"Doğanın talanına hayır; varız, buradayız, el eleyiz"

1408

 Kazdağları Direnişi, 7 ay, 200’ünü aşkın bir zamandır devam ederken, her cumartesi günü gerçekleşen “El ele-İnsan zinciri” eylemi ise 12’inci haftasında artan bir katılım ile sürüyor. Ellerinde pankartları ve sloganları ile İskele Meydanı’nda bir araya gelen duyarlı Çanakkaleliler, Kazdağları’nda yapılan metalik madencilik faaliyetlerine tepki gösterdi. “El ele-İnsan zinciri” eyleminin ardından, hep birlikte gerçekleşen basın açıklaması ile yaşanabilir bir çevreyi savunmanın anayasal hak olduğu bir kez daha vurgulandı. Açıklamada, “Alamos Gold, Balaban tepesi civarındaki işgaline son vermelidir. Çünkü Kazdağları’nın üstü altından değerlidir. Yerli ya da yabancı herhangi bir madencilik faaliyetinin Kazdağları’nda sürdürülmesine karşı mücadelemizi ve eylemliliklerimizi büyütmeli ve çoğaltmalıyız. Başarabileceklerimiz, başarmak zorunda olduklarımızdır. Alternatifimiz yoktur. Bahar gelirken ‘doğanın talanına hayır’ diyen herkesin bu mücadeledeki varlığını en etkili biçimde gösterme zamanıdır. “varız, buradayız, el eleyiz” diyerek sesimizi yükseltme zamanıdır. Anayasal ödevimiz olan ‘çevre sağlığını korumak, kirlenmesini önlemek ve anayasaya dayanan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkımızı savunmak’ için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bugüne değin sağlanan, uzlaşı zeminimizi terk etmeden ve onu daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. En önemlisi, ekolojik hakikatleri ve ekolojik değerleri manipule edenlere, görmezden gelenlere, yapılan adaletsizliklere göz yumanlara karşı etik tavrımızı net bir şekilde ortaya koyacağız; koymak zorundayız” dendi. 

 
“Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz”
“Kazdağları’nda, bu harikalar diyarında, ormanları ve bu ormanlardaki yaban hayatı korumak bir insanlık ödevidir” denilen açıklamada, “İnsan, yaptığı yanlış seçimlerle bunlara zarar verebildiği gibi yaptığı doğru seçimlerle de hem kendini hem de yaşamın tümünü koruyabilecek yetkinliktedir. Yaşadığımız gezegen evimizdir. Yıldızlı geceler çatımızdır. Güneş büyük annemizdir, büyük babamızdır. Ağacın aldığı nefes, bizim verdiğimiz nefestir. Ve ağacın verdiği nefes, bizim aldığımız nefestir. Yazgımız ortaktır. Ve alıp verdiğimiz nefesten, dünyaya yağan yıldız tozlarına kadar var olan her şey, en değerli varlığımızdır. En değerli varlığımızla bilerek ya da bilmeyerek, bağımızı koparmaya çalışanlara bunları her daim hatırlatmalıyız. Eğer kendimiz de unutmuşsak, bunları kendimize de belletmeliyiz. Bugün ekolojik değerlere yabancılaşan tüm insanlara, Kazdağları’nı işgal etmeye devam eden Alamos Gold ve Doğu Biga Madencilik’e ve onların yerine geçmek hevesinde olan yerli yabancı tüm şirketlere şu hakikati anlatmakla yükümlüyüz: Kazdağları ve dünyanın bütün dağları, tüm biyolojik yaşam çeşitliliği ile koruma altına alınmalıdır ve onlara zarar veren her türlü yanlıştan ve adaletsizlikten arındırılmalıdır. Aksi takdirde çocuklarımızın sırtına, onlara bırakacağımız basiretsiz bir geleceğin ağırlığını yüklemek zorunda kalacağız. Bunu istemiyoruz. Çocuklarımıza çevre sorunlarıyla baş edebilecekleri, gerek ekonomik gerekse ekolojik anlamda onları özgürleştirerek kalkınabilecek bir ülke, yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz. Bu yüzden gün be gün artan maddi kazanç kaygılarına kapılan her tür toplumsal kesimden her tür insana sormalıyız: Maddi kazanç uğruna benimsediğiniz kimliklerden vazgeçip sorumlu birer yetişkin olmaya gerçek anlamda ne zaman başlayacaksınız? Bu ahlaki bir meseledir. Eğer bu ve bunun gibi ahlaki meselelerimiz yokmuş gibi yaşamaya devam edersek elde etmeyi umduğumuz maddi kazançlarımızın, ekolojik kayıplarımızın yanında hiç bir değeri kalmayacaktır. İşte bu ahval ve şerait içinde öncelikle Çanakkale`de on yılı aşkın süredir söylene gelen bir hakikati dile getirmenin de ötesine geçerek yaşamak gerek. Çünkü gerçekten de Kazdağları’nın üstü altından değerlidir. Maden şirketleri bu dağları terk etmelidir” ifadelerine yer verildi.
(Seçkin Sağlam)
Paylaş