfettişleri yerine bir hekime yaptırılmak suretiyle ört bas etme niyeti açıkça ortada olan ve yine şikayetçi öğrenciler için hiçbir tedbir almadan derslerine yaklaşık iki aydır bu öğretmenin girmesine göz yuman kamu görevlileri hakkında 2öğrenilen suçu adli mercilere bildirmemek ve adli görevi ihmal’ suçları açısından soruşturma açılması konusunda savcıları göreve çağırıyoruz” denildi.
(Eren Aşnaz)