Eğitim Sen Şube Başkanı Savaş; `İçeride ve dışarıda barışa çağırıyoruz`

565

 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısı ile Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu tarafından şube binasında basın açıklaması gerçekleştirildi. Eğitim Sen Şube Başkanı Filiz Savaş tarafından yapılan açıklamada IŞİD, El Nusra gibi örgütler tarafından Ortadoğu’nun kan gölüne çevrildiği belirtilirken, barış için çağrı yapıldı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası AKP tarafından muhalif kesimlerin OHAL ve KHK’lar ile baskı altına alındığını ifade eden Savaş açıklamasında; “Bu bir yıllık süreçte anti-demokratik, hukuksuz uygulamalar artmış, demokratik siyaset başta olmak üzere örgütlenme, düşünce, ifade özgürlüklerimiz tamamen ortadan kaldırılmıştır. Darbe girişimi Cemaatin elinde patlasa da, siyasi iktidar bu kez başka cemaatlere devletin kapılarını açarak yeni tehlikelere zemin hazırlamıştır” dedi.

 
“Ortadoğu kan gölüne çevrildi”
2’inci dünya savaşı sonrası savaş sürecinin devam ettirildiğini belirten Savaş;  “2‘inci Dünya Savaşı sürecinde Almanya’da iktidar olan Hitler ordularının Polonya’yı işgaliyle başlayan ve 60 milyon insanın yaşamına mal olan 2’inci Dünya Savaşı üzerinden tam 78 yıl geçti. O tarihten bu yana dünyanın birçok farklı bölgelerinde hala silahlar konuşuyor, bütün insanlık ağır bedeller ödüyor, eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dair temel kazanımlar her gün biraz daha gasp ediliyor. Sermayenin sömürü ve kar hırsı, hegemonik güçler arasındaki paylaşım ve iktidar mücadeleleri, savaşları süreğen hale getiriyor. Başta Suriye ve Irak olmak üzere birçok ülkede IŞİD ve El Nusra gibi vahşi katliamcı gruplar başta olmak üzere daha birçok paramiliter vahşi güçler eliyle bölgemiz kan gölüne çevriliyor. Bölgenin insanlığa mal olmuş kültürel mirasları yok ediliyor, doğal kaynakları emperyalizme peşkeş çekiliyor. Bizler bu yıl da Dünya’nın her yerinde “Ama”sız, içeride ve dışarıda barış’a çağırıyoruz.
 
“OHAL ile özgürlükler kaldırılıyor”
OHAL süreci ile düşünce özgürlüğünün ortadan kaldırıldığını belirten Savaş;  “AKP döneminde iktidar ortağı haline getirilen, iktidarlar tarafından korunan, örgütlenme alanları açılan ve silahlandırılan cemaatin adını ironik şekilde ‘Yurtta sulh’ olarak koydukları 15 Temmuz darbe girişimiyle ülke bir kaos sürecine itilmiş, darbeyi önledik söylemiyle harekete geçen AKP iktidarı Cemaat’e karşı yürüttüğü mücadeleyi genişleterek tüm muhalif kesimleri OHAL ve KHK Rejimi ile baskı altına almıştır. Bu bir yıllık süreçte anti-demokratik, hukuksuz uygulamalar artmış, demokratik siyaset başta olmak üzere örgütlenme, düşünce, ifade özgürlüklerimiz tamamen ortadan kaldırılmıştır. Darbe girişimi cemaatin elinde patlasa da, siyasi iktidar bu kez başka cemaatlere devletin kapılarını açarak yeni tehlikelere zemin hazırlamıştır. Savaş politikalarından ve gözyaşından beslenme, katliam ve felaketlerden dahi iktidarını güçlendirme konusunda uzmanlaşan AKP iktidarı, darbe girişimini temel hak ve özgürlükleri askıya almak için fırsata çevirmede gecikmiyor” dedi. 

“Karanlık bir dönemden geçiyoruz”
Çalışma yaşamında 12 Eylül darbesinin bile cesaret edemediği hukuksuzlukların, emek karşıtı yasaların, fiili uygulamaların ardı arkası kesilmediğine vurgu yapan Savaş; “Anayasal güvence altına alınmış en demokratik toplantı ve gösteri hakları engelleniyor. Grevler yasaklanıyor. Bu günlerde iktidar ve iktidar yandaşları dışında kimsenin ne iş güvencesinin ne de can ve mal güvencesinin olmadığı karanlık bir dönemden geçiyoruz. Sokağa çıkma yasakları, hukuka aykırı şekilde ilan edilen güvenlik bölgelerinin yaygınlaşması, doğal varlıklara, insanlığın tarihsel miraslarına dönük yıkım ve katliamlar, işkence vakaları, toplu gözaltı ve tutuklamalar devletin ‘rutin uygulamaları’ haline getiriliyor. Muhalif basın yayın organlarına yönelik baskılar, kapatmalar, basın emekçilerine, seçilmiş Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarına yönelik gözaltı ve tutuklamalar artarak devam ediyor. Başta Aleviler olmak üzere farklı inanç grupları baskı altında tutulurken, devletin en üst makamlarında farklı cemaat ve tarikat üyelerine kadrolar dağıtılıyor. Laik, demokratik, bilimsel ve anadilinde eğitim talebi olanlara ilişkin baskılar arttırılıyor, Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı her müfredat değişikliği ile eğitim gericileştirilerek, çeşitli dini cemaatlerin örgütlü oldukları vakıf ve derneklere devredilerek ideolojik hegemonya alanları genişletiliyor. Bir kez daha kadın tüm saldırıların hedef tahtası haline getiriliyor, çocuklarımız ya IŞİD’in eğitim yuvalarına, ya da tecavüzcü, tacizci sapık vakıfların kucağına itiliyor. Kan ve gözyaşı dışında bir sonuç yaratmayan, yaratamayacak ırkçı, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyaset terk edilmelidir” dedi. 
 
“Barış için mücadele etmeye devam edeceğiz”
Son olarak barış için mücadele etmeyi sürdürecekleri vurgusu yapan Savaş; “Savaşta ve barışta ölenler, öldürülenler olarak, iktidardan ve sermayeden barış, özgürlük, eşitlik beklenmeyeceğinin farkındayız. Çünkü bizler savaşlarda bedel ödeyenleriz. Ülkedeki siyasi gelişmeler barış için daha fazla mücadele etmemiz gerektiğine işaret ediyor. Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği’nin daha da büyütülmesini ve etkin bir mücadele yürütülmesini zorunlu kılıyor. Bu karanlık ve savaş halinden halklarımızı ve emekçileri kurtaracak olan emek, barış ve demokrasi mücadelesidir. Eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülke ve dünyayı kendi ellerimizle kurana kadar mücadele etmeye ve mücadeleyi her gün biraz daha büyütmeye devam edeceğiz” dedi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş