'Dünya Barış Günü' kutlu olsun

965

 Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Çanakkale Şube Yönetim Kurulu, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle basın açıklaması yayınladılar. 1 Eylül 1939 tarihinde Nazi orduları, bir dünya savaşının başlamasına ve bu süreçte milyonlarca kişinin ölümüne ve sakat kalmasına sebep olmuşlardı. Savaş bittiğinde, ilerici insanlık, bu felaket unutulmasın diye bu günü Dünya Barış Günü ilan etti. Birleşmiş Milletler 21 Eylül gününü Barış Günü olarak kutlanmasına karar verdi.  Türkiye ise bu günü 1 Eylül’de kutlamaktadır. Belediye Başkanı Gökhan; “1 Eylül Dünya Barış Günü’nde eşitlik, hak, hukuk nezdinde örgütlenerek dünya barışını kurmak için sesimi duyan herkesi bu mücadeleye davet ediyor, hepinizi Barış’ın kentinden sıcak bir gülümseme ile selamlıyorum” dedi. CHP İl Başkanı Güneşhan, 2018 yılında yeniden barış çağrısı yapmaktan başka bir seçeneğin olmadığını belirtti. İHD Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada ise; “1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış hakkı bir insan hakkıdır” denildi. 

 
“Barış sevgidir, yaşama inancıdır, umuttur”
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle mesaj yayınlayan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Barış sevgidir, yaşama inancıdır, umuttur. Barış demokrasidir. Hoşgörü ve iyi niyettir. Barış kardeşliktir, dostluktur. Birlik ve bütünlüktür. Barış emektir, haktır. Barış doğa, hayvan ve insan sevgisidir. O yüzden dünyada barış olmalıdır. Ve barış insanın yüreğinde, sıcacık bir gülümsemeyle başlar. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde eşitlik, hak, hukuk nezdinde örgütlenerek dünya barışını kurmak için sesimi duyan herkesi bu mücadeleye davet ediyor, hepinizi Barış’ın kentinden sıcak bir gülümseme ile selamlıyorum” dedi.  
 
“Barış Günün de yeniden barış çağrısı yapmaktan başka bir seçeneğe sahip değiliz”
Ortadoğu’daki çok uluslu faşist-kiralık cihat çeteleri Türkiye’nin bir iç sorunu haline geldiğini söyleyen CHP İl Başkanı Güneşhan; “Her yanımız savaşa kesmiş durumdayken 2018 yılının Barış Günün de yeniden barış çağrısı yapmaktan başka bir seçeneğe sahip değiliz. Bu barış içinde mücadele etmeyi sürdüreceğiz Emperyalizmin yürüttüğü siyaset, büyük güçler arasındaki gerilimler, ülkelerin egemenliğine yönelik askeri ve siyasi müdahaleler devam ediyor. Dört bir yanımızda savaş var. İçinde ülkemizin de yer aldığı Ortadoğu, savaşların en fazla yoğunlaştığı bölge olma özelliğini sürdürüyor. Siyasi iktidarın, emperyalist siyasetin bir parçası olmayı sürdürdüğü bu ortamda ülkemiz de büyük sıkıntılara ve acılara sürüklemiştir. AKP hükümeti, Suriye`de aktif olan gericileri başından itibaren destekledi, politik meşruiyet sağladı, lojistik destek ve silah verdi, militan transferini kolaylaştırdı, ülke içinde örgütlenme olanakları sundu, iç politikada doğrudan milis gücü olarak kullandı. Ortadoğu’daki çok uluslu faşist-kiralık cihat çeteleri Türkiye’nin bir iç sorunu haline geldi.  Emperyalizmin ve onun işbirlikçisi bölge hükümetlerinin gerici çetelere verdiği destekler üstü örtülebilecek türden bir suç değildir: Bu ülkelerin hükümetleri savaş suçu işliyorlar. Sadece masum insanların katledilmesi değil, cinsel saldırılardan tarihi mirasa yönelik saldırılara kadar pek çok fiil insanlığa karşı işlenen suçlardır. Bu suçların failleri bir gün mutlaka yargılanacaktır. Savaşsız ve çatışmasız bir ülkede yaşamak için, barış için toplumun tüm kesimlerini çaba göstermeye çağırıyorum. Çünkü inanıyorum ki barış her zaman uğruna mücadele edilecek ve kazanılacak bir durumdur” dedi. 
 
“Barış talebinin, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile de ilişkisi bulunmaktadır”
Birleşmiş Milletlerin, 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulduğunu Şart’ın giriş bölümü ile 1 ve 2’nci maddelerinde ise barış ve insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulandığı İHD tarafından yapılan açıklamada; “1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış hakkı bir insan hakkıdır. Dayanışma haklarındandır. Birleşmiş Milletler, 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şart’ın giriş bölümü ile 1 ve 2’nci maddelerinde Birleşmiş Milletler’in barış ve insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır. BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan ve 10 Aralık 1948 tarihinde kabul ve ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28’inci maddesinde barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır. BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’yi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda 39/41 sayılı kararıyla kabul ve ilan etmiştir. Bildiri’de barış hakkının kutsallığı ve bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır. Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile de ilişkisi bulunmaktadır” denildi.
 
“Barışın, haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz”
İHD Çanakkale Şubesi tarafından yapılan açıklamada; “İHD, insan haklarını evrensel, bütünsel, bölünmez, biri diğerine tercih edilemez ve tüm insan haklarının birbiriyle irtibatlı oluşuyla kabul etmektedir. Aynı zamanda BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 1. Maddeleri, halkların kendi kaderlerini tayin hakkını bir insan hakkı olarak kabul ve ilan eder. Türkiye bu sözleşmelerin 2003 tarihinden beri tarafıdır. İkinci olarak Afrika İnsan ve Halkların Hakkı Şartı da insan haklarını daha geniş çerçevede temellendiren, birey ve vatandaşlık hakları yanında halkların haklarını da ‘insan hakkı’ olarak kabul ve ilan eden bir anlayışa sahiptir. Dolayısıyla insan hakları bireylerin olduğu gibi, halkların da haklarıdır. Bu metinlerde İHD’nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklerine dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki ekonomik, sosyal ve her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Dünyadaki bütün çatışma bölgelerinde çatışmaların temelinde genellikle hak ve özgürlük taleplerinin bulunduğu gözlenmektedir” denildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş