"Denizler, cellatlarına korku salarak idam sehpasına gittiler"

681

 Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de büyük fırtınalar yaratan 68 Hareketinin devrimci gençlik önderleri; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, idam edilişlerinin 45’nici yılında da unutulmadı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları, bugün de Türkiye gençliğine “İş-ekmek-özgürlük” mücadelesinde yol göstermeye devam ediyor. Deniz Gezmiş ve arkadaşları; Fabrikalarda ve atölyelerdeki işçi direnişlerinde, grevlerinde, doğanın ve yaşamın savunulduğu Kaz Dağları’nda, Türkiye gençliğinin ‘bağımsızlık ve özgürlük’ mücadelesinde yaşıyor… 68 kuşağı önderlerinden Deniz, Yusuf ve Hüseyin, katledilmelerinin 45’inci yılında anıldı. Emek Gençliği`nin çağrısıyla bir araya gelen emek ve meslek örgütleri temsilcileri Çanakkale Golf Aile Çay Bahçesi`nde toplandı.Truva Atı önüne ‘Yusuf, Hüseyin, Deniz, sürüyor sürecek mücadelemiz’, `Denizlerden Erdal’a gençlik emeğin saflarında`, `Faşizme ölüm, halka hürriyet`, `Yaşasın devrim ve sosyalizm` sloganları eşliğinde yürüdü. Yürüyüş sırasında yurttaşlar Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve 13 Aralık 1980`de idam edilen Erdal Eren’in dövizlerini taşıdı. Denizlerin  Avukatı Halit Çelenk’inde anıldığı yürüyüş sırasında, 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamında yaşamını yitiren Emek Partisi Çanakkale İl Başkanı Ercan Adsız ve katledilen diğer 101 kişinin de unutulmadıkları ifade edildi. Meşalelerin yakıldığı yürüyüş Truva Atı önünde son buldu.

 
“45 yıl geçti ama baskı ve zulüm arttı”
Truva atı önünde bir konuşma yapan Ensar İlyasoğlu, gençliğin görevinin Denizlerin idealleri ve 1 Mayıs değerleri etrafında buluşmak ve kitleselleşmek olduğunu ifade etti. Geçen 45 yılda Türkiye’de baskı ve zulümlerin arttığını söyleyen İlyasoğlu, “Denizlerin mücadelesi üretici ve köylüye, grevlere ve 15-16  Haziran Direnişi’ne dayanan eylemlerin  bir parçasıydı. 45 yılda Türkiye’de baskı ve zulümler daha çok artı. Denizlerin söylediği, uğruna mücadele ettiği bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm talepleri hâlâ en canlı biçimde bir talep olarak karşımızda durmaktadır. Bu kadar ahlaksızlığa, bu kadar sömürüye, yağmaya talana insanlığın sonsuza kadar izin vereceğini zannedenler, düşünenler yanılacaklardır. Denizlerin son sözleri olan ‘Yaşasın halkların kardeşliği. Kahrolsun Emperyalizm’ sözleri, kapitalist sömürüye karşı, gerçek güçleri işaret etmektedir. Onlar; manifestolarını, çağrılarını, sloganlarını ve bildirgelerini bizlere bırakarak, birleşmemiz gereken temel güçleri göstererek, yani işçi sınıfını, üretici köylüleri, gençliği göstererek, faşist cellatlarla, faşist diktatörlük altında onların karşısında boyun eğmeyerek sosyalizmin onurunu koruyarak insanlığın onurunu koruyarak karanlığı parçalayan birer şimşek gibi cellatlarına korku salarak kendi tarihsel rollerinin bilincinde olarak yaptıkları eylemin tarihsel sorumluluğuna sahip çıkarak idam sehpasına gitmiştiler” dedi.
 
“Mayıs ayı bizim mücadele ayımız”
Emek Gençliği adına konuşan Irmak Zımba, "Mayıs bundandır ki bizde umutla, kararlılıkla ve bilinçle karşılanır. Mücadeleye, birliğe ve dayanışmaya çağrı olarak anılır" diyerek, “Bugün 6 Mayıs, bundan tam 45 yıl önce bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin genç önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi.  Mayıs ayı bizler için, Denizlerin yoldaşları için mücadele ayıdır. Mayıs mücadelenin, coşkunun, direnişe çağrının, umutsuzluğa hayır demenin, darağaçlarına, işkencelere, toplu kırımlara, kalleş pusulara boyun eğmeme kararlılığının, Denizler başta olmak üzere halkın yüzlerce evladı tarafından bayraklaştırıldığı aydır Mayıs. Her yeni Mayıs bundandır ki bizde umutla, kararlılıkla ve bilinçle karşılanır. Mücadeleye, birliğe ve dayanışmaya çağrı olarak anılır” dedi. 

“Mücadelenin ateşini söndürmeyeceğiz”
Zımba konuşmasının devamında, “Yine 45 yıl önce Dünya gençliği sosyalizmin mücadele ateşini büyütürken, genişlerken, Dünya’nın birçok bölgesinde gençler başka bir dünya özlemiyle mücadeleye atılırken Türkiye’de ise Denizler ve mücadele arkadaşları kar ve rant için vahşice halklara zulüm eden Amerikan emperyalizmine karşı 6. Filoyu denize dökmüştür. Denize dökülen sadece Amerikan askerleri değildir. Emperyalizme karşı mücadelenin sembollerindendir bu eylem. Bunca yıldan sonra ülkemizde ülkenin yönetim şeklinin değiştirecek referandum şaibeli geçiyor, akademisyenler ihraç ediliyor, şehirler yerle bir ediliyor, bombalar patlıyor, darbe girişimleri yaşanıyor, birçok gazeteci, öğrenci tutuklanıyor, iş cinayetleri artarak devam ediyor ve yaşama koşulları ise her kesim için gittikçe zorlaşıyor. Ancak yine referandum sonuçları bize önemli bir gerçeği gösteriyor bu ülkenin yarısı hatta daha da fazlasının artık bu politikalara tahammülü kalmadı!Öyleyse 45 yıl önce gelecekleri için bizim geleceğimiz için Denizler nasıl mücadele ettiyse şimdi sıra biz de değil mi?. Her 4’gençten birinin işsiz olduğu bu ülkede biz gençler ses çıkarmayacak da kim çıkaracak.45 yıl, neredeyse yarım asır ancak bu yıllar içerisinde6 Mayıs günü darağacından yeşeren memleketin 3 fidanı Deniz’in Yusuf’un Hüseyin’in mücadelesi büyüdü çınar oldu kökleri daha da sağlamlaştı. Denizlerin mücadelesini yıllar eskitemedi tersine daha da güçlendirdi. Onların mücadelesini devralmış bizler şimdi geleceğimizin ateşten metal yontanlarla bir olduğunu bilerek güçlenen bu geleneğe sahip çıkacağız bu mücadelenin ateşini söndürmeyeceğiz” ifadelerine yer verdi.
 
“Faşizme karşı mücadelenin bayrağını sallandırma zamanı”
Truva Atı’nda son olarak işçi sınıfının kazanacağını belirten Zımba; “Kimimiz atölyelerden geldik buraya, kimimiz üniversitelerden, liselerden, fabrikalardan ancak bizleri tüm bu farklı yerlerden, alanlardan buraya getiren ortak bir nokta var. O da Denizlerden bize miras kalan mücadelemiz. Sistemin bize dayattığı kutuplaşma ortamına rağmen biz buradayız, bir aradayız. Kar hırsına halkları, işçileri kurban eden patronların bezirganlık sistemi kapitalizm her geçen gün daha da fazla çürüyor kendini yürütemez hale geliyor. İşte bu yüzden tam da şimdi var gücümüzle mücadeleye atılma zamanı, haksızlıklara, eşitsizliklere hayır diyen Denizler gibi mücadele de öne atılma zamanı. 100 yıl önce başka bir dünya hayalini gerçekleştiren Ekim Devriminden güç alma zamanı. Faşizme karşı verilmiş amansız mücadelenin bayrağını sallandırma zamanı. Emperyalistler ve yıllarca onların uşaklığını yapmış hükümetler sanıyor ki gençlik susacak, sinip bir köşede yaşananları izleyecek. Ancak bu 68’de de böyle olmadı, Gezi’de de, Soma’da da sandıktan Evet çıkartıldığında da. Gençlik oldu olası Hayır dedi, karanlığa sırtını döndü. Onların salmaya çalıştığı korku yerini başka bir dünya özlemine ve inancına bıraktı. İşte tam da bunun bilinciyle, Bizler, işçi sınıfının devrimci gençlik örgütünün gençleri Denizlerden, Erdallardan, İmranlardan Korkmazlardan, Ercan Adsızlardan, Mehmet Kılınçarslanlardan, Şeref Aydınlardan aldığımız güçle buradan bir kez daha söylüyoruz Sosyalizm kazanacak! İşçi sınıfı kazanacak! Biz kazanacağız! Yaşasın devrim ve sosyalizm!” diye konuştu. 
(Şebnem Özer)
Paylaş