"Dönüşümlü çalışma kararı uygulanmıyor"

1332

KESK`e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) tarafından İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yapıldı. Sağlık emekçilerinin yoğun katılım sağladığı eylemde yapılan açıklamada Pandeminin başladığı günden bu yana 152` den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybederken, 40 bininin enfekte olduğu belirtildi. Uluslararası Çalışma Örgütü gibi kuruluşlarca ve 129 ülkede meslek hastalığı kabul edilen Covid-19`un meslek ülkede ise hala kabul edilmediği belirtilerek, "Covid-19`un, bizde de kabulü için daha kaç sağlık çalışanı ölmeli, hasta olmalıdır?" denildi. Salgına karşı mücadeleye odaklanmak zorunda olan sağlık emekçilerinin nitelikli, kişiye uygun, yeterli sayıda koruyucu ekipmana erişemediği, riskine ve emeğine göre ücret alamadığı, meslek odaları ve sendikaların karar alma süreçlerinde yer alamadığı... durumda salgınla mücadele edilemeyeceği ifade edildi. Vali ve sonrasında İl Sağlık Müdürlüğüne sunulan 13 sayfalık `COVID-19 Pandemi Değerlendirme ve Öneriler Raporu`nun bu anlamda yol gösterici olduğu ifade edilen açıklamada, kamu otoritelerince raporun dikkate alınması talep edildi. Sağlık Bakanlığı 27 Ekim tarihli Genelgesiyle sağlık emekçilerinin yıllık izin, emeklilik ve istifa haklarının durdurulduğu belirtilen açıklamada 4 Kasım tarihli "ildeki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uzaktan, dönüşümlü ve eksik çalışmaya geçmesi" kararı da ısrarla uygulanmadığı ifade edildi. Sağlık emekçilerinin hakları ve güvenliğinin sağlanması için Sağlık Bakanlığı`na ve İl Sağlık Müdürlüğü` ne çağrı yapılan açıklamada yetkili sendikanın sağlık emekçilerinin sorunlarını dile getirmediği eleştirisi yapıldı. 


"Pandemiyi devlet yönetir, halk değil"
 Açıklamada; "Sağlık Bakanlığı 27 Ekim tarihli Genelgesiyle, pandemiyle mücadelede temel stratejisinin sağlık emekçilerini öldüresiye çalıştırmak olduğunu tekrar ilan etmiş, yıllık izin, emeklilik ve istifa haklarımız durdurulmuş, dinlenme hakkımız yok sayılmıştır. Sayın Vali başkanlığında toplanan İl Hıfzısıhha Kurulunun, İl Sağlık Müdürünün de imzası bulunan 4 Kasım tarihli "ildeki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uzaktan, dönüşümlü ve eksik çalışmaya geçmesi" kararı da ısrarla uygulanmamaktadır. Pandemiyi devlet yönetir, halk değil. Halkı sorumlu tutup, yükü sağlıkçıya yıkıp, toplumsal dayanışmayı bozamazsınız. Salgının boyutu gün geçtikçe artarken, sayıca azalan, yoğun çalışma temposuyla tükenen, genelgelerle hakları gasp edilen, ücretleri iyileştirilmeyen, iş yerlerinde giderek artan şiddete maruz kalan, hastane yönetimlerinin baskı ve mobbingiyle uğraşmak zorunda bırakılan sağlık çalışanlarının sesini duyun!" denildi. 

"Özlük haklarımızı gasp etmeyin, emeklerimizin karşılığını verin!"
Sağlık emekçilerinin özlük haklarının gasp edildiği ifade edilen açıklamada; "Bugün açlık sınırı asgari ücretin üzerine çıkmış, yoksulluk sınırı 7.500 lirayı aşmıştır. Yıllardır "malum yandaş ve sarı sendikanın" kabul ettiği TİS`lerle mahkûm edildiğimiz yüzde 3 lük zamlarla, maaşlarımız her geçen gün erimektedir. Hızla yoksullaşıyoruz! Bizler kamusal sağlık hizmeti veriyoruz. Kamu hizmeti performans ile ölçülemez. Sağlık çalışanlarına hastanelerin gelirine göre ödeme yapılamaz. Aynı işi yapan, aynı riski üstlenen, aynı statüdeki çalışanlara farklı ücret ödenemez. Alkışlarla yaşatılmaya çalışılan sağlık emekçilerine ilk 3 aylık tavandan ek ödeme düzenlemesiyle, 4D` li işçiler hariç memur ve sözleşmelilere bir parmak bal çalınmış, sus payı verilmiştir. Ağustos-Eylül-Ekim aylarını kapsayan 2. düzenlemede, her meslek grubu için ayrı katsayılar belirlenmiş, COVID-19 hastasına hizmet verme kriteri getirilmiş, listeleri belirleme yetkisi Hastane Başhekimlerine, onay yetkisi İl Sağlık Müdürüne verilmiştir. Her iki düzenlemeyle de ödemeler idarecilerin insafına ve çatışmasına terk edilmiştir. İlkinde aynı riski üstlenen binlerce işçi kapsam dışı bırakılırken, ikincisinde ödeme yapılacak personel çok sınırlı tutulmuştur. Öyle ki, Sağlık Müdürüyle Çanakkale Devlet Hastanesi Başhekimi arasındaki anlaşmazlık ve çatışma nedeniyle, sınırlı sayıda personel tavandan ek ödeme alabilmiştir. Acil Servis önündeki basın açıklamasıyla emeklerinin karşılığını talep eden sağlık çalışanlarının hak arama mücadelesi; Müdürlük sitesindeki duyuruyla kamu hakkını gasp etmekle itham edilmiş, kamuoyu vicdanına havale edilmiştir. Açıklamada, hem "Devlet hastanemizde hasta takibi yapılmasa da başvuran hastaların ayrıldığı triyaj, PCR numune alma ve enfeksiyon servislerinde çalışan personele yüzde 100 ek ödeme verilmektedir." hem de "Sağlık Bakanlığı yazısındaki iş ve işlemlere karşılık gelen ek ödemeler çok cüz`i kişilere yapılmak durumundadır." denilerek; malumun ilanı ve adaletsizliğin itirafı yapılmıştır. Oysa, COVID-19 şüphesi olan her hastayı karşılayan, muayene ve tetkiklerini yapan, müşahedesini takip eden, yatarak tedavi görmesi gerekenleri sevk eden, test amaçlı COVID-19 polikliniğine ya da izole servise yönlendiren, Ağustosta (57), Eylülde (92), Ekimde (84) toplamda 233 hastayı ön planda COVID-19 düşünüldüğünden 112 aracılığıyla ÇOMÜ Pandemi Hastanesi Acil Servisine sevk eden Acil Servis çalışanları başta olmak üzere, COVID-19 hastalarına hizmet veren servis ve birim personelinin neredeyse hiçbirine tavandan ek ödeme yapılmamıştır" denildi. 

"Sağlık emekçilerinin temel ücretleri yoksulluk sınırının üzerinde düzenlenmeli"
Taleplerin dile getirildiği açıklamada; "Pandemi sürecinde de yetersiz sayıyla uzun saatler çalıştırılan ve ağır iş yükü altında ezilen, tükenen tüm sağlık emekçilerinin hakkı tavandan ek ödemedir. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik göstermelik düzenlemeler, kayıplarımızı telafi etmekten uzaktır. Sağlık Bakanlığı`na ve İl Sağlık Müdürlüğü` ne çağrımızdır; - Atama bekleyen binlerce sağlık emekçisinin derhal kadrolu, güvenceli ataması yapılmalıdır. - Hukuksuzca ihraç edilmiş tecrübeli sağlık emekçileri derhal işlerine döndürülmelidir. - Güvenlik soruşturması sebebiyle işe başlatılmayan sağlık emekçileri bir an önce işlerine başlatılmalıdır. - Pandemi yönetiminde sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri karar alma süreçlerine dahil edilmelidir. - COVID-19, iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına alınmalıdır. - PCR testleri haftada bir yapılmalı, grip aşısı tüm sağlık emekçilerine bir an önce yapılmalıdır. - İzin, dinlenme, emeklilik hakkı gibi kazanılmış haklarımıza hiçbir koşul altında dokunulmamalıdır. - Güvenli çalışma ortamı sağlanmalı, sağlıkta şiddet önlenmelidir. - Hamilelere, kronik hastalığı olan ve 65 yaş üstü tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine idari izin verilmelidir. - Tüm sağlık çalışanları uzaktan, dönüşümlü ve eksik çalışmaya geçirilmelidir. - Bütün sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin temel ücretleri yoksulluk sınırının üzerinde düzenlenmelidir" denildi. 
"Bir çağrımız da gerçek sendika ihtiyacı duyanlara..."
Açıklamada son olarak; "Sağlık alanında tüm bunlar yaşanmaktayken, sözde yetkili sendika kendisine üye olan sağlık emekçilerinin sorunlarıyla ilgilenmek, taleplerini alana taşımak yerine; iktidarla ters düşmemek adına sessizliğini korumaktadır. Gerçek sendikaya ihtiyacın iyice belirginleştiği bu zor günlerde tüm sağlık emekçilerini sendikamız çatısı altında örgütlenmeye, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz" ifadelerine yer verildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş