Eğitim Sen Çanakkale Şubesi tarafından 2018 yılı ekonomik değerlendirmesi açıklandı. 2018 yılının ekonomik krizle geride bırakıldığı ifade edilen açıklamada, TÜİK’e eleştiride bulunuldu. Enflasyon oranları yükselirken, TÜİK’nin farklı verilerle enflasyonun düştüğü yönünde veriler paylaştığı belirtilen açıklamada, çalışanlara verilen enflasyon farkı ve maaş zammının vergiye gideceği belirtildi. Maaşların gerçek enflasyon oranında hesaplanması gerektiği ifade edilen açıklamada; “Maaşlarımızda hedeflenen enflasyon oranında değil, yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır” denildi. Açıklamada; “Seçim, yeni rejim, ekonomik kriz derken bir yılı daha geride bıraktık. Bilindiği üzere dünyanın neresinde olursa olsun çarşıda, pazarda fiyatlar sürekli artarken, resmi enflasyon rakamlarının sürekli düşmesi mümkün değildir. Buna rağmen TÜİK, Türkiye’de hayat pahalılığının, döviz kurunun, faizlerin rekor üstüne rekor kırdığı bir ortamda enflasyonun düştüğünü iddia etmiş, emekçilerin temel tüketim ve ihtiyaç maddelerinde yaşanan gerçek enflasyon en az yüzde 50 civarında olmasına rağmen ne yapıp edip resmi enflasyonu yüzde 20,3’te tutmayı başarmıştır. Bu, TÜİK’in ilk başarısı değildir. Elbette ki TÜİK derken bu kurumda bin bir zorluk içinde çalışan, emeğinin karşılığını alamayan emekçileri kast etmiyoruz. Hükümetten aldığı talimatla yaşanan gerçek enflasyonu düşük göstermek için rakamlara ters takla attıran yönetici takımından bahsediyoruz. Öte yandan asıl sorumlunun ülkede yaşanan krizin faturasını emekçilere yıkmak için politika üretenler olduğu da açıktır” denildi.
“Enflasyonun altına indik’ söylemlerinin inandırıcı hiçbir yönü yoktur”
‘Enflasyona topyekûn mücadele’ adı altında, sadece enflasyon sepetindeki 50 ürünü kapsayan iki buçuk ay süreli yüzde 10 indirim kampanyası ilan edildiği belirtilen açıklamada; “Enflasyonu düşürmek değil, düşük göstermek için alınan söz konusu önlemler hemen ilk ayda etkisini göstermiştir. Yeni göreve getirilen Genel Müdür Yardımcısı ile performansını yükselten TÜİK, Kasım ayında enflasyonun yüzde 1.44 düştüğünü açıklamıştır. Aralık’ta ise kantarın topuzu hepten kaçırılmıştır. Yılın başında enflasyon sepetinde yer almayan kimi bildik market zincirlerinin ürünlerinin usulsüz bir şekilde son iki ayda sepete eklenmesi, ayın 25’inde kapatılması gereken sepete yılbaşı indirimleri nedeni ile ayın son günlerinde fiyatları düşen parfüm, hediyelik eşya gibi ürünlerin eklenmesi gibi yeni Ali Cengiz oyunları ile Aralık enflasyonun yüzde 0.40 puan düştüğü, yıllık enflasyonun ise yüzde 20.3 ile YEP ile belirlenen yüzde 20,8 hedefinin bile altına indiği açıklanmıştır. Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Bugün ‘hedefleri tutturduk, hatta YEP ile hedeflenen enflasyonun altına indik’ söylemlerinin inandırıcı hiçbir yönü yoktur. Çünkü ortada olan şey hedef tutturma değil, yıllardır oynanan Ali Cengiz Oyunlarına yenileri eklenerek bulunan rakamları enflasyon diye yutturma çabasından ibarettir. Ancak işçiler, emekçiler yıllardır oynanan bu oyunları bugün çok daha net görmektedir” denildi.
“Vergiler, maaş zamlarını eritiyor”
Maaş ve enflasyon farkının büyük bir bölümünün vergi olarak alınacağı belirtilen açıklamada; “Öte yandan, 31 Aralık 2018 tarihinde açıklanan Gelir Vergisi tarifesi çalışanların dilim dilim soyulmasına devam edileceğini ispatlamaktadır. Yeniden Değerleme Oranı yüzde 23.73 olmasına rağmen geçtiğimiz yıl 14 bin 800 TL olan birinci vergi dilimi yüzde 21 oranında arttırılarak 18 bin TL, 34 bin TL olan ikinci vergi dilimi ise sadece yüzde 17 arttırılarak 40 bin TL olarak belirlenmiştir. Buna göre başta 399 sayılı KHK’ye tabi olarak çalışan sözleşmeli personel olmak üzere kamu emekçilerinin çok büyük bir bölümü yılın dördüncü, beşinci ayından itibaren yüzde 20’lik ikinci vergi dilimine girecektir. Önemli bir bölümü de yedinci, sekizinci aydan itibaren yüzde 27’lik üçüncü vergi dilimine girecektir. Kısacası emekçilere kaşıkla verilen enflasyon farkı ve maaş zammı daha cebimize girmeden vergiye gidecektir” denildi.
“İnsanca yaşanacak ücret, güvenceli çalışma”
KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak insanca yaşama yetecek bir ücret, güvenceli çalışma, güvenli bir gelecek için taleplerinin sıralandığı açıklamada; “Yıllardır yaşadığımız kayıpların giderilmesi için; Yaşanan gerçek enflasyon bir yana, Yeni Ekonomi Programı’nın 2019 yılı enflasyon hedefi olan yüzde 15.9 karşısında bile yüzde 4 + yüzde 5 artış oranı ile hükmünü çoktan yitiren 2017 tarihli toplu sözleşme derhal yenilemelidir. Maaşlarımızda hedeflenen enflasyon oranında değil, yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır. Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamlar tamamen geri alınmalı, temel tüketim ürünlerine hiçbir şekilde zam yapılmamalıdır. Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine ve vergi dilimi soygununa son verilmelidir. Toplumsal yararı, vergide ve gelir dağılımında adaleti sağlayan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, emekten yana, katılımcı –şeffaf- hesap verebilir demokratik bir bütçe hayata geçirilmelidir. OHAL KHK’leri ile herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan işinden ekmeğinden edilen tüm kamu emekçileri işine iade edilmelidir. Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam tipine ve esnek çalışma, performans gibi güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmelidir. Kariyer ve liyakati yok edip torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakat, sözlü sınav ve güvenlik araştırması-arşiv kaydına son verilmeli, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmalıdır. Tüm kamu emekçilerini kapsayan, adil bir ek gösterge sistemi hayata geçirilmelidir. Sıraladığımız bu talepler sadece bizim değil, tüm kamu emekçilerinin talepleridir. Sendikalı olsun ya da olmasın tüm kamu emekçilerini kendi temel talepleri için birlikte mücadele etmeye, KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenmeye çağırıyoruz” denildi.
(Eren Aşnaz)