"Doğamızı teslim etmeyeceğiz"

827

 Uluslararası altın tekeli, Alamos Gold’un yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından kapasite artışı nedeni ile Çan’ın Kızılelma Köyü’nde gerçekleşen ÇED halkın katılımı toplantısı büyük tepki çekti. İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül, “Bizim dayanağımız anayasadır. Bizler, mücadele etmeye devam edeceğiz, altın şirketi cebini doldurmaya devam edecek ama izin vermeyeceğiz” derken, Köylülerimizle, yöre insanıyla, dağlarımızla, kuşlarla, ağaçlarla, yaşam alanlarıyla beraberiz. Bu mücadele böyle sürecek ve hiç bitmeyecek. Bu dağlarda bir tek yabancı şirket kalmayıncaya kadar bu mücadele sürecek” ifadelerine yer verdi. Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Eftal Yıldırım, “Bizim inancımız, insanların doğduğundan beri yaşadığı çevreye sahip çıkmasıdır” açıklamasında bulunurken, Çan Çevre Derneği Başkanı Hamza Yıldız, Balya örneğini verdi. Yıldız, “Üzülerek belirtiyorum ki Çanımız ikinci bir Balya olma yolunda ve gelecekte hayalet bir şehir olarak anılacaktır” dedi. 

 
“Çamyurt bölgesi geri getirilemez”
İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül, “Çamyurt çok önemli bir yer ama çok küçük bir tenöre sahip. Madenciler çok iyi bilirler ki, bu kadar küçük bir tenörde madencilik yapılabiliyorsa çevre ve doğa katliamı çok büyük olacaktır. Burada tenörü 1 gram/ton olan bir işletme açılacak ve 580 bin ton cevher çıkarılacak. 80 bin tonu ekonomik olmayan malzeme, 500 bin tonu da içinde cevher bulunan malzeme. Bu kadar küçük tenörlü iletme eğer madencilikse ‘Vay bizim halimize’ o zaman. Çünkü bu ülkede delik-deşik edilmedik ne dağ kalır ne orman kalır, ne su kaynağı kalır ne de jeolojik bir düzen kalır. 500 bin ton cevher içeren malzeme, 500 kilo altın demektir. 500 kilo altının bugünkü piyasa değeri, 20 milyon dolar eder. 20 milyon doların yarısını masraf olarak sayarsak, 10 milyon dolar şirkete kalır. Bunun da 200 bin doları, devlete ‘pay’ olarak verilir. Sondaj aşamasında kirletilen su kaynaklarından su içen keçilerin 100 tanesinin öldüğünü söyleyen köylü, Kızılelma’da yaşıyor. Şirket için belki buradaki çalışma, karlı olabilir. Şirket, belki 1 milyon dolara da razı olabilir ama Çamyurt gibi bir bölge bir daha geri getirilemez. Orada yok olmuş ekosistem geri gelmez. Zaten bu kadar ucuz bir madencilik ancak Türkiye’de olur. Bizler, Anayasa’da 17 ve 56’ncı maddede yer alan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızı kullanıyoruz. Bizim dayanağımız anayasadır. Bizler, mücadele etmeye devam edeceğiz, altın şirketi cebini doldurmaya devam edecek ama izin vermeyeceğiz” dedi. 
 
“ÇED halkı kandırma toplantısıdır”
CHP’li İl Genel Meclis üyesi Hicri Nalbant ise “ÇED’in ne olduğunu hepimiz biliyoruz, bugüne kadar çok sayıda ÇED toplantısı yaptık. Bu köyde belki de 4’üncü ÇED toplantısı yapıyoruz. Bu ÇED, haklı bilgilendirme toplantısı değildir, halkı kandırma toplantısıdır. Bugün yapılan toplantı diğerlerinden farklıdır. Bunun adı, pilavlı halkı kandırma toplantısıdır. Bugüne kadar tüm başvuruların yüzde 99 buçuğu, olumlu ÇED almışlardır. Ne yaparsak yapalım, olumlu ÇED belgesi bakanlıkta hazırlanıyordur. Onun için ÇED’i ciddiye almıyoruz. Amacımız, Kızılelmalılara her zaman olduğu gibi destek olmaktır. Bizler, sadece köylülerimize destek olmak için bir aradayız, bu işin sonu mahkemede, karakolda bitecek. Yapılması gereken ne varsa hepsini yapacağız, hukuk yoluyla haklarımızı elde etmeye çalışacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da davalar açmaya devam edeceğiz. Köylülerimizle, yöre insanıyla, dağlarımızla, kuşlarla, ağaçlarla, yaşam alanlarıyla beraberiz. Bu mücadele böyle sürecek ve hiç bitmeyecek. Bu dağlarda bir tek yabancı şirket kalmayıncaya kadar bu mücadele sürecek” dedi. 
 
“Yurttaşlar sağlıklı bir çevrede yaşamalı”
Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Eftal Yıldırım ise ÇED toplantısına katılarak açıklamada bulundu. Yıldırım, “3-5 gram altın için burasının kaynaklarının, sularının heba edilmesine gönlümüz razı değildir. Buradan kaynaklanacak hastalıkları tedavi ederek görevimizi sürdürmek istemiyoruz. Bizim inancımız, insanların doğduğundan beri yaşadığı çevreye sahip çıkmasıdır. Asıl önemli olan insanların hastalanmadan, sağlıklı bir çevrede yaşamasının sağlanmasıdır. Bu anlamda burada yapılacak madencilik çalışmaları, bir başka yerde yapılan doğal kaynakların kurutulması ve bir şirketler zinciri anlamında doğal kaynakların heba edilmesi, hem sağlık açısından hem doğal kaynaklarımızın heba edilmesi açısından hepimizi olumsuz etkileyecektir. Bu konuda duyarlılık gösteren, burada yaşayan halkın bilgilenmesi için biz buraya geldik” dedi. 
 
Yıldız’dan korkutan benzetme 
Çan Çevre Derneği Başkanı Hamza Yıldız; doğanın korunması ve sürdürülebilir bir çevre davasında sonuna kadar haklı olduklarını ifade ederek, “Bugün Kızılelma’daki ÇED toplantısında insandan çok jandarma ve özel güvenlikçiler vardı. Bu ne korku yahu? Haklıysanız neden ve kimden bu kadar korkuyorsunuz?Bakın bizler ne kadar rahattık.Çünkü bu topraklar bizim ve davamızda sonuna kadar haklıyız.Ağı Dağını size talan ettirmeyeceğiz. Bugün Çan Çevre Derneği olarak Doğu Biga Madencilik’in Kızılelma köyünde işletmeyi planladığı altın madeni ÇED toplantısına katıldık. Görüş ve düşüncelerimizi anlattık. Çan`ın ve 22 köyünün içme sularının merkezi Ağı Dağı`nda yapılacak bu çalışma bir doğa cinayetidir. 290 Hektar arazideki orman ve endemik bitkiler yok olacaktır. Bu maden sadece 30 ay çalıştırılacaktır. İşçi istihdamı sadece bir yalandır. Çıkarılacak cevher Kirazlı’da bulunan sahaya taşınarak işlenecektir. Toz taşımı ile çevredeki tarım arazileri kullanılmaz hale gelecektir. Sahada yirmi beş metre ve beş kademelik dev bir çukur açılacaktır. Patlamalarla su yatakları yer değiştirecek ve kirletilecektir. Doğal yaşam yok olacaktır. Termik santrallerle kirlenen havamızdan sonra suyumuz ve topraklarımız da büyük bir tehdit altındadır. Ve tüm bu oldubittilere duyarsız, ilgisiz bir toplum bunun bedelini çocuklarına ödetecektir. Üzülerek belirtiyorum ki Çanımız ikinci bir Balya olma yolunda ve gelecekte hayalet bir şehir olarak anılacaktır” açıklamasında bulundu.
(Baykal Sağlam)
Paylaş