Dinlenmek istenmeyen nutuklar!…

Pek televizyon izlemem, fakat bazı arkadaşlarımın izlenimlerine göre siyasal erkin üst kademelerindeki bazı kişilerin konuşmalarının’ çekilmez hale geldiği’ tepkisini her geçen gün daha yoğun olarak dinlemekteyim.
Üsluplarından içeriğine kadar her noktada gelişen bu memnuniyetsizlik halkın mevcut sisteme karşı tahammülsüzlüğünün de işareti olarak da algılanmalıdır.
‘Yeter artık konuşmayın’ şeklindeki tepkiler oldukça görünür olmaya başladı.
Gerçekten de tepki duyulmayacak gibi değil…

659
Bu kadar çarpıtma, ötekileştirme, provokasyonlara yol açacak bir içerik ve üslup siyasal olarak çöküntünün ifadesidir.
Son olarak Başbakanın ,HDP Eş Genel Başkanının güvenlik yasa tasarısı için ifade ettiği görüşler karşısında “ dökülecek kanın sorumlusu Demirtaş olur  “ şeklindeki yaklaşımı karşılığı çok tehlikeli olabilecek bir tarzdır.
Başbakan açıkça halkı tehdit etmekte,şiddete davetiye çıkarmakatdır.
Başbakan;demokratik haklarınız için protesto eyleminde bulunmayın, sokaklara çıkmayın, aksi takdirde başınıza gelecekler çok kötü olacaktır derken , demokratik siyasetin gereklerini yerine getiren bir siyasal partiyi hedef göstererek   şimdiden bir provokasyon zemininin hazırlanmasına yeşil ışık yakılmaktadır.
Demokratik ülkeler de vatandaşların kabul etmediği, uygun bulmadığı düzenlemelere karşı demokratik barışçı tepkilerini göstermelerinden daha doğal bir şey olamaz.
Bizzat demokrasinin güvencesi budur.
Ne yazık ki ülkemizde demokratik haklara sahip çıkanların ezilmesi, baskılanması ve öldürülmeleri siyasal erk tarafından açıkça propaganda edilmektedir.
Çıkarılan güvenlik yasa tasarısının anti demokratik ve özgürlükleri engelleyecek uygulamalarına karşı halkın tepki göstermesi bunun için demokratik barışçı eylemlerle bu yasaya karşı durmaları anayasal demokratik bir hak iken ülkemizde siyasal erk bunun üzerinden halkı tehdit etmekte, şiddete davetiye çıkarmaktadır.
Böylesi bir tarz, böylesi bir yaklaşım gerçekten kabul edilemez.
Hele ülkemizde Gezi Direnişi sırasında katledilen 8 gencimizi düşündüğümüzde siyasal erkin bu konudaki zalimce yaklaşımının vahametini daha iyi kavrayabiliriz.
Halkın demokratik haklara sahip çıkmasını, ölümle tehdit ederek; şiddet baskı içerikli yapılan böylesi nutuklar doğal olarak vatandaşın “yeter artık” tepkisine neden olmaktadır.
Hele hele çözüm süreci denilen bir süreçte, halkın demokratik hakları karşısında böylesine bir yaklaşım içersinde bulunarak Kürt sorununun çözülemeyeceği son derece açıktır.
AKP önümüzdeki seçimlerdeki siyasi menfaatini düşünerek ülkeyi son derece olumsuz noktalara taşımaktadır.
Tüm demokratik güçlerin bu gidişata karşı AKP hükümetini uyarması, siyasi menfaatleri için ülkeyi bir yangın yerine ve savaş ortamına götürecek uygulamalardan vazgeçmesi için her platformda tepki göstermesi önemlidir.
 
Bu sergi başka sergi!
 
ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner uygulamalarıyla adından çok söz ettiren; demokrasinin yok edildiği, hak ve hukukun rafa kaldırıldığı ayrımcılığın ve yandaş olmanın meşrulaştırıldığı bir üniversite boyutuyla bugüne kadar çok gündeme geldi.
Bu seferde artık sanatın konusu olarak gündeme gelerek açılımlarına yeni boyut katmış olacak!..
12 Aralıkta saat 12.00 Türkan Saylan Sosyal Tesisleri önünde açılacak sergi için Çanakkale Eğitim Sen yönetiminin “anlamadılar birde sanat ile anlatalım dedik” yaklaşımı çok anlamlı olmuş.
Bu sergi bugüne kadar izlediklerinizin dışında, gerçekten ilginizi çekecek; bir rektörün hukuksuz, ayrımcı ötekileştirici türlü türlü uygulamalarının konu edildiği sergi olarak bir ilk olacak.
Bu ilki Çanakkaleliler olarak paylaşmak ve yaşamak gerekiyor, sizde 12 Aralık’ta orada olun.  
Paylaş