Eğitim-Sen dün kentte tartışmalarla açılan İmam Hatip Ortaokulu önünde toplanarak, genel merkezinin aldığı bir günlük grevi uyguladı. Burada toplanan çok sayıda Eğitim-Sen üyesi ve destekleyen sivil toplum kuruluşları, daha sonra İnönü Caddesi ve Alman Sokağı üzerinden Kayserili Ahmetpaşa Caddesi ve İskele Meydanı`na kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık sloganlar, ıslaklar atan kalabalık kitle, alkışlarla yürüdüler. Eğitimdeki sorunlar, 4+4+4 ve son çıkan Ortaöğretim Kurumları yönetmeliği gibi pek çok konuda greve çıkan eğitimciler, eğitim politikalarındaki “gericiliğe”, giderek daha “dindar” eğitim yapısına bürünmesine ve tüm diğer sorunlarını pankartlara, sloganlara dökerek yürüdüler.
“Her alanda dayatma var”
Grev yürüyüşü başlamadan önce, önünde bulundukları İmam Hatip Ortaokulu`nu işaret eden Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, “24 Eylül grevine, sorgulayıcı aklın ve bilimin yol göstericiliğinde çıktık” dedi. Mahallelinin karşı çıktığını, mahallenin normal ortaokula ihtiyacı olmasına rağmen, İmam Hatip Ortaokulu`nda ısrarcı olunmasını eleştiren Koç, “Her konuda karar verme sürecinde bilimsel verilerden ve bilimden hareket etmek istiyoruz. Oysa ülkemizi ortaokullarda başörtüsünü serbest bırakarak, gericiliğin karanlık dehlizlerine yuvarlamak istiyorlar. Şuanda önünde olduğumuz okul bütün mahallenin karşı çıkmasına ve bu mahallenin ortaokula ihtiyacı olmasına rağmen, İmam Hatip Ortaokulu yapılmıştır. Türkiye`de ortak her alanda, her konuda dayatma var. Bu dayatmalar, öğrenciyi hangi okula göndereceğinizden, kaç çocuk yapacağınıza kadar devam ediyor. Eğitim-Sen, KESK, TMMOB, TBB gibi Türkiye`nin onurlu örgütleri, alanlarda eğitimden ve üretimden gelen gücünü kullanıyorlar” dedi.
“Bu ülkeyi evliyalara teslim edemezsiniz”
“Bu ülkenin kuruluşu bilim üzerine, sorgulayıcı düşünce üzerinedir” diyen Koç, “Kimse bu ülkeyi evliyalara teslim etmeye kalkmasın. Haddini bildiririz. Sakın ha. Bu ülkeye evliyalar değil, bilim insanları lazım. Açıklamaları biliyoruz. Bu ülkede evliyalardan falan bahsetmeyin, o zaman Azizler de lazım. Hangi dinden hareket ediyorsunuz. Bu ülke laik bir ülke, eğitime ve bilime sahip çıkıyoruz, hukukun ve demokrasinin içindeyiz” ifadelerini kullandı.
“Öğretmene evleri bizim paralarımızla kuruldu”
Çanakkale`de bir yılı aşkın bir zaman önce depreme dayanıksız olduğu, yerin yenisinin yapılacağı gerekçesi ile kapanan Öğretmen Evi`nin önünde bir süre duran korteje seslenen Koç, “Bu öğretmen evleri, bizim paralarımızla oluşturuldu. Bizim paralarımızla açılan bu öğretmen evleri bizim yönetimimizde olacak. Bu birikime sahip çıkıyoruz. Bu birikimi kimseye peşkeş çekemezler, olmadı işgal ederiz, olmadı fiilen işletiriz. Çünkü haklıyız ve kazanacağız. Demokratik bir ülke istiyoruz. Hem burada konuşacağız, hem de sendikalarımızda konuşacağız” ifadelerini kullandı.
Türk Eğitim-Sen`e ve Eğitim-İş`e çağrı
Koç, dün üç sendikanın da greve çıktığını ancak aynı alanda buluşamadıklarını ifade ederek, “Neden, aynı alanda değiliz?” dedi. Türkiye genelinde Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları genel merkezlerinden çıkan 24 Eylül grevini dün gerçekleşti. Üç eğitim sendikası da aynı gün, benzer sorunlar etrafında greve çıktı, ama aynı alanda buluşamadı. Bu konuya da değinin Koç, “Biz meydanlara çıktığımız da sendika diye bir derdimiz olduğunda, 12 Eylül yasalarını yırtarak sendika kurduğumuz da biliyoruz ki; `devlete karşı sendika olur mu?` dediler. Bu ülkenin her değeri, Cumhuriyetin başından beri oluşturulan her değerini sattılar. Sağlığı sattılar, sıra eğitime geldi. Sattırmayacağız. Tekrar tekrar deneyecekler, şekil değiştirecekler, ama sattırmayacağız. Yandaş sendika kuracaklar, sarı sendika kuracaklar ve gerici sendika kuracaklar sattırmayacağız. Eğitim-Sen ve KESK uluslararası ölçekte kabul gören tek sendika. Çanakkale`de emek mücadelesini bölenlere çağrı yapıyorum. Her yerde, her durumda, her zeminde konuşmaya davet ediyorum. Bu grevi Türk Eğitim-Sen ile birlikte aldık. Sonra Eğitim-İş katıldı. Onlar görevini, sistemin payandalığını yapsınlar. Neden ayrı alanlardayız? Neden grev yapmaktan korkuyorlar, neden aldıkları kararın arkasında durmaktan korkuyorlar? Korkmakta haklılar, çünkü emek mücadelesinde bu işi, inanç ve milliyetten doğru yapan, daraltmaya çalışan erir. Gerçek emek mücadelesi içine girdiklerinde yok olacaklarının, eriyeceklerinin farkındalar. Korkuyorlar. Evet, korkun” ifadelerini kullandı.